BİR-KAR İşçi Komisyonu olarak LSG işçilerini 1 Mayıs’a çağırdık. İş çıkışında yaptığımız bildiri dağıtımı işçilerden büyük ilgi gördü. Ayrıca daha önce işyerine yönelik çıkardığımız afişi de tekrar kullandık. Dağıtım esnasında işçilere 1 Mayıs’ın büyük bellerle tarihe yazıldığını, bu şanlı günün daha büyük katılımlarla korunması gerektiğini anlattık. Sözlü ajitasyonumuzda 100 yıl önce Ekim Devrimi’nin dünya işçi sınıfına sağladığı hakların sürekli gasp edildiğini, bugün işçilerin geçici iş sözleşmeleriyle, fazla mesailerle, taşeron çalıştırmayla köleleştirilmek istendiğini, geleceğimizin yok edildiğini vurguladık. İş yeri özelinde öne çıktığı için özellikle taşeronlaştırma sorununu teşhir ettik. 1 Mayıs’ın iyi bir vesile olduğunu, bu 1 Mayıs’ta haklarımız için alanlara çıkmamız gerektiğini belirttik.

Birçok işçi korna çalarak, selamlayarak faaliyetimize desteğini gösterdi. Kimi işçilerse diyaloglarımızın ardından fazla sayıda bildiri alıp arkadaşlarına ulaştırmak istediklerini söylediler.

1 Mayıs çağrımızı başta Opel olmak üzere bölgedeki başka fabrika ve işletmelerde yükseltmeyi sürdüreceğiz.

BİR-KAR İşçi Komisyonu

***

İşçi Komisyonu’nun 1 Mayıs bildirisi:

Taşeronluğa, sömürüye ve savaşa karşı 1 Mayıs’a!

Arkadaşlar,

İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Tüm dünyada işçiler üretimden gelen güçleriyle alanlara çıkacak, taleplerini sokaklarda haykıracaklar.

Almanya’da 2017 yılını çeşitli direnişlerle geride bırakmış, 2018’e metal sektöründeki 1,5 milyona yakın işçiyi ilgilendiren Toplu İş Sözleşmesi gündemiyle girmiştik. Yılın ilk ayları binlerce metal işçisinin uyarı grevlerine sahne oldu. Son haftalara ise hizmet sektöründe çalışan yüzbinlerce arkadaşımızın iş durdurma, yürüyüş ve gösterileri yaşanıyor.

Fakat henüz sermayeyi geriletebilmiş değiliz. Hala yüzbinlerce arkadaşımız taşeron firmalarda çalışıyor. Taşeron işçilik günden güne yaygınlaşıyor. Taşeronda çalışan arkadaşlarımız ağır çalışma koşullarına rağmen yoksulluk sınırında yaşıyor ve yardım kuruluşlarının önünde sıraya girmeye, daha açık deyimle modern dilenciliğe itiliyorlar. Birçok arkadaşımız, iki yıllık, bir yıllık, hatta daha kısa süreli geçici sözleşmelerle çalışıyor. Birçoğu gelecek güvencesizliği içinde kıvranıyor. Öyle ki çoğu arkadaşımız kadrolu olmak için çırpınıp, hasta olduğu halde bile fabrikanın yolunu tutuyor. İş yoğunluğu, stres ve işini kaybetme korkusu tüm arkadaşlarımızın ortak sorunu oldu.

Hizmet sektöründe çalışan işçiler, yıllardır telefonla işe çağrılıyorlar. Bazen işyerlerinde bekletilip, tekrar evlerine geri gönderiliyorlar. Meslek öğrenimi gören genç arkadaşlarımız öğrenim sonrası kapı dışarı ediliyor vb.

Kardeşler,

Öte yandan Alman tekelleri bizim sırtımızdan semirdikçe semiriyorlar. Biz işçi ve emekçilerin bu örgütsüz durumu tekellere altın dönemlerini yaşama olanağı sunuyor. Onların kâr bilançoları rekorlar kırıyor, servetlerine servet katıyorlar ve bize de düşük ücretleri, sefaleti ve yoksulluğu dayatıyorlar. Buna daha ne kadar sesiz kalacağız? Ömrünü ağır işlerde tüketen, hayatın sonuna yaklaşmış milyonlarca emekli arkadaşımız tam bir yoksulluk içinde yaşıyor. Binlercesi tren istasyonlarında, otobüs duraklarında poşet topluyor ya da ilerlemiş yaşlarına rağmen çalışmaya devam ediyorlar…

İşçi arkadaş,

Bu gidişata ancak biz gücümüzü birleştirir örgütlenirsek dur diyebiliriz. Taban örgütlülükleriyle, işyeri komiteleriyle, sınıfın çok çeşitli dayanışma çevreleriyle bu saldırıları püskürtebiliriz. Bunun en başta gelen koşulu ise söz-yetki-karar hakkımızı sendika bürokratlarına bırakmamaktır. Her işçi kendi kaderini eline almalı ve geleceğimizi karartmak isteyen bu kapitalist özel mülkiyet düzenine karşı mücadeleye atılmalıdır.

Artık işçiler olarak omuz omuza vermemizin zamanıdır. Bu kez 1 Mayıs’a daha güçlü katılıp taleplerimizi haykıralım! Taşeronluğa, düşük ücrete, sömürüye ve savaşa karşı 1 Mayıs alanlarında olalım!

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadelesi!

BİR-KAR İşçi Komisyonu
Nisan 2018