Papa Francesco’nun Irak’a yaptığı sürpriz ziyaretin siyasi amacına ilişkin henüz değerlendirme yapmak pek mümkün değil.
Papanın sadece Iraklı Hristiyanlarla birlikte dua etmek, IŞİD saldırılarında yerle bir olmuş kiliseleri ziyaret etmek, birlik mesajları vermek için gitmediği konusunda bölgeden ve yabancı uzmanlar hemfikir. Sonuçta Vatikan’ın da bir dış politikası var ancak Irak politikasının ne olduğu, Irak konusunda ABD ve AB ülkeleri arasında kalıp kalmadığı gibi soruların yanıtlarını Vatikan uzmanlarına bırakıp Papa neden Irak’a gitti sorusunu tersten soralım; Irak’taki mevcut siyasi/ekonomik/güvenlik/diplomatik durum göz önüne alındığında Papanın ziyareti ne getirecek?
Papa Sistani’yi mi ziyaret etti Necef’i mi?
Papanın Iraklı Şii Lider Ayetullah Sistani ile görüşmesi Irak ziyaretine damga vurdu. Sadece Türkiye’de değil batılı yorumcular arasında da “Sistani Şii dini lider, İran da Şii. İran Irak’ta nüfuz sahibi. O zaman Sistani İran’ın adamı ve Papa da Sistani’yi ziyaret ederek İran’a mesaj verdi” şeklinde düz mantık kolaycılığına kaçanlar oldu.
Ancak Sistani’yi ve Şii inancının Irak’taki merkezi olan Necef’i ayrı değerlendiren Iraklı uzmanlar tamamen farklı düşünüyor. Papanın ziyaretine dair Irak kaynaklarında yer alan yorumlarda “Papa Sistani’yi mi ziyaret etti, Şii inancının kurumsallaşmış merkezi sayılan Necef’i mi? Papa’ya göre Necef, Şiilerin Vatikan’ı mı?” soruları dikkat çekiyor.
Irak, İran’ın komşusu ve İran’ın Irak’taki nüfuzunu derinleştirme kanallarından biri de milyonlarca Iraklı ile aynı inancı paylaşıyor olması. İran’a yönelik çok uzun bir süredir Iraklı Şiiler üzerinden Irak’ın iç işlerine müdahale, nüfuz derinleştirme gibi ithamlarla karşı karşıya. Bu suçlamalar yeni olmadığı gibi pek haksız da sayılmaz.
Şii inancında kutsal olan Necef’deki dini otoritelerle İran arasındaki ilişkiler de sık sık suçlamaların konusu oldu.
Ancak Ayetullah Sistani Iraklılar için Iraklı Şiiler ile İran ilişkilerine dair tartışmalarda ayrı bir yere sahip. Sistani, 2003’teki ABD işgalinden beri devam eden kaos döneminde ‘birleştirici’ rolü ile bilinen bir lider. Kısaca, İran ile ilişkileri iyi olan ancak İran’ın adamı olarak tanımlanamayacak bir isim.
Sünni din adamları dahil Irak içindeki farklı siyasi ve dini çevrelerin birçok kez vurguladığı bu birleştirici rolü sebebiyle Sistani’nin hamleleri “İran’ın uzantısı bir Şii dini lider olarak değil Iraklı bir Şii lider Irak’ı öncelikli gördüğü” şeklinde yorumlanır.
Sistani’nin din ve mezheplerin devlet işlerinden ayrılması gerektiği, mevcut kaostan çıkılması ve toplumsal barışın sağlanması için siyasilerin dini ve mezhepçi söylemlerden ve eylemlerden uzak durması gerektiği gibi çağrıları da Iraklılar tarafından gayet iyi bilinir.
Yine Sistani’nin 2015 yılındaki “IŞİD’e karşı silahlanın ve azınlıkları koruyun” fetvası ve Haşd Şaabi içindeki Hristiyan birlikler de Papanın ziyaretinde vurgulanan eylemleri arasında.
Şimdilerde 90 yaşında olan Sistani öldükten sonra yerine gelecek olan yeni liderin İran’a mı yaklaşacağı yoksa Sistani’nin izinden gidip Irak’ın bütünlüğü esası ile mi hareket edeceği de şimdilik belirsiz. Ancak Sistani’nin söylemleri, uzun süredir üstlendiği rol, ‘birleştirici’ hamleleri Necef merkezli Şii dini otoritelerin kolay kolay değiştiremeyeceği yeni bir durum oluşturdu
Diğer taraftan Irak uzun süredir ABD ve İran arasında sıkışıp kalmıştı. Papanın ziyaretinin Irak’ı bu sıkışmışlıktan tamamen olmasa da yeni nefes hatları yaratarak çıkarması da beklentiler arasında. Aynı şekilde Iraklı Şiiler ve Irak’ı öncelikli gören, mümkün olduğunca dengeli politikalar yürütmeye çalışan Ayetullah Sistani gibi önemli figürler de aynı cendere içinde hareket etmekte zorlanır hale gelmişti.
Bu açıdan, Papanın ziyareti Irak’ın uluslararası toplumun dikkatini çekmesini sağladığı gibi Iraklı Şiilerin şeytanlaştırılmasını da hafifletecek gibi görünüyor.
Papa Iraklı Hristiyanları koruduğu için Sistani’ye de teşekkür etti. Haşd Şaabi’nin Hristiyanların korunmasında üstlendiği sorumluluk için de bir teşekkür sayılan bu vurgu özellikle ABD ve Batı cenahınca terörist ifadelerine varan düşmanlaştırmanın kırılmasını sağlayabilir.
Papa ziyareti ile her şeyden önce Batı cenahının İran ile çekişme üzerinden değerlendirdiği ve elimine etmeye çalıştığı Iraklı Şii silahlı/siyasi/dini yapıları Irak’ın ana unsuru olarak kabul ettiğini göstermiş oldu.
Bol krizli bir dönemin ardından göreve başlayan Kazımi Hükümetinin bu ziyaretin ardından Batı ülkeleri ile diplomatik kanallarının açılacağını/rahatlayacağını söylemek yanlış olmaz.
Daha ziyaret bitmeden Iraklı seyahat acentaları Hristiyan dünyanın önemli bir kısmının ilk kez duyduğu Hz. İbrahim’in doğduğu şehre ve kutsal metinlerde adları geçen yerlere turlar düzenlemek için çalışmalara başladı.
Velhasıl Irak sahasındaki İran-ABD çekişmesi elbette kolay kolay bitmez. Papanın kimlerden kimlere, ne mesajlar getirdiği de belirsiz. Ancak bu ziyaretin Irak iç siyasetini, Irak’ın uluslararası toplumdaki imajını, diplomatik sıkışmanın az da olsa açılması halinde ekonomiyi doğrudan etkileyeceği açık.
Evrensel / 11.03.21