Brezilya’nın faşist devlet başkanı Jair Bolsonaro, yandaşlarını sokağa çıkma yasağı uygulayan eyaletlerde yerel yönetimlere karşı sokağa çıkmaya ve eylem yapmaya çağırdı. İşçi ve emekçilerin sağlığını hiçe sayan, tamamen sermayenin çıkarları gözeten Bolsonaro, sokağa çıkma yasağı uygulanan eyaletlerde “Hayatın normale dönmesi için ne gerekiyorsa yapılacak” dedi. 19 Nisan Pazar günü sokağa çıkan bazı Bolsonaro destekçileri ise ordunun müdahalesini ve parlamentonun feshini talep ettiler.
Önceki günlerde ABD Başkanı Donald Trump da kendisine rağmen sokağa çıkama yasağı uygulayan eyaletlerde yandaşlarını sokağa çağırmış, “Bu eyaletleri demokrat valilerin zulmünden kurtaralım” diyerek, sokağa çıkma yasağını kaldırmak istemişti. Nitekim Trump yandaşları da dün çeşitli kentlerde yasaklara aldırmayarak gösteriler yaptılar. Oysa ABD’de salgında ölümlerin günlük olarak 3-5 bin civarında seyrettiği bir aşamada hayatın normale dönmesini istemek, çarklar dönsün diye işçi ve emekçilerin hayatını hiçe saymaktan başka bir anlama gelmiyor.
Bolsonaro tıpkı kafadarı Donald Trump gibi yakın zamana kadar koronavirüs salgınını küçümsemiş, “Hafif bir gripten farkı yok diyerek” önlem almamıştı. Kendisi de eski bir general olan Bolsonaro, kabinesinde yer alan bazı eski generaller ve sağlık bakanı ile de anlaşmazlığa düştü ve ardından sağlık bakanını görevden aldı. Korona salgınına karşı hiçbir önlem almayan Bolsonaro, Rio de Janeiro ve San Paulo başta olmak üzere, birçok eyaletin yerel yönetimleri ve valileri ile de anlaşmazlığa düşmüştü. Yerel yönetimler ve valiler Bolsonaro’ya rağmen sokağa çıkma yasağı ilan etmiş ve önlemler almışlardı. Rio de Janeiro’nun bazı gecekondu ve kenar mahallelerinde etkin olan mafya bile halkı sokağa çıkmama konusunda uyarırken, Bolsonaro için kapitalist sömürü çarklarının dönmesi her şeyin başında geliyor.
Halk tarafından seçilen yerel yönetim ve valilikleri hiçe sayan faşist başkan, “sandıkla” gelen sanki yalnızca kendisiymiş gibi, “Brezilya’daki herkes Brezilya halkının iradesine boyun eğmek zorunda olduğunu anlamalı” diyerek, sandığın ve seçimlerin sınırlarını da göstermiş oldu.
Sokağa çıkan Bolsonaro yandaşları, silahlı kuvvetlerin karargahı önünde Brezilya ulusal bayraklarını sallayarak, “Derhal askeri müdahale yapılmalı, meclis feshedilmeli ve Yüksek Mahkeme kapatılarak 1964-1985 arası askeri vesayette olduğu gibi, ülke kararnamelerle yönetilmelidir” gibi çağrılarda bulundular. Bu arada gelişmeler karşısında “Brezilya demokrasisinin kaderi tehlikede” demekten öte hiçbir şey yapmayan/yapamayan burjuva parlamentosunun gücünün kendinden menkul olduğu da yeniden gözler önüne serildi.
Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da resmi rakamlara göre 37.437 kişinin Covid-19’a yakalandığı ve 2.388 kişinin öldüğü biliniyor. Büyük kentlerde salgın giderek yayılıyor. Hastaneler kapasite sınırlarına ulaşmışken, bilim insanları “önlem alınmazsa önümüzdeki süreçte insanların kitleler halinde ölmesini önleyemeyiz” diyorlar. Faşist Başkan Bolsanaro ise tıpkı Amerikalı türdeşi gibi tamamen sermayenin çıkarlarından hareketle, işçi ve emekçilerin sağlığını hiçe saymaya devam ediyor.