Siyonist İsrail rejiminin Gazze’de işlediği soykırım suçu beşinci ayını doldurmak üzere. ABD emperyalizminin dolaysız suç ortaklığı ile diğer batılı emperyalistlerin koşulsuz desteği, İsrail’e soykırıma devam etme imkanı sağlıyor. Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçundan yargılanması, bu suçu pervasızca işlemeye devam etmesine engel olmuyor. Tersine siyonistler, un almak için toplanan insanları bombalayıp yaylım ateşine tutarak dünyanın gözleri önünde bir kez daha katliam yapacak kadar pervasızlar. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, işgalci İsrail ordusunun yardım malzemesi almak için toplanan kişilerden 112’sini öldürdüğünü, 760’ını yaraladığını duyurdu. Yani İsrail barbarlığı aynı şekilde devam ediyor.

Gazze’de durum bu iken Batı Şeria’da işgalci İsrail ordusu ile ırkçı-dinci Yahudi yerleşimcilerin saldırıları ve seri cinayetleri “günlük rutin” haline gelmiştir. Filistin halkı emperyalist/siyonist barbarlığa karşı ağır bedeller pahasına direnirken, örgütlü güçlerin parçalı halinin devam etmesi dezavantajı devam ediyor. Parçalanmanın giderilmesi için yıllardır çaba harcanıyor. Bunun için taraflar Mısır’ın başkenti Kahire’de defalarca bir araya geldiler ancak sorun aşılabilmiş değil.

Bir süre önce Vladimir Putin yönetimi Filistinli örgüt ve hareketlere Moskova’da toplanma çağrı yapmıştı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un katıldığı toplantılarda bir araya gelen Filistinli taraflar, özellikle de Hamas ile El Fetih arasındaki ayrışmanın aşılması için çaba harcıyor. Lavrov’un taraflar arasındaki sorunlara doğrudan müdahil olmadığı, daha çok yönlendirici/ kolaylaştırıcı rol oynadığı belirtiliyor. Toplantıların başlamasından sonra Moskova’dan yansıyan haberlere göre görüşmeler “olumlu bir havada” geçiyor. Buna rağmen sorunların aşılması için tarafların karşılıklı olarak çaba harcaması gerektiği konusunda bir mutabakat olduğu da gözleniyor.

Filistin siyasal yaşamında halen en etkili konumda olan Hamsa ile El Fetih hareketlerinin devrimci çizgiden uzak olmaları uzlaşmayı zora sokan temel etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Tarafların birleştirici devrimci çizgiden uzak olması belli handikaplar yaratırken, genelde Filistin’de özelde Gazze’deki ağır koşullar ise tarafları birleşmeye zorluyor. Koşullar hem Hamas’ı hem El Fetih’i basınç altına alırken, birleşmenin sağlanması için tarafların alışıldık politik tutumlarında önemli değişikliklere açık olmaları gerektiğine işaret ediliyor.  

Filistin direnişinde sol çizgiyi teşmil eden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ile diğer sol eğilimli örgütler, Hamas’la İslami Cihad’ın da Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) katılması gerektiğini savunuyor. Ancak bu adımın FKÖ yönetiminin yeniden düzenlenmesiyle birleştirilmesinin şart olduğuna da işaret ediyorlar. FKÖ’nün El Fetih çizgisinin damga vurduğu bir yapı olmaktan çıkarılmasına, politik çizginin tarafların kolektif kararıyla belirlenebileceği bir yapıya kavuşturulmasının önemine de dikkat çekiyorlar.

Toplantıların devam etmesi, birleşmenin gerçekleşmesinin kolay olmadığına işaret ederken, görüşmelerin olumlu bir havada geçmesi ise tarafların konunun önemi konusunda mutabık kaldığına ve toplantılardan olumlu bir kararla çıkma eğilimi içinde olduklarına işaret ediyor. Toplantıların gidişatından yansıyan olumlu hava “bu defa olacak” beklentisi yaratmış görünüyor. Bu arada tüm katılımcıların “Filistin halkının önündeki acil görevler konusunda” mutabakata vardıkları ve dokuz maddeden oluşan bir bildiri yayınladıkları açıklandı. Bu da görüşmelerin devamı açısından olumlu bir adım olarak değerlendiriliyor.  

***

Putin yönetiminin Filistin hareketinin birleşmesine önem verdiği görülüyor. Gazze’deki soykırımı önlemek konusunda aktif bir tutum almayan, İsrail’le ilişkileri bozmaktan çekinen Putin yönetiminin, Ortadoğu’da daha aktif bir rol oynayabilmesi için yaşananlara uzun süre seyirci kalması kolay değil. Zira bölgede yarattığı ‘olumlu’ havanın zarar görme olasılığı yükseliyor. Buna karşın somut adımlar atabilmesi için Filistin hareketlerinin birleşik bir duruş sergilemesinin işini kolaylaştıracağını var sayıyor. Rusya, sorunun çözümü için Filistin devletinin kurulması gerektiğini savunuyor.

Filistinli hareketler de durumun farkındadır. Nitekim ilk açıklamada Rusya’ya verdiği destek dolayı teşekkür ettiler. Muhtemeldir ki, toplantılara katılan Lavrov Rusya’nın politikasını detaylı bir şekilde ortaya koymuştur. Birleşmenin sağlanması Filistin sorununun çözümü anlamına gelmeyecek, ancak hem Filistin halkına moral verecek hem Filistin tarafını güçlendirecek hem Rusya’nın daha aktif bir rol oynamasını kolaylaştıracak. Tüm bunlar toplantılardan “olumlu sonuçlar” çıkması olasılığını yükseltiyor.