17 Nisan'da Columbia Üniversitesi'nde yüzlerce öğrenci kampüs içerisinde Gazze’yle dayanışma çadır kampı kurarak, ABD’nin Gazze'de soykırım yapan İsrail'e verdiği desteği geri çekmesini talep etti. Columbia Üniversitesi rektörünün New York Polis Departmanı’nı arayarak "Gazze Dayanışma Çadır Kampını" dağıtmaya çağırması üzerine öğrencilere saldıran polis yüzden fazla kişiyi gözaltına aldı. Saldırı ve toplu gözaltının da etkisiyle direniş Amerikan üniversitelerinin tamamına yayıldı. Columbia Üniversitesi’deki eylemlere polisin azgınca saldırısını örnek alan diğer üniversitelerin yönetimi de direnişleri polis şiddetiyle bastırma yolunu seçti.
***
Associated Press'in çarşamba günü yaptığı açıklamaya göre, ABD genelinde yaklaşık 2.800 kişi gözaltına alındı. Geçen hafta polis şiddetinin daha da arttırılarak Kaliforniya Üniversitesi'ndeki kampı gece boyunca ses bombaları ve plastik mermi yağmuruna tutmaları ise kitlelerin öfkesini artırmış, direnişin ülke sınırlarını aşmasına Latin Amerika ve Avrupa ülkelerine sıçramasına sebep olmuştu.
Bu gelişmeler üzerine Amerikan Üniversite Profesörleri Birliği(AAUP), yaptığı açıklama ile öğrencilere yönelik azgın polis şiddetini kınadı:
“AAUP üniversite kampüslerinde ifade özgürlüğü ve barışçıl protestoların hakkını savunur, bu eylemlerde üniversite yöneticilerinin sebep olduğu polis şiddetini ve yüksek öğretimin siyasi motivasyonla saldırıya uğramasını şiddetle reddeder. Bizim üniversitelerimiz özgür ve açık ifadenin, sorgulamanın ve tartışmanın yeridir. Keskin görüş ayrılıklarında dahi amacımız öğrenme ve anlamanın yararına olan iletişimdir. Farklı görüşlerin eleştirel değerlendirilmesi ve en derinden inanılan inançların sorgulanması öğrenmenin vazgeçilmezidir. Öğrencilerimizin protesto etme ve siyasi inançlarını ifade etme hakkı da öyledir.
Temelde özgür ifadeye dayalı bir demokratik toplumda, eylemcilere şiddetle yanıt vermek kabul edilemez. Temsilciler Meclisi Sözcüsü, Columbia Üniversitesi'ndeki protestocuları terörist olarak nitelendirip, şiddeti teşvik ediyor. Politikacılar üniversite rektörlerinin istifasını talep ettiklerinde, üniversitelerin özerkliğini tehdit ediyorlar. Bu eylemler, Amerikan yüksek öğretimini küresel olarak üstün kılan, akademik özgürlük ve bağımsızlığı zayıflatan endişe verici ve on yıllardır süren saldırının bir parçasıdır. Bu son müdahaleler ve tehditler, yüksek öğretimi parçalamayı ve üniversiteleri şirketlerin, siyasetçilerin hizmetine sunmayı amaçlayan siyasi saldırıların bir parçasıdır. Demokrasi için ise varoluşsal tehdittir.’’
AAUP Başkanı Irene Mulvey; Chronicle’e verdiği röportajda ise üniversitelerdeki ifade özgürlüğünün kısıtlandığını ve bunun bir siyasi baskı krizi olduğu vurgulandı.
Demokraside eleştiri hakkının korunması gerektiğini ve üniversitelerin açık diyalog ve tartışmayı teşvik etmesi gerektiğini belirten Mulvey ayrıca, üniversitelerdeki öğretim üyelerinin gücünün giderek azaldığını, akademik özgürlüğün korunması gerektiğini ve akademik özgürlüğe yönelik tehditlere karşı akademisyenler arasında artan dayanışmayı vurguladı.
AAUP, eylemlerde polisin baskı ve şiddetine maruz kalan, gözaltına alınan, baskı uygulanan ve disiplin cezası alan akademisyenlerle dayanışmayı yükseltmek için örgütlenme ve dayanışma çağrısında bulunuyor.