Uluslararası Af Örgütü Kolombiya’da geçtiğimiz aylarda yaşanan polis terörüne dikkat çeken bir rapor yayınladı.
Nisan ayında Kolombiyalı işçi ve emekçiler, ülke genelinde 26 farklı sektörü temsil eden Kolombiya Ulusal Grev Komitesi’nin çağrısı ile yeni vergi yasası teklifine karşı ve Covid-19'a karşı ulusal toplu aşılama planının iyileştirilmesi, küçük ve orta ölçekli işletmeler için sübvansiyonların desteklenmesinin yanı sıra etnik ve cinsel ayrımcılığın ve sosyal yıkım saldırılarının son bulması talepleri ile sokaklara çıktılar. İki ay süren protestolar temmuz ayında da devam etti.
Küba’da Diaz-Canel hükümetine karşı ABD emperyalizminin güdümündeki protestoları destekleyen Ivan Duque hükümeti, kendi zorbalığına rağmen ikiyüzlüce Küba’yı şiddet kullanmakla kınamıştı.
Sağcı Ivan Duque yönetiminin protestolara yönelik uyguladığı devlet terörü sonucunda 44 kişi hayatını kaybederken 1.650 kişi yaralandı.
ESMAD ve sivil çeteler devlet terörünün parçası
Uluslararası Af Örgütü tarafından yayımlanan rapor, Duque hükümetine bağlı ESMAD adlı kolluk güçlerinin aşırı ve gereksiz güç kullandığını doğruladı. Ayrıca örgüt raporunda polis yetkililerinin denetiminde hareket eden, göstericilere ve insan hakları savunucularına saldıran silahlı sivillerin eylemlerini belgeledi.
Uluslararası Af Örgütü Amerika Direktörü Erika Guevara-Rosas, raporun yayınlanmasından önce yaptığı açıklamada, “Düzeni sağlama bahanesiyle yüzlerce insan korkunç şekilde yaralandı ve düzinelerce genç hayatını kaybetti” dedi. Ayrıca Guevara-Rosas sözlerine ‘Cali'de yaşananlar, yetkililerin şiddetli tepkisini ve bu baskının arkasındaki gerçek hedefleri gösteriyor: korku salmak, barışçıl protestoları caydırmak ve daha adil bir ülkede yaşamayı talep edenleri cezalandırmak” diyerek devam etti.
Polis şiddetinin münferit bir olay değil, sistematik ve kurumsal bir mekanizmanın parçası olduğunu vurgulayan rapor, Kolombiya eyaleti Valle del Cauca'nın başkenti ve nüfusa göre ülkenin en büyük ikinci şehri olan ayrıca Güneybatı Kolombiya'da ekonomik, endüstriyel ve tarım merkezi durumundaki Cali şehrindeki polis şiddetine odaklandı. Raporda “Belgelenen olaylar münferit veya düzensiz değil, daha ziyade protestoya damgalama, kriminalize etme, yasa dışı polis baskısı ve militarizasyon ile yanıt veren Kolombiyalı yetkililerin bir şiddet modelini yansıtıyor” denildi.
Raporda polisin üç saldırısı ele alındı
Rapor, özetle protestolar sırasında meydana gelen üç olayın analizini içeriyor. Analiz edilen olaylar ise Cali’de 3 Mayıs’ta Siloé’de bulunan bir gecekondu mahallesine yapılan polis baskını; 9 Mayıs’ta, polis gözetiminde protestocuların silahlı siviller tarafından saldırıya uğraması ve 11 göstericinin yaralanması; üçüncü olarak da, polisle koordineli olarak silahlı siviller tarafından Valle Üniversitesi yakınlarındaki bir mahalleye düzenlenen baskın oldu.
Af Örgütü’nün, Savunma Bakanı, Emniyet Genel Müdürü ve Başsavcıya üç vaka hakkında 12 Temmuz tarihinde 10 gün içinde yanıtlamaları için bilgi istediği belirtilirken, 23 Temmuz itibarıyla bu üç yetkilinin de yanıt vermediği paylaşıldı.
19 Temmuz’da Başkan Duque, insan hakları perspektifinin öncelikleri arasında olduğunu iddia ederek “Ulusal Polis Teşkilatının kapsamlı dönüşüm sürecini” kamuoyuna sundu ve şiddet uygulayan polislerin soruşturulacağını söyledi. Bu göstermelik duyurunun hemen ardından 20 Temmuz'da ise ESMAD üyelerinin Bogota, Barranquilla, Cali ve Medellin'deki protestolar sırasında yasadışı güç kullandığı ve birkaç protestocuyu yaraladığına dair haberler gündeme geldi.