Kapitalizmin işleyiş yasaları gereği, servetle-sefalet zıt kutuplarda birikir. Bundan dolayı bir tarafta devasa servet birikimi oluşurken, öte tarafta korkunç bir yoksulluk, sefalet ve açlık birikiyor. Bolluğun ve zenginliğin dünyasında nüfusun ezici bir bölümü sürekli yoksullaşıyor. On milyonlarca insan yokluktan, kıtlıktan ve açlıktan dolayı ölüyor. Bununla birlikte dolar milyarderleri sayısında artış devam ediyor. Artık kapitalist sistemin kurumları tarafından yayınlanan raporlar bile, döne döne bu vahim tabloya işaret etmek mecburiyetinde kalıyor.
Birleşmiş Milletler, (BM) beş yıl önce “Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi” çerçevesinde sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir kalkınma için toplam 17 hedef belirlemişti. Bu iddialı hedeflerden biri, 2030 yılına kadar dünyadaki açlığı tamamen ortadan kaldırmaktı.
Uzmanlar, uzun zamandır birçok ülkede durum iyiye gidiyor gibi görünse de 2020 yılı Küresel Açlık Endeksi’nin (GHI) bu umutları yıktığını belirtiyor. Nitekim Welthungerhilfe Başkanı Marlehn Thieme, “Endeks, 2030 yılına kadar küresel açlığı yenme yolunda olmadığımızı açıkça gösteriyor” diyor.
Dünyada yetersiz beslenen insanların oranı 2018’den bu yana yüzde 8,9’da sabit kalsa da aynı zamanda açlıktan muzdarip insanların mutlak sayısının 2018’den bu yana on milyon artarak 690 milyona ulaştığı belirtiliyor. Welthungerhilfe bunun nedeni olarak silahlı çatışmaları, savaşları, yoksulluğu, eşitsizliği, salgın hastalıkları ve iklim değişikliğini görüyor. Welthungerhilfe Genel Sekreteri Mathias Mogge, iklim değişikliğinin açlıktan muzdarip insanlarda dramatik bir artışa neden olduğu konusunda da uyarıyor. Küresel ısınma nedeniyle krizler ve doğal afetler artıyor. Covid-19 salgını işsizlik, yoksulluk ve açlığı tırmandırarak tabloyu daha da vahim hale getirdi.
***
BM’ye göre, koronavirüs salgınının sonuçları en çok fakir ülkeleri vurdu. Perşembe günü İsviçre’nin Cenevre kentindeki BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) Sekreterliği, dünyada 130 milyon insanın pandemi nedeniyle aşırı yoksulluğa sürüklenebileceğini açıkladı. Bu sonuç, BM Dünya Gıda Raporu’na dayanıyor. Rapor, korona krizinin küresel gıda durumunu daha da kötüleştireceğini öngörüyor.
Tahminlere göre küresel ekonominin bu yıl yüzde 4,3 küçülmesi bekleniyor. Dünya ekonomisinin eşitsiz yapısından dolayı yoksullar ve zenginler için sonuçların farklı olduğunu belirten UNCTAD, piyasa yoğunlaşması ve çevresel etkiler gibi zorlukları ele alan yeni bir ticaret politikasına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
“Küresel üretim ağları daha yeşil ve daha sürdürülebilir olmalı ve en yoksulların yararlanabileceği şekilde tasarlanmalıdır” diyen UNCTAD’ye göre, 1998’deki Asya mali krizinden bu yana ilk kez yoksulluk dünya çapında yeniden artıyor. BM rakamlarına göre, yoksulluk oranı 1990’dan 2018’e neredeyse yüzde 36’dan yüzde 8,6’ya düştü, ancak şimdi yeniden yüzde 8,8’e yükseldi.
Çok sayıda insanı istihdam eden turizm ve küçük işletmeler krizden özellikle ağır etkilenmektedir. Faturayı ödeyenler arasında göçmenler, kadınlar ve düşük gelirli aileler başı çekiyor.
Değerlendirilen 32 ülkede koronavirüs pandemisi sırasında kadınlar arasında işsizlik erkeklere göre daha hızlı arttı. Zira birçok sektörde öncelikle kadınlar işten çıkarılıyor. Bu vahim tablo, kapitalizmin işleyiş yasalarının kaçınılmaz sonuçlarıdır. Bu sistem yıkılmadan işsizlik, yoksulluk, sefalet, açlık gibi belaların son bulması mümkün değil.