ABD İsrail’e hava savunma bataryası THAAD’ı konuşlandırarak soykırımcı Siyonistlere kalkan olmaya devam dedi.
ABD Savunma Bakanlığı, İran’a karşı konuşlandıracağını açıkladığı Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunma (THAAD) bataryası ve askeri personelinin İsrail’e ulaştığını duyurdu. Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, yaptığı basın toplantısında, bu sistemin İsrail’e geçici hava savunma kabiliyeti sağlamak amacıyla konuşlandırıldığını savundu. Oysa atılan bu adım, ABD’nin bölgede gerilimi tırmandıran ve İsrail’in saldırgan politikalarını destekleyen stratejisinin bir parçası.
Singh, ABD’nin bu askeri konuşlandırmasının bölgedeki gerilimi artırıp artırmayacağı sorusuna, “bunun yalnızca İsrail’i koruma amaçlı geçici bir önlem olduğunu” ileri sürerek yanıt verdi. Aynı zamanda İran ile daha geniş çaplı bir savaşa girme niyetlerinin olmadığını iddia etti. Ancak “İran destekli grupların bölgede Amerikan hedeflerine saldırdığı” yönündeki söylemlerle bu askeri hamlenin gerekçelendirilmeye çalışıldığı ortada. ABD’nin İsrail’e yönelik bu “koruma” operasyonu, İran’a karşı savaşa giden yolda atılan yeni bir adım olarak değerlendiriliyor.
ABD’nin İsrail’de THAAD bataryasını konuşlandırdığı bu dönemde, Pentagon ile ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından İsrail hükümetine gönderilen bir mektup da tartışma konusu oldu. Sözü geçen mektupta, İsrail’e Gazze’ye insani yardımların girişini engellememesi gerektiği, “aksi halde askeri yardımların durdurulabileceği” iddiasının yer aldığı belirtiliyor.
Ancak ABD’nin bu “insani yardım baskısı” tam bir ikiyüzlülük. Bir yandan İsrail’e gelişmiş savunma sistemleri ve askeri personel gönderen ABD, öte yandan Gazze’de derinleşen insani krizi görmezden gelerek, sahte bir “insani duyarlılık” maskesi takıyor.
Pentagon Sözcüsü Singh, mektubun içeriğine dair fazla ayrıntı vermezken, mektubun kamuoyuna “sızdırılmasını” “özel yazışma” olarak nitelendirdi. Ancak, bilerek ABD basınına “sızdırılan” mektupta, Gazze’deki insani kriz giderek kötüleşirken İsrail’in yardım girişlerini engellememesi gerektiği vurgulanıyor ve bu engelleme devam ederse ABD’nin askeri yardımlarını gözden geçirebileceği belirtiliyor. Bu mektubu “sızdıran” Biden yönetimi, İsrail’le birlikte işlediği soykırım suçunu örtmeye çalışıyor.
Bununla birlikte, ABD’nin Gazze’deki insani krize dair samimi bir çabası olduğu iddiası, Washington’un bölgedeki temel politikalarıyla çelişiyor. ABD, 1 yılı aşkın süredir İsrail’in Filistin halkına yönelik sistematik saldırılarına destek vermekten geri durmadı. Savaşın Lübnan’a taşınması da ABD’nin dolaysız desteği ile oldu.
Şimdi ise İran’ı bahane ederek, İsrail’e kalkan olmayı sürdürüyor. Bu “insani yardım” söylemi ise yalnızca kamuoyunu yatıştırma amaçlı bir manevra olarak öne çıkıyor, ki bu yalana inanacak kamuoyu da kalmadı.
ABD Dış Yardımlar Yasası’na göre, “insani krizlerin yaşandığı bölgelere yardımların engellenmesi durumunda askeri yardımlar durdurulabilir”. Ancak ABD, İsrail’e karşı bu yasayı uygulamak yerine, THAAD bataryası gibi gelişmiş silah sistemlerini bölgeye sevk ederek İsrail’in soykırım suçuna arka çıkmakla kalmıyor o suça ortak olduğunu da ispatlıyor ve bölgede derinleşen insani krize rağmen, İsrail’in askeri gücünü pekiştiren adımlar atarak savaş ve yıkımın asıl sorumlusu olmaya devam ediyor.