Dünya jandarmalığını sürdürmekte zorlanan emperyalist ABD rejiminin iç bunalımı, Trump’ın başa geçmesiyle daha da derinleşti. Gerileme sürecinde bulunan emperyalist kapitalist dünyanın hegemon gücünün aşılamayan iç krizi, dış politikaya da dolaysız bir şekilde yansıyor. ABD’nin Ortadoğu’da izlediği iç bütünlükten yoksun, çelişkili, tutarsız, burjuva anlamda bile ilkesiz, gel-gitlerle malul politikası, bu yansımanın somut görünümüdür. Benzer sorunlar yumağı Çin, Rusya, AB ilişkilerinde de yaşanıyor.
“Hükümet kapandı” açılamıyor
ABD’de “hükümetin kapanması” arada bir yaşanan sorunlardan biridir. En uzun süreli kapanma ise bugünlerde yaşanıyor. Meksika sınırına inşa etmek istediği duvara Kongre’den 5 milyar dolarlık ek ödenek talebinde bulunan Trump, umduğunu bulamadı. Demokratların onay vermemesi nedeniyle federal hizmetler 22 Aralık’ta durduruldu, hükümet kapandı. Sorunu aşmak için Demokratlarla görüşen Trump, istediği sonucu alamayınca masayı terk etti.
Hükümet açılmazken, Trump’la derin devlet arasındaki gerilimlerin arttığına dair haber ve spekülasyonlar medyadan eksik olmuyor. Görünen o ki bazı bakanlarla danışmanların istifası, gerilimin aşılmasına yetmiyor. Krizin aşılamaması hükümetin açılmasını geciktirirken, hükümetin kapalı olması ise krizi derinleştiriyor.
Başkan Rusya’ya mı çalışıyor?
Ortadoğu politikası etrafında cereyan eden iç çatışmalar devam ederken, ABD medyası Trump’a karşı yeni bir kampanya başlattı. Bu kampanyanın derin devletle bağı tartışılırken, Trump’ın bazı tutumlarında ısrar etmesi gerilimi arttırıyor. Medya kampanyası bazı savcıların da harekete geçmesiyle yeni bir boyut kazandı.
İddiaya göre Trump, Rusya için çalışıyor. Dünyanın emperyalist hegemon gücünün başkanının böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalması, Amerika’daki iç krizin boyutları hakkında fikir veriyor. Pek ciddiye alınmasa da ABD başkanının böyle bir suçla itham edilmesi Trump için olduğu kadar, emperyalist rejim için de utanç vericidir.
Bazı çevreler, Başkan’ın azledilme/yargılanma ihtimalinden söz ederken, Trump ise “olağanüstü durum” ilan edebileceğini söyleyerek, tehdide tehditle karşılık veriyor. Derin devlet militarist ve bürokratik aygıtlara egemenken, büyük tekellerin bir kısmı tarafından desteklenen Trump, azımsanmayacak bir oy desteğine de yaslanıyor. Bu ise içerideki krizin aşılmasını daha da zorlaştırıyor.
“Rezerv para” için tehlike çanları çalıyor
5 milyar dolarlık anlaşmazlıktan dolayı hükümet kapanırken, Ortadoğu’dan asker çekme kararı alan Trump, bu bölgede gereksiz yere büyük harcamalar yapıldığını, kendisinin buna son vereceğini söylüyor. Yani ABD bütçesi büyük açıklar verirken, dış borçlar trilyon dolarlarla ifade edilirken, büyük bir felakete yol açabilecek bir gelişmenin ayak seslerinin yankısı hissedilmeye başlandı.
Emperyalist ABD rejiminin dünya jandarmalığının finansı, doların “rezerv para” olmasıyla sağlanıyor. Beş sente mal olan banknotlarla 100 dolarlık alışveriş yapan emperyalist rejim, sahip olduğu bu ayrıcalığı fütursuzca kullandı. Halen de kullanıyor. Ancak bazı gelişmeler bu “bedava” kaynağın azalmaya başladığına işaret ediyor. Bu ise, dünya jandarmalığı için yakın gelecekte ölüm çanlarının sesinin duyulmaya başlayacağı anlamına geliyor.
Kısa süre öncesine kadar dünyanın neredeyse tek rezerv parası olan ABD Doları, artık güçlü rakiplerle karşı karşıya. Halen gücü elinde bulundursa da doların rezerv para içindeki payı sürekli geriliyor. Son yapılan hesaplamaya göre ABD Doları, ilk defa bu ay %60’lar sınırına kadar geriledi. Avro, Japon Yeni, Çin Yuan’ı, Rus Rublesi gibi para birimlerinin rezerv para içindeki toplam payları ise artıyor. Halen bu gelişmeyi durdurabilecek bir engel görünmüyor. Bunun anlamı ise, ABD’nin bonkörce savurduğu avantaların düzenli bir şekilde azalmaya devam edeceğidir. Trump’ın işbirlikçilerinden ikide bir para istemesi sadece tüccar olmasından kaynaklanmıyor. Emperyalist rejimin yakın gelecekte temel zorlanma alanının finans yetersizliği olacağına da işaret ediyor.
İşbirlikçiler şaşkın
Emperyalist efendi krizini aşamazken, işbirlikçiler ise şaşkın görünüyor. Türkiye gibi sadık uşaklar efendinin zayıflamasından yararlanmaya çalışsa da sopayı gördükleri anda kuyruklarını kısıyorlar. Bu durumu, Trump’ın AKP-saray rejimini tehdit etmesinden sonra yaşanan gelişmelerde bir kez daha gördük.
Dünya jandarması halen savaş aygıtı bakımından dünyanın en güçlüsü olsa da, Ortadoğu’daki işbirlikçileri artık kendilerini pek güvende hissetmiyor. Suriye’den çekilme gündeme gelince derin bir endişeye kapılmaları ve işgalci ABD askerlerinin Suriye’de kalması için yalvarmaları, durumun uşaklar diyarında pek iç açıcı olmadığına işaret ediyor. Elbette tümü de efendilerine sadıklar. Ancak buna rağmen Çin ya da Rusya ile işbirliğinin yollarını açık tuttuklarını göz ardı etmemek gerek.
Sınıf savaşımlarının gelişimine uygun iklim oluşuyor
ABD’nin hem iç hem dış politikada yaşadığı açmazların faturasını ödeyen işçiler, emekçiler, yoksullar, göçmenler olmakla birlikte, çoğunluğu oluşturan bu kesimlerin karar süreçleri üzerindeki etkileri son derece sınırlıdır. Emekçilerin şu ya da bu kesiminin eylemleri olsa da bunlar iktidar üzerinde ancak sınırlı etki yaratabiliyor.
Avanta kaynaklarının azalması, sömürü çarkının acımasızlığı, saldırganlık ve savaş politikasının yarattığı faturalar, sosyal mücadelenin daha da gelişeceği koşulları olgunlaştırıyor. Sınıflar arasındaki uçurum daha da derinleşirken göçmenler, hispanikler, siyahiler, yoksullar üzerindeki baskılar ise gaddarlaşıyor. Kısacası tüm gelişmeler, ABD’de sınıf çatışmalarını ve sosyal mücadeleleri körükleyen bir süreç işlediğine işaret ediyor. Sınıf çatışmalarının bu ülkede yaygınlaşması ise hem Amerikalı emekçiler hem dünyanın ezilenleri için hayırlı olacaktır.