ABD Başkanı Trump sosyal medya üzerinde yaptığı bir açıklama ile, 1967’den beri İsrail’in işgali altında bulunan Golan Tepeleri’nin İsrail’e ait olduğunu ilan etti. Trump, twitter üzerinden paylaştığı mesajında, “52 yılın ardından, İsrail ve bölgesel istikrar için stratejik ve güvenlik açısından önem taşıyan Golan Tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğini tam olarak tanımanın ABD için zamanı geldi” ifadesini kullandı. Böylece İsrail’le tarihsel suç ortaklığına yeni bir sayfa daha ekledi.
Trump’ın Golan Tepeleri’ne ilişkin açıklamasından sonra İsrail Başbakanı Netanyahu, “İran’ın İsrail’i yok etmek için Suriye’yi bir platform olarak kullandığı bir dönemde” Trump’ın cesurca İsrail’in egemenliğini tanımasını memnuniyetle karşıladı ve başkana teşekkür etti. Bu gelişmelerden bir hafta sonra Trump, bu kararı Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Netanyahu ile bir araya geldiği sırada imzaladığı kararname ile resmileştirdi. Bunu İsrail’in ulusal güvenliği için tarihsel bir adım olarak tanımladı.
Ortadoğu “barışı” ve İsrail’in “güvenliği” gibi konularda zaman zaman gündeme gelen ve bir süredir “unutulmuş” görünen Golan Tepeleri, Trump’ın attığı bir tweetle yeniden uluslararası gündeme oturmuş oldu. Küresel haydutun bu bölgeyi İsrail’e “vermesi”yle Ortadoğu’daki gerilim yeni bir boyut kazandı. Bu girişim ABD’nin 2017’de Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıma adımıyla bir arada düşünüldüğünde, İsrail ABD tarafından her bakımdan güçlendirilmekte ve işgalleri meşrulaştırılmaktadır.
1967’ye kadar Suriye’ye ait olan Golan Tepeleri, Arap-İsrail Savaşı’yla İsrail tarafından işgal edilmiş, 1981 yılında bölgenin İsrail’in egemenliği altına olduğuna ilişkin bir yasa çıkarılmıştı. İsrail’in bu adımı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1981’deki 487 no’lu kararıyla hükümsüz ilan edildi ve Golan Tepeleri “işgal edilmiş topraklar” olarak tanımlandı.
Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB’nin Golan Tepeleri konusundaki çizgisini koruyacağını söyledi ve “Avrupa Birliği, … uluslararası hukuk uyarınca İsrail’in egemenliğini tanımıyor ve bu bölgeleri İsrail toprağı olarak görmüyor” açıklamasında bulundu. Alman hükümet sözcü vekili Ulrike Demmer de, Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından işgal edilmiş Suriye toprağı olduğunu söyledi. Benzer tepkiler Rusya ve başka ülkelerden de geldi.
Golan Tepeleri’nin stratejik önemi
52 yıldır İsrail’in işgali altında bulunan Golan Tepeleri birçok açıdan önem taşıyor.
İsrail 2013’te ABD enerji şirketi olan Genie Energy ile bu bölgede petrol ve doğal gaz aramasına başlamıştı. Bu durum zaten ABD’nin işgali fiilen tanıdığı anlamına geliyordu. Danışma kurulunda Dick Cheney ve Rupert Murdach gibi isimlerin bulunduğu Genie Energy şirketi, 2015’te bölgede bir milyar varil petrol bulduğunu ifade etmişti. Böylece bu bölge enerji kaynağı olarak özel bir önem kazanmış oldu.
Golan Tepeleri aynı zamanda önemli bir su kaynağı. Bölge şu anda İsrail’in su ihtiyacının üçte birini karşılıyor. Ayrıca verimli arazilere sahip bir bölge.
Güvenlik açısından taşıdığı öneme gelince. Tepeler İsrail’e Suriye’nin askeri hareketlerini kontrol etmek bakımından önem taşıyor ve Suriye ile bir savaş durumunda tampon bölge işlevi göreceği söyleniyor.
Tüm bunlar, bu bölgenin İsrail ve ABD emperyalizmi için neden önemli olduğu, nasıl bir “güvenlik” sorunu teşkil ettiği, İsrail’in bu toprakları neden işgal ettiği ve ağababası ABD tarafından neden desteklendiği konusuna açıklık kazandırıyor.
Küresel haydut ABD ve siyonist İsrail’in bölgenin istikrar ve güvenliği adına ileri sürdükleri gerekçeler palavralardan ibarettir. Sözü edilen istikrar ve güvenlik, ABD ve İsrail’in güvenliğidir. Bu ikisinin güvenliği ise bölge halkları için kan ve yıkım, saldırganlık ve savaş anlamına gelmektedir.
ABD’nin İsrail’le suç ortaklığı ve bölge halklarına düşmanlığı
Dünya jandarması ABD, birçok açıdan dünyanın en stratejik bölgesi olan Ortadoğu’da kendisine bağlı siyonist, gerici-faşist ve şeriatçılardan oluşan işbirlikçiler oluşturmakla kalmamış, onların her türlü kirli ve kanlı icraatlarının dolaysız destekçisi ve suç ortağı olmuştur.
ABD’nin her yolla cepheden desteklediği ve her türlü suç ortaklığı yaptığı ülkelerin başında, ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük dayanağı olan siyonist İsrail gelmektedir. Bütün bir varlığını ABD’ye borçlu olan, onsuz neredeyse yaşama şansı bulunmayan İsrail, bugüne kadar efendisi tarafından karşılıksız verilen yüz milyarlarca dolarla ödüllendirilmiştir. Sahip bulunduğu savaş makinasını, yüzlerce nükleer bombasını ve teknolojik gücünü de ABD emperyalizmine borçludur. İsrail bu gücünü sadece Filistin halkına kan kusturmak ve işgal yoluyla topraklarını genişletmek için kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda Ortadoğu halklarına ve ABD’ye kölece biat etmeyen devletlere karşı da bir saldırı gücü olarak hareket ediyor. Çünkü o ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki çıkarlarının bekçisi ve vurucu gücüdür.
Dolayısıyla siyonist savaş makinasının Filistin halkına karşı sergilediği barbarlığın, yıkım ve katliamların arkasında hep ABD vardır. Tüm siyonist planlar, bunun için sergilenen vahşet ABD ile birlikte kararlaştırılıp uygulamaktadır. ABD, kendi suç ortaklığını gizlemek ve halkların tepkisini yatıştırmak için sürekli olarak “İsrail’in kendini savunma hakkı” demagojisine başvurmaktadır. Golan Tepeleri’nin işgalini de aynı demagojiyle gerekçelendirmektedir.
Demagojiye ve iğrenç bir ikiyüzlülüğe başvuran işbirlikçi ülkelerden biri de Türkiye ve onun başındaki Erdoğan’dır. Erdoğan’ın, “ABD Başkanı’nın talihsiz açıklaması bölgeyi yeni bir krizin eşiğine getirdi. Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz” sözleri yeni bir ikiyüzlülük örneğidir. Benzer açıklamalar ABD’nin 2017’de Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıdığı zaman da yapılmıştı.
ABD ve NATO’ya uşaklık devam ediyor, Türkiye toprakları emperyalizmin savaş üssü olarak kullandırılıyor, siyonist İsrail ile diplomatik, askeri, ekonomik vb. tüm ilişkiler sürdürülüyor. İsrail siyonizmine ve ABD emperyalizmine bu çerçevede en ufak bir tutum dahi alınmıyor. Bu tür durumlarda atılan ikiyüzlü hamasi nutuklar, iç politikaya dönük girişimler olmaktan öte bir anlam taşımıyor.