30 küresel bankadan biri olan İsviçre bankası Credit Suisse’in (CS) çöküşünün sonuçları kapitalist sistem için ağır olacaktı. İflasın eşiğine gelen İsviçre bankası CS kurtarma operasyonu kapsamında devlet desteği ile İsviçre’nin en büyük bankası UBS’e devredildi. İsviçre hükümetinin öncülüğünde, CS’in İsviçre'nin en büyük bankası UBS çatısı altında birleştirilmesi hafta sonu boyunca müzakere edildi. Sonunda UBS, CS’yi 3 milyar İsviçre Frankı karşılığında, 9 milyar İsviçre Frankı devlet garantisi ve 200 milyar İsviçre Frankı likidite yardımı koşuluyla devraldı. Bundan böyle İsviçre’nin ekonomik hayatına gelecekte tek bir mega banka hakim olacak. Mega banka birleşmesinden en çok zarar görecek olanlar ise çalışanlar olacak. On binlerce çalışan, devletin UBS’ye yaptığı kıyağın sonucu olarak işlerini kaybedecekler.
Credit Suisse’ın çöküşünün faturası topluma ve çalışanlara fatura edilirken iflasa sürükleyen yöneticiler ise kendilerini bu hasardan korumanın yollarını arıyorlar.
Alman Spiegel dergisinin aktardığına göre, yönetim kurulu başkanı ve CEO Ulrich Koerner, bankadaki hangi pozisyonların değişikliklerden etkileneceğini belirlemeye çalıştıklarını ve “piyasa uygulamalarına uygun olarak kıdem tazminatı ödemeye devam etmek için çaba göstereceklerini” yazdı.
9 milyar İsviçre Frankı devlet garantisi ve 200 milyar İsviçre Frankı likidite yardımı koşuluyla CS'in UBS devredilmesini, Neue Züricher Zeitung gazetesi şöyle yorumladı: “Bir zombi gitti ama bir canavar yaratıldı.”