ABD’de General Motors, Stellantis ve Ford Motor fabrikalarında, Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikasının çağrısıyla 12 bin işçi, artan yoksulluğa ve düşük ücretlere karşı greve çıktı.
UAW Başkanı Shawn Fain yaptığı açıklamada, grevin ilk etapta GM’nin Missouri’deki Wentzville Montaj fabrikası, Stellantis’in Ohio’daki Toledo Montaj fabrikası ile Ford’un Wayne, Michigan’daki fabrikasında başlayacağını ifade etti. Böylece sendikanın 88 yıllık tarihinde ilk defa üç fabrikanın işçileri aynı anda greve çıktı. En son 2019’da yapılan greve sadece GM işçileri katılmış, diğer fabrikaların işçileri üretime devam etmişti.
Harici.com’un haberine göre, diğer tesislerdeki sendika üyelerini şimdilik sözleşmesiz çalışmaya devam etmeye yönlendirdiği için işçiler sendika başkanı Shawn Fain’e tepki gösterdi. İşçiler, diğer fabrikalarda çalışan 150 bin işçinin de greve çıkmasını istiyor.
Geçmişte UAW, toplu sözleşmeleri yönlendirmek için genellikle tek bir şirkette greve gidiyordu. 2019’daki son grevde sendika sadece GM’da işi durdurmuştu. Sözleşme imzalanana kadar yaklaşık 50 bin işçinin grevi 40 gün sürmüştü.
TİS kapsamında sendikanın sunduğu teklifte, 4 yıllık süre için sosyal hakların iyileştirilmesi ve %36 zam talepleri yer aldı. Buna karşılık GM ve FM tekelleri %20, Stellantis tekeli ise %17,5 ücret artışı teklif ettiler. Sendika, sermaye cephesinin bu tekliflerini reddettiğini net bir biçimde ifade etti.
Bu büyük grevin “dinamo etkisi” yaratmasından korkan kapitalistler grevi kırması için devletten yardım istedi. Bu talebe yanıt veren ABD Başkanı Joe Biden, cuma günü Çalışma Bakanı Yardımcısı Julie Su ile Beyaz Saray Danışmanı Gene Sperling’i greve derhal müdahale etmeleri için görevlendirdi. Biden, “Taraflara anlaşmaya varmaları konusunda tam desteklerini sunmak ve grevin büyümesini önlemek” amacıyla iki görevliyi Detroit’e gönderdiğini duyurdu.
Biden, müdahalesini duyurduğu kısa basın toplantısında, “Son birkaç haftadır bu konuda her iki tarafla da temas halindeydim,” dedi. Biden yönetiminin greve bu kadar hızlı müdahalesi, ABD emperyalizmi için stratejik, jeopolitik meselelerin arttığı koşullarda grevden duyulan korkunun da yansımasıdır. Özellikle grevin “domino etkisi” yaratma ihtimali hem sermaye temsilcilerinin hem Beyaz Saray’daki emperyalist şeflerin tedirginliğini arttırmış görünüyor.
Biden yönetimi, grevi bir an önce kırma isteğini saklamıyor. Rusya ile Ukrayna topraklarında vekalet savaşını sürdüren bu yönetimin Çin ile rekabet edebilmek için düşük ücretli işgücü oluşturma çabası da var. Bunun da etkisiyle Biden yönetiminin korktuğu şeylerden biri grevin büyüyerek yayılması ve diğer sektörlerde çalışan işçileri de etkilemesidir.
ABD’de otomotiv işçilerinin bu grevi, sınıf mücadelesinin ilerlemesi için önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Tabi işçilerin kazanmak için sendikal bürokrasi engelini aşabilmeleri, söz, yetki ve kararı ele almaları gerekiyor. Grevdeki işçilerin inisiyatifi ele alıp sendikal bürokrasinin oyununu bozabilmeleri durumunda siyasal ve ekonomik kazanımlar elde etme şansları yüksek görünüyor.
Başını ABD’nin çektiği emperyalist kampın saldırganlığını arttırmasının yarattığı sorunlar giderek derinleşiyor. Savaş dönemlerinde kapitalist barbarlık düzeni, kendisinin yarattığı kriz ve savaşların faturasını emekçilere ödetmeye çalışıyor. Bu saldırganlığa karşı başlayan otomotiv işçilerinin grevini hem ABD hem dünya kapitalistlerine verilmiş etkili bir cevap saymak gerek.