Yılsonu enflasyon tahminleri değişmedi – Erdal Sağlam

Dün açıklanan eylül ayı enflasyon verileri beklentilerin altında kaldı ama piyasanın yıl sonu enflasyon tahminlerini değiştirmedi.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 06 Ekim 2020
  • 08:10

Dün açıklanan eylül ayı enflasyon verileri beklentilerin altında kaldı ama piyasanın yılsonu enflasyon tahminlerini değiştirmedi. Üretici fiyatlarındaki yüksek artış ve geciken kur etkisinin son üç aydaki enflasyon oranlarını hızlandırması ve yılsonunu yüzde 12’nin üzerinde tamamlaması bekleniyor.

Piyasaların eylül ayı tüketici fiyat artışı beklentisi ortalama yüzde 1.3 oranındaydı ama yüzde 0.97’de kaldı. Ağustos sonu yıllık enflasyon oranının yüzde 12’nin üzerine çıkması beklenirken yüzde 11.75 oranında gerçekleşti. Bu oranlarda kalınmasında özellikle giyimdeki düşüşün etkili olduğu görüldü.

Aynı ay içinde ev eşyalarındaki yüksek oranlı fiyat artışını da dikkate alan analistler, kredilerdeki artışın durması ve turizmdeki durgunluk nedeniyle böyle bir sonucun ortaya çıktığı yorumlarını yaptı. Bununla birlikte tüm piyasa analistleri, sadece eylül ayında sepet bazında yüzde 10’un üzerinde kur artışı yaşandığını hatırlatarak eylül ayında düşük kalan kur geçişkenliği etkisinin yıl sonuna kadar endekslere yansıyacağı görüşünde.

Aslında kur etkisinin hem çekirdek enflasyon hem de üreteci fiyatlarına eylül ayında yansıdığı, bu nedenle nihai tüketiciye benzer şekilde yansımamasında talepteki azalmanın etkili olduğu görüşü ileri sürülüyor. Eylülde üretici fiyatlarındaki artış yüzde 2.65’i bulurken, yıllık artış ise yüzde 14.33’e çıktı. Bu da kur etkisinin talepteki gelişmelere bağlı önümüzdeki dönem tüketiciye yansıyacağı tahminlerini artırıyor. 

Eylül ayı fiyatlarıyla birlikte ilk 8 aydaki birikimli tüketici enflasyonu oranı da yüzde 8.33’e çıkmış durumda. Son üç ay için yorum yapan analistler, geçmiş yıllara bakıldığında, son 3 ayın toplam enflasyon ortalamasının yüzde 3’ün üzerinde olduğunu, bu oran gerçekleşse bile yılsonunda tüketici enflasyon artışının yüzde 11.5’e ulaşacağını söylüyorlar.

Dolayısıyla Yeni Ekonomik Programındaki yüzde 10.5 yılsonu enflasyon tahmininin tutmayacağının şimdiden anlaşıldığı da söylenilebilir.  

Buna ek olarak son üç aya mutlaka kur etkisinin yansımak zorunda kalacağı, ayrıca son yapılan elektrik zammının bile enflasyonu tek başına yüzde 0.3-0.4 oranında artıracağı, dolayısıyla yılsonu enflasyonu için yüzde 12’nin aşılacağının hâlâ büyük ihtimal olarak görüldüğü kaydediliyor.

Faizde bu oran yeter denilirse…

Bu enflasyon oranlarından sonra doğal olarak Merkez Bankası’nın bu ay faiz artırımına devam edip etmeyeceği de tartışılmaya başlandı. Merkez Bankası, son faiz kararı aldığı toplantının ardından enflasyondaki beklentilerin sınırlanması, risklerin azaltılması gerektiğini, çünkü yüksek seyrettiğini açıklamıştı. Buradan yola çıkarak eylül ayı enflasyonunun Merkez Bankası açısından da sürpriz olduğu söylenebilir.

Merkez Bankası’nın bundan sonra ne yapacağı ise merakla bekleniyor. Bazı analistler ekimde faiz artışı baskının böylece azaldığını, bu nedenle Merkez Bankası’nın bu ayı faiz artırmadan geçme imkânı kazandığını söylüyorlar. Bu yorumu yaparken yüzde 10.25’e çıkan politika faizine rağmen koridor içindeki araçları kullanarak piyasadaki ortalama fonlama faiz oranlarının yüzde 11.4 civarına çıkarıldığını hatırlatıyor. Bu oranın çıkan enflasyonla uyumlu olduğu için siyasi otoritenin yeni faiz artışına izin vermeyeceğini belirtiyorlar.

Buna karşılık önümüzdeki üç ayda enflasyonun hızlanacağı, yılsonu yüzde 12’lik beklentinin sürdüğü, faiz oranlarında en azından başa baş noktaya gelmek için yeni artışlara ihtiyaç olduğu savunuluyor.

Kaldı ki böyle bir ortamda güven verebilmek için, artık mutlaka reel faize geçmek gerektiği, bu arada politika faiz oranlarının yükseltilip bu yolun kullanılmasının kredibiliteyi artıracağına kesin gözüyle bakılıyor.

Merkez Bankası’nın faiz oranlarının, hükümetin kredi faizlerinin daha da artmasından çekindiği için artırılmayacağı tezini savunanlar da var. Ancak buna karşılık kredi faiz oranlarının yüzde 15’lere kadar çıktığı ve artış hızının çok yavaşladığı, yani bir doyma noktasına zaten gelinmeye başladığı tezi savunuluyor. Bankaların Merkez Bankası’nın kredibilite sağlayıp enflasyonu gerçekten düşürme inisiyatifi koyduğunu görmesi, hem mevduat hem de kredi faiz oranlarında Merkez’in faiz artışı kadar artırıma gitmemeleri sonucu doğurabilir.

Özetle, enflasyon oranları hâlâ yüksek ve enflasyonla mücadele konusunda Merkez Bankası hâlâ güven sağlayabilmiş değil. O nedenle temel aracı olan faizi kullanarak iç ve dış piyasalara güven vermesi, biraz da zorunlu hale gelmiş durumda. Amaçlandığı söylenen dolarizasyonun önlenmesi isteniyorsa mutlaka, hem de anlamlı bir reel faiz verilip gereken politikalara dönüldüğü konusunda tüm piyasaların ikna edilmesi gerekiyor.

Umarım, ekonomi yönetimi artık durumun aciliyetini kavramıştır.

Cuumhuriyet / 06.10.20