“Asker de yapmadı, örgüt mensubu da. Kim yaptı bilmiyoruz.”
Bu sözler, 26 yıllık bir davanın gerekçeli kararının özeti.
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te 14 sivil, bir asker ve dönemin Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın öldürüldü. Katliamla ilgili dava 20 yıllık zamanaşımına bir gün kala açıldı, 8 Aralık 2018’de tek sanık olan dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu’nun beraatıyla bitti.
Gerekçeli karar da iki ay önce yayınlandı, karar göre “sorumluların kim olduğu belirlenememişti.”
JİTEM imzası yıllar sonra bile görünen katliamla ilgili beş yıl önce hazırlanan iddianame ise – dönemin konjonktürüne uygun olarak – sorumlunun jandarma olduğunu, PKK mensuplarının Lice’de ölenlerle ilgisinin olmadığını söylüyordu.
Dava Diyarbakır’dan Eskişehir’e, oradan tekrar Diyarbakır’a gönderildi, son olarak İzmir’e taşındı.
Bu arada konjonktür yine değişti, JİTEM davaları siyasi iktidar için “kullanışlı olmaktan” çıktı ve devlet, kendi adına çalışan rütbeliyi yine temize çıkardı.
Ve İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, “Liceli vatandaşların nerede, nasıl öldürüldükleri, yaralıların nasıl yaralandıklarına dair herhangi tespitin yapılmadığına” karar verdi.
Mantıken ve hukuken böyle bir gerekçeli karardan hiçkimsenin hapiste olmaması sonucu çıkıyor ancak unutulan biri var:
Mehmet Emin Özkan, “Lice katliamının sorumlusu” olarak 23 yıldır cezaevinde.
Özkan, Mersin’de 1996 yılında “örgüt üyesi olduğu” iddiasıyla gözaltına alındı. İki itirafçının verdiği ifadelerle Lice’de Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ı öldürmek ile yargılandı ve ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildi.
Onu mahkûm ettiren itirafçılar, ifadelerini daha sonra geri çekti ama bu mahkemenin ilgisini çekmedi.
Hatta devletin başka bir savcısının, rütbeli askerler hakkında yazdığı Lice iddianamesi de Özkan’ı ömür boyu hapse mahkûm eden yargının ilgisini çekmedi.
Sorumlusunun kim olduğunu yargı tarafından belirlenemediği mahkeme kararıyla sabit olan bir dava nedeniyle Mehmet Emin Özkan halen hapiste. Ve artık “huzurlu ölüm hakkı” için uğraşıyor.
Mehmet Emin Özkan’ın, demans, kalp, tansiyon, guatr, kemik erimesi, böbrek ve bağırsak bozuklukları, duyma ve görme eksikliği gibi rahatsızlıkları var. Kişisel hijyen ihtiyaçlarını tek başına karşılayamıyor. Diyarbakır Eğitim Araştırma Hastanesinden aldığı raporda, yüzde 87 vücut fonksiyon kaybının bulunduğu ve cezaevinde tek başına yaşamını idame ettiremeyeceği yazıyor.
Katliamdan sorumlu olmadığına dair birçok yargı kararı ve iddianame bulunması bir yana, temel insan hakları açısından da hapiste olmaması gerekirken, 77 yaşındaki Özkan halen Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesi’nde.
Sorumlusu kim, yargı bunu da inceler mi?
BirGün / 16.04.19