Türkiye 31 Mart'ta yerel seçimlere gidiyor, ancak gıda fiyatları üzerinden ilerleyen tartışma gündemdeki yerini ittifaklar, pazarlıklar, toplu istifalar, partilerin aday belirleme süreçlerine yönelik gelişmelere kaptırmıyor desek yanlış olmaz.
Türkiye, öteden beri tarımsal üretimdeki yapısal sorunlar nedeniyle yüksek seyreden gıda fiyatlarını ve bu fiyatların enflasyon üzerindeki katı etkisini konuşuyor. Bu sorun, bir iki yıldır gıda ve tarımsal ürünlerde ithalat kapısının açılması, yüksek gümrük duvarlarının yerle bir edilmesiyle çözülmeye çalışıldı. Gerçek sorun bir türlü görülmek istenmediği ve böyle geçici tedbirlerle gün kurtarılmaya çalışıldığı için ithalat da haliyle işe yaramadı.
Fiyatların da kendiliğinden ucuzlamak gibi bir huyu yok maalesef...
24 Haziran seçimleri öncesi yükselen patates, soğan fiyatları yerini depo baskınlarına, yeni yeni düşman odaklarının bulunmasına bırakırken, 31 Mart seçimlerine giden süreçte patlıcan, biber, kabak fiyatları şampiyon koltuğuna oturdu.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar mensupları hemen her gün bu konuya dair birkaç açıklama yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Hâl böyle olunca, üreticiden tüketiciye giden zincirin halkaları arasındaki aracılar, komisyoncular, manavlar, pazarcılar, marketler kim varsa bir anda şeytanlaştırıldı, terörist ilan edildi.
Sonunda AKP, Amerika'yı yeniden keşfederek, daha ucuza meyve sebze satma iddiasıyla İstanbul ve Ankara'da 80 noktada tanzim satış noktası kurdu.
Diğer yandan, iktidar hem fiyatlarda ucuzlama getireceği hem de enflasyonla mücadele edeceği iddiasıyla kasım ayında Hal Yasası'nda bazı değişiklikleri gündemine aldı. Bu Hal Yasası ile Türkiye genelindeki haller şirketlere devredilmek isteniyor.
Zaten bunu bir biçimiyle Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan söylemişti:
"Buralar, yap-işlet-devret modeliyle profesyonel bir şirket tarafından yönetilsin, gurur duyacağımız, pırıl pırıl bir proje olsun istiyoruz. Yer konusunu belirlemeye çalışıyoruz. Hal Yasası'nın çıkmasında sorun yaşanmasını beklemiyorum. Pilot proje üzerinde çalışıyoruz. Öncelikle Ankara ve İstanbul'u pilot bölgeler olarak düşünüyoruz. Bir de bunun üretici bölgesi toptancı hali ayağı var. Akdeniz havzasında bunun karşılığı olmalı. Hangisine öncelik veririz bilemiyorum. Uygulamada pozitif yansımalarını göreceğiz."
Yani, iktidar bir anlamda her biri birer kara deliğe dönüşen köprü, otoyol, havaalanı, şehir hastanelerinde uyguladığı yap-işlet-devret modelini şimdi hallerde uygulamaya niyetleniyor. Tanzim satış noktalarıyla da bunun altyapısını hazırlıyor.
Konuyu Çiftçi-Sen Genel Sekreteri Ali Bülent Erdem ile konuştuk. Erdem, piyasayı düzenleyen, üreticiye düşük kredi veren kurumların yok edildiğine dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Örneğin, Fiskobirlik, Tekel gibi kurumlar üretici lehine piyasayı düzenliyordu. Bunlar yok oldu. Ziraat Bankası, düşük faizle kredi veriyordu, bu yok edildi. Tarım Kredi Kooperatifleri gibi çiftçiye ucuz kredi veren kurumlar yok edildi. Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri, daha düşük fiyatla gübre veriyordu, bu da yok oldu. Üreticiler, şirketlerle baş başa kaldı. Bunun adı da sözleşmeli üreticilik. İşin pazarlama bölümünü de Hal Yasası'ndaki değişikliklerle çözecekler. Tanzim satışlarla Hal Yasası'nın altyapısı hazırlanıyor. Çiftçiler, küçük üreticiler sözleşmeli üreticilikle şirketlerin sistemine bağlanacak."
Ülke genelindeki 175 olan hal sayısının 30'a indirilmesi gündemde.
Örneğin, Antalya'nın hemen her ilçesinde ürün yetiştiriliyor, tek bir hal ile nasıl idare edilecek, bu belirsiz. Bu modelle ürünler daha uzun mesafeye götürülecek, bu da ekstra masraf demek.
Eğer, Hal Yasası taslağı bu haliyle yasalaşırsa, şu anda belediyeler tarafından idare edilen haller, artık belediyeler tarafından kurulmayacak. Düzenleme yasalaşırsa toptancı hallerini kurma ve işletme iznini Ticaret Bakanlığı verecek.
Taslak metindeki değişikliklerle ilgili şu ifadeler yer alıyor: "Toptancı hallerinin Bakanlığımızca kuruluş izni verilen anonim şirketlerce kurulmasına, pazarlama odaklı ve profesyonel bir anlayışla yönetilmesine ve bu yerlerde özel güvenlik hizmeti sağlanmasına yönelik düzenleme yapılmıştır."
Siz bakmayın yandaş medyadaki yazarlarının hal yasası güzellemelerine...
Bu Türkiye tarımı ve Türkiye üreticisi için yeni bir üretim tarzı olacak. Komisyonculuğu aradan çıkaralım derken yerine getirilecek sözleşmeli üreticilik, aslında bir nevi 21'nci yüzyıl sömürgeciliği...
Nedir sözleşmeli üreticiliğin sakıncaları diye sorduğumda Erdem, şöyle anlatıyor:
"Bir çiftçinin yıllara dayanan bilgi birikimi, tecrübesi sözleşmeli üretimle şirketler tarafından satın alınacak. Hangi ürünü ekecek, ne zaman ekecek, ne zaman hasat edecek hepsine şirketler karar verecek. Çiftçinin kendi toprağında söz sahibi olması bitecek, kararı kendisinin vermediği toprağında işçileştirilecek. Yeni tehlike bu. Parça parça gündeme getiriyorlar. Tanzim satışla seçim propagandası yapıyorlar, maliyetin altında satıyorlar. İnsanlar da sanıyor ki, devamlı oralardan ucuz ürün alacak. Hal Yasası'nın seçimden sonra gündeme gelmesini bekliyoruz. Çiftçileri de uyarmaya çalışıyoruz."
Taslak metinden birkaç önemli detayı aktarıyorum:
- Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Hal Yasası taslağı geçen kasımda gündeme geldi.
- 2010 tarihinde yürürlüğe giren 5957 sayılı "Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun"un adı taslakta "Tarım Ürünlerinin Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun" olarak değiştirilmiş.
- Yine taslakta, sebze ve meyve dışındaki diğer tarımsal ürünler de doğrudan bu kanun kapsamına dahil edilmiş.
- "Toptancı halleri Bakanlığın izni ile kurulur" ifadesi eklenmiş.
- Hallerin kurulacağı iller Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı'nın ilgili STK'larla görüşülerek belirlenecek.
- Toptan satış işlemlerinin yeniden düzenlenmesi ve komisyon esaslı faaliyetlerin kaldırılması nedeniyle metindeki komisyonculukla ilgili ifadeler çıkartılmış.
- Toptancı hallerinin Ticaret Bakanlığı'nın kuruluş izni verilen anonim şirketlerce kurulmasına, pazarlama yapabilmesine yönelik düzenleme yapılmış. Taslak metinde Madde 9'da, "Toptancı halleri üçüncü madde uyarınca kurulan şirketler tarafından yönetilir" ifadesi mevcut.
- Komisyonculuk faaliyetinde bulunulması ve Ticaret Bakanlığı'nca belirlenen standartlara uyulmaması durumlarına ilişkin cezai müeyyideler düzenlenmiş.
Bu yasa taslağı büyük ihtimalle seçim sonrasında Meclis'teki Tarım Komisyonu'na gelecek. Muhtemelen esas büyük tartışmayı da bu yasa taslağı görüşülürken yaşayacağız...
Artı Gerçek / 13.02.19