Direniş savaşçısı: Partizan "Pierrette"

Kasım 1943'ün ortalarında Fransız milisleri, aralarında Olga Bancic’in de bulunduğu Manouchian grubunun üyelerinin çoğunu tutukladı. Ağır işkencelere rağmen hiçbir bilgi veya isim vermediler.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 09 Mayıs 2024
  • 19:00

Naziler bundan 80 yıl önce, İspanya ve Fransa’da faşistlere karşı savaşmış olan komünist kadın Olga Bancic'i Stuttgart'ta idam etti.

Cezaevi onun için "üniversitesi" oldu, orada sadece okuma ve yazmayı değil, aynı zamanda her şeyi öğrendiğini söyledi. Olga Bancic ilk kez tutuklandığında daha on iki yaşındaydı. Bu cuma, Romanyalı, Yahudi, komünist ve göçmenin idam edilişinin 80. yıldönümü. Bancic, 32. doğum günü olan 10 Mayıs 1944'te Naziler tarafından Stuttgart'taki eski mahkeme binasının avlusunda giyotinle idam edildi. 

Partizan lideri Missak Manouchian'ın Paris'te şehit edildiği gün olan 21 Şubat'ta, yaklaşık yüz kişi mahkeme önünde ve Stuttgart'taki Hotel Silber öğrenim ve anma alanında cesur direniş savaşçısını andı.

O zamanki adıyla Besarabya'da doğan Olga Bancic, büyük bir Yahudi ailede büyüdü. Çocukken bir yatak fabrikasında çok çalışmak zorunda kaldı. İşçiler sık sık greve gidiyor ve aynı sıklıkta da tutuklanıyorlardı. Bancic erken yaşlarda sendikaya ve komünist gençlik çalışmalarına katıldı. Daha sonra Bükreş'te Marksizm eğitimi aldı ve burada gelecekteki yol arkadaşı şair ve komünist Jacob Salomon, diğer adıyla Alexandru Jar ile tanıştı. Üç yıl daha hapiste kaldıktan sonra sürgüne gitti. Yürüyerek sınırları geçti ve haftalar süren yolculuktan sonra 1938'de Paris'e vardı.

General Franco liderliğindeki Nazi destekli faşistlere karşı İspanya Cumhuriyeti'ni savunan Bancic, Uluslararası Tugaylar için silah kaçakçılığına yardım etti. Komünist Partisi yasaklandıktan sonra yeraltında mücadele etmek zorunda kaldı. 1940'ta Fransa'nın Naziler tarafından işgal edilmesiyle birlikte günlük yaşam zorlaştı. Bancic artık adını Ermeni lider Missak Manouchian'dan alan FTP-MOI (Francs-tireurs et partisans - main d'œuvre immigrée) içindeki silahlı bir partizan grubunda aktifti. Grubunda farklı uluslardan yaklaşık 100 kişi vardı. Grubun "teknik sorumlusu" olarak silah ve mühimmatın saklanması, taşınması ve dağıtılması ile ilgilenmekte idi. "Pierrette" kod adıyla, dinamitlerin yanı sıra çocuk arabalarına, yatakların altına veya alışveriş torbalarına sakladığı bombalar da yaptı. Daha sonra Bancic, Haziran 1943'te sorumlu olduğu bir silah deposu için bir oda kiraladı.

1941 yılında güvenlik nedeniyle kocası ve kızından "ayrılır". "Pierrette" Manouchian grubunun gizli ordusunda savaştı. Alman Wehrmacht'ına/ordusuna karşı yüzlerce saldırı ve sabotaj eyleminde yer aldı. Sadece 1943 yılının ilk yarısında 93 suikast girişimine katılır. 28 Eylül 1943'te STO Zorunlu Çalışma Servisi Genel Yetkili Komiseri SS subayı Julius Ritter'e yapılan ölümcül saldırı gibi olağanüstü eylemler de gerçekleştirildi. Naziler daha sonra direnişe karşı mücadeleyi sertleştirdiler. Mont Valérien'de 50 rehineyi kurşuna dizdiler. Nisan 1943'ten itibaren FTP-MOI'nin gözetimi, Alman polisi ve Fransız özel tugayları arasındaki iş birliğiyle daha sıkı bir hale geldi. Bu "anti-terörist" birlik 1940 yılında komünistlerle mücadele etmek için kuruldu.

Kasım 1943'ün ortalarında Fransız milisleri, aralarında Olga Bancic’in de bulunduğu Manouchian grubunun üyelerinin çoğunu tutukladı. Ağır işkencelere rağmen hiçbir bilgi veya isim vermediler. Paris Büyük Mahkemesi'ndeki yargılamadan sonra, partizanlar 21 Şubat 1944'te bir Alman komandosu tarafından kurşuna dizildi, Bancic hariç. Fresnes hapishanesinde tutuldu ve sorgulanmaya ve işkence görmeye devam etti.

"Özel tugaylar", Mart 1944 sonunda kiraladığı dairede tabanca, el bombası, dinamit ve 60 bombanın bulunduğu yukarıda bahsedilen silah deposunu keşfetmişti. Bancic mayıs ayı başında Karlsruhe'ye, kısa bir süre sonra da Stuttgart'a sürgün edildi. Ölümünden bir gün önce, kızına yazdığı son mektubu "Kızıl Haç " adresine gönderilmek üzere pencereden atmayı başardı. Mektupta şöyle yazıyordu: 

"Ağlama aşkım... Vicdanım rahat bir şekilde ve yarın annenden daha mutlu bir hayatın ve daha iyi bir geleceğinin olacağından emin olarak ölüyorum."

Florence Herve / Junge Welt'in 08.05.24 tarihli sayısından alınmıştır