Medya teksesli hale geldikçe gerçeklerin üzerinin örtülmesi, hatta gerçeğin çarpıtılması kolaylaşıyor. İstenen de bu zaten.
Çoruh Nehri üzerinde inşa edilen Yusufeli Baraj ve Hidroelektrik Santralı’nın (HES) “ikmal” ihalesini 1 Nisan’da yazdım. İhalenin, ilan edilmeden davet yöntemiyle (21/b) yapıldığını, en düşük teklifin (1 milyar 428 milyon 490 bin TL) Limak’tan geldiğini duyurdum.
2012’deki ilk ihale rakamına kıyasla ortaya çıkan yüzde 200’e yakın artışı eleştirdim.
***
DSİ de bir açıklama yaparak 2012 fiyatlarıyla 2018 fiyatlarının karşılaştırılmasının doğru olmadığını, 2012’deki 486 milyon TL’nin bugün 880 milyon TL’yi bulacağını bildirdi.
Enflasyona enflasyon diyemese, liranın dolar karşısındaki değer kaybını anamasa da DSİ açıklamasına, cevap hakkına saygı gereği yer verdim.
DSİ açıklamasında ilginç bir bölüm daha vardı:
“Hazırlanan yaklaşık maliyetler öncelikli olarak DSİ’nin güncel yayımlanmış fiyatları ile hesaplandıktan sonra akabinde güncel piyasa değerleri ve daha önce yapılan ihalelerdeki teklif fiyatları da göz önüne alınarak ihale öncesinde belli bir indirim yapılarak yaklaşık maliyetin son hali verilmekte ve teklif sahiplerinin tenzilat oranları da buna göre değerlendirilmektedir.
Yusufeli Barajı’nda da DSİ fiyatları ile yaklaşık 2.1 milyar TL olarak belirlenen fiyatlar DSİ’ce yüzde 17.50 indirim yapılarak 1.733 milyar TL olarak belirlenmiştir. Bu sebeple yüklenicinin tenzilat oranı, gerçekte yüzde 17.58’den çok daha fazla şekilde yaklaşık yüzde 32 mertebesindedir.”
Yani 30 Mart’ta yapılan davetli ikmal ihalesinin gerçek fiyatları 2.1 milyar TL çıkıyor.
Artık niyeyse DSİ yüzde 17.50 indirim yaparak yaklaşık maliyeti 1.733 milyon olarak belirlemişti.
***
Bugün devam ediyoruz.
Yusufeli Baraj ve HES’in 2012’deki ilk ihalesini 486.8 milyon TL fiyatla yapmayı taahhüt eden Limak+Cengiz+Kolin ortaklığı ile 2012 sonunda sözleşme imzalandı, işe başlandı.
Aradan beş yıl geçti.
Artvin Valisi Ömer Doğanay’ın 28 Ağustos 2017 tarihli Anadolu Ajansı kaynaklı açıklaması, çeşitli medya organlarında yer aldı:
“...inşaatının yüzde 64’ünün tamamlandığı Yusufeli Barajı ve HES için, bugüne kadar 588 milyon 549 bin TL harcandığını anlatan Vali Doğanay, “Çalışmalar, sol sahilde 636 kotunda devam etmektedir. Baraj gövde beton üretiminin yapılacağı 360 metreküp/saat kapasiteli ana beton santralı ve mansap batardosu üzerinde, ana beton üretim tesisine ilaveten, üretim kapasitesi 195 metreküp/saat olan beton santralı montaj çalışmalarına da devam edilmektedir. Bugün itibarıyla yüzde 87’lik parasal gerçekleşme sonunda, yüzde 64 mertebesinde fiziki gerçekleşme sağlanmıştır.”
***
Şimdi dikkat lütfen:
Vali Doğanay’ın yüzde 64 fiziki gerçekleşme sağlandı dediği Yusufeli Barajı’nda o güne dek harcanan para (yani bütçe kaynağı) 588.6 milyon TL.
2012’deki ihale bedelinin yaklaşık yüzde 20 fazlası.
Limak+Cengiz+Kolin, “şu kadar bedele bitiririz” diye sözleşme yaptıkları ihale teklifinin 102 milyon TL üzerinde harcanmış.
Buna rağmen daha Ağustos 2017’de baraj ve HES’in yüzde 64’ü tamamlanmış.
Yani Yusufeli Baraj ve HES’in bitmesi için daha yüzde 36’lık bir inşaat yapılması gerekiyor.
Bu durumda geçen 30 Mart’ta yapılan ikmal ihalesinin yüzde 36 için olduğunu anlıyoruz.
Ve orada 1 milyar 733 milyon 90 bin TL olarak duyurulan yaklaşık maliyetin 2.1 milyar TL olduğunu biliyoruz. Peki, DSİ’nin bir ihale için ortaya çıkan yaklaşık maliyette firmalar lehine indirim yapması hukuka, yasaya uygun mudur?
Soru: Bu durumda da yüzde 36’sı 2.1 milyar TL olan bir baraj projesinin toplam yaklaşık maliyeti 6 milyar TL’ye yaklaşmaz mı?
Soru: Neden ikmal ihalesi, ilk ihaleyi alan 3 firmadan oluşan ortaklığa ayrı ayrı davetler gönderilerek yapıldı?
Cumhuriyet / 11.04.18