22 Ocak Salı günü, Almanya’nın Aachen kentinde, Almanya başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un katıldıkları bir imza töreniyle Almanya-Fransa “dostluk” anlaşması imzalandı.
Yeni dostluk anlaşması, 1963 yılında dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle ile Alman Başbakanı Konrad Adenauer arasında imzalanan “Elysee Anlaşması”nın yenilenmesi niteliğinde bir anlaşmadır. 28 maddeli yeni anlaşma, ekonomi, savunma ve Avrupa politikalarındaki ikili işbirliğinin arttırılmasını öngörüyor. Anlaşmada ayrıca, Fransız-Alman ortak ekonomik bölgesi oluşturulması, silah ihracatında ortak kurulların belirlenmesi, halklar arasındaki ilişki ve ortak inisiyatiflerle şehir kardeşliğinin teşviki için fon kurulması da yer alıyor.
Merkel anlaşmayla ilgili olarak, “Anlaşma, artan popülizm ve milliyetçiliğe verilmiş ortak cevaptır” diyerek, “özel zamanlarda kararlı, açık, ileriye yönelik ve yanlış anlamaya yer vermeyecek tepkilere ihtiyaç” olduğunu belirtti.
Merkel’in ardından söz alan Macron da Aachen’da imzaladıkları anlaşmanın Avrupa birleşme sürecine ivme kazandıracağını söyleyerek, “Avrupa, dünyadaki yeni fırtınalara karşı halklarımızın koruma kalkanı olmalı!” sözleriyle anlaşmayı övdü.
Aynı konuda konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise şunları söyledi: “Bu anlaşma ile zaten azami seviyedeki Fransız-Alman işbirliğine bir basamak daha attık. Tarihimizde ezeli düşmanlığın derin izlerini taşıyan iki ülke arasında kurulan dostluk diğer ülkelere de örnek oluşturabilecektir.” Maas, dünyanın en sıkı ortaklık kuran iki ülkesi olduklarını ve başka ülkeleri de yeni dostluk anlaşmasında öne çıkarılan işbirliğine davet ettiklerini de sözlerine ekledi.
Emperyalistlerin kirli işbirliğinden dostluk çıkmaz!
Sözüm ona dostluk anlaşmasını imzalayanlar, AB’nin lokomotifi iki emperyalist devlettir. Almanya, başta kendi sınırları içinde olmak üzere, tüm AB’de sosyal hak gasplarının başını çeken ve bu konuda model kabul edilen bir ülke. Fransa ise, Sarı Yelekliler hareketinin son derece haklı ve meşru sosyal taleplerini polis terörüyle cevaplayan ve birikmiş zenginliğe rağmen emekçilerin yoksulluk ve işsizlikle boğuştuğu bir ülke.
Bu iki emperyalist ülkenin dünyadaki militarizm, silahlanma, sömürü ve doğanın talan edilmesindeki büyük paylarına ise değinmeye bile gerek yoktur.
‘Dostluk’ kelimesi çıkarsız ilişkiyi ifade eden son derece insancıl bir kelimedir. Tersine emperyalist-kapitalizm ise sömürü, kâr ve egemenlik uğruna her türlüğü kötülüğe başvurabilen bir sistemdir. Bu sistemde insani hiçbir duygu ve davranışa yer yoktur.
Dolayısıyla bunların imzaladıkları anlaşmada geçen “dostluk” kelimesi, bu anlaşmanın özüyle hiçbir şekilde bağdaşmayan, emperyalistlerin dilinde iğreti, ikiyüzlü ve demagojik bir kavramdan başka bir şey değildir.
Bu anlaşmanın, emperyalist hegemonya yarışının kızıştığı, Avrupa ordusu tartışmalarının alevlendiği, Fransa’dan başlayan sosyal hareketliliğin tüm Avrupa’yı etkilediği bir dönemde yapılıyor olması ayrıca manidardır. Almanya ve Fransa iki komşu ülke olarak çok yönlü ekonomik, siyasi, askeri vb. ilişkilere sahiptirler. Diğer AB ülkelerine sömürge muamelesi yapan Almanya, elde edilen büyük ranttan Fransa’yı da bir parça nemalandırmaktadır.
Kurtlar sofrası olan emperyalist dünyada uzlaşma ve dostlukların hiçbir samimiyeti, kalıcılığı ve garantisi yoktur. Onların ömrü kirli çıkarlara dokununcaya kadardır. Bugünün “dostlarının” yarın düşman olması sıkça rastlanılan bir durumdur.