ABD Yüksek Mahkemesi [Supreme Court] işçilerin grev hakkına yönelik büyük bir saldırı anlamına gelen bir karar aldı. Mahkeme, bir kapitalistin dava açabileceğine ve grevin neden olduğu “zararlar” için maddi tazminat talep edebileceğine hükmetti. Mevcut iş kanunu, grev yapan işçilerin, kapitalistin mallarını ani bir iş bırakma eyleminin neden olduğu zararlardan korumak için “makul önlemler” almasını öngörüyor. Ancak Yüksek Mahkeme’nin 1 Haziran’da verdiği kararda bu kavramı o kadar genişletti ki, şirkete maddi zarar veren her grevi yasadışı saymak mümkün olacak. Bunu, egemenlerin grev hakkını ortadan kaldırmak için attıkları küstahça bir adım saymak gerek.
Glacier Northwest beton fabrikası, 2017'deki bir grev nedeniyle Teamsters [nakliye işçileri] Sendikası’nın yaptığı grev çağrısının “şirket mülküne zarar verdiğini” iddia ederek tazminat talep etmişti. Bu talep üzerine mahkemenin aldığı karar, düzen yargısının sermayenin aparatı olduğunu gözler önüne serdi.
Kararın, ABD'de sendikaların giderek daha fazla grev çağrısında bulunduğu bir dönemde alınması tesadüf değil. Sendikaların giderek daha sık grev çağrısında bulunması belli ki hem kapitalistleri hem sermaye devletini rahatsız eden bir boyuta ulaşmış. ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu’na göre, 2022 yılında greve çıkan Amerikalı işçilerin sayısı bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 50 arttı.
Bunun yanı sıra, işçi sınıfı mücadelelerinin artışından ve militanlaşmasından korku duyan egemen sınıflar, bu gelişmenin önünü kesmek için bütün araçları ve aygıtlarıyla tepki veriyorlar. Zira yakın gelecekte işçi sınıfının militan direnişinin dalga dalga yükselme eğiliminde olduğunu gösteren verileri onlar da yakından izliyor. ABD’de yakın gelecekte otomobil endüstrisi ile UPS Kargo başta olmak üzere birçok işletmede işçilerin harekete geçme ihtimalinin yüksek olduğu belirtiliyor.
Amerikan Emek Federasyonu ile Endüstriyel Örgütler Kongresi AFL-CIO Yüksek Mahkeme Kararı’yla ilgili olarak yaptıkları açıklamada şu görüşleri dile getirdiler:
“Bu karar hiçbir şekilde işçileri greve gitmekten caydırmayacaktır. Çalışan insanlar nesiller boyunca görülmemiş bir hızla haklarımız ve işyerinde adalet için ayağa kalkıyor. İşyerinde adalet için grev yapmak, işçi hareketinin yeniden canlanmasının kritik bir parçasıdır. Sendikalara yönelik kamuoyu desteği 1965'ten bu yana en yüksek seviyededir ve her eyalette örgütlenme kampanyaları yürütülmektedir. Sonuç olarak, çalışan insanların enerjisi, coşkusu ve etkinliği bu kararın ardından azalamaz ve azalmayacaktır. AFL-CIO ve 12,5 milyonu aşkın üyemiz işçiler için mücadeleye devam edecek ve biz bunu başaracağımızı biliyoruz.”
Alınan mahkeme kararı, sermayenin sınıf hareketinin yükselme olasılığına karşı şimdiden önlem alma telaşına düştüğünü gösteriyor. Oysa sınıf hareketi dalgası kabardığında, kapitalist gericiliğin kokuşmuş yargısına takılmadan yoluna devam edecektir.