Sokaklarda metrelerce uzayan Halk Ekmek kuyrukları, marketlerde kotalı satış dönemini yaşayan Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla OHAL ilan edilebileceği öne sürüldü.
AKP iktidarları döneminde hazırlanan yasaların mimarlarından Hukukçu Prof. Dr. İzzet Özgenç, ‘dolardaki artış ve ekonomide yaşanan sıkıntılar’ gerekçesiyle olağanüstü hal (OHAL) ilan edilebileceği söyledi.
Müftüoğlu: AKP süreci olağan şekilde sürdüremiyor
OHAL iddialarına ilişkin konuşan Akademisyen Özgür Müftüoğlu, “OHAL’e karşı emekçilerin birlikte bir tutum almaları gerekir. Bu, geçiştirilecek bir şey değildir” dedi.
AKP’nin sıkıştığı zamanlarda, çözüm oluşturamadığı, süreci yönetemediği dönemlerde OHAL gibi toplumsal kutuplaştırmayı yoğunlaştıracak araçlara başvurduğunu belirten Müftüoğlu, “‘Çaresiz kaldığında böyle bir şey yapabilir’ ihtimali hep aklımızdaydı. Bu şunu gösteriyor. Eğer bir ülkeyi ‘olağan’ biçimde yönetemiyorsanız olağanüstü yollara başvurursunuz. Burada OHAL’in kaynağı ekonomide olağan dışı gelişmeler değil; AKP’nin bu süreci olağan şekilde sürdüremiyor olması. Bunun sınıfsal bir durum olduğunu gözden kaçırmamak lazım” dedi.
Yeni Bakan Nureddin Nebati’nin ilk icraatının patronlarla görüşmek olduğuna işaret eden Müftüoğlu, “Nebati, patronlardan olumlu tepkiler aldığını söyledi. Burada muhtemel bir durum, sadece AKP’ye özgü bir durum değil; kapitalist başkaca ülkelerde de görürüz. Sistemi sürdüremediği zaman olağan dışı yöntemlerle toplumu baskı altına alıp, egemen sınıfın egemenliğini sürdürecek ve siyasi iktidarın bekasını sürdürecek bir yol tercih edilir. Bunu daha önce de dünyanın çeşitli ülkelerinde gördük. Bugün yaşadığımız da budur” dedi.
"Toplum ikna edilemezse baskı artıyor"
“Hiperenflasyona giden bir ekonomi ve toplumun buna ikna edilemeyeceği bir süreç yaşanacak” diyen Müftüoğlu, “Dolayısıyla toplumu ikna edemediğiniz noktalarda baskı araçlarıyla bu süreci sürdürmeye çalışacaksınız. Bugün yapılmaya çalışılan büyük ölçüde budur diye düşünüyorum. Dolayısıyla bunun emekçiler açısından karşılığı daha fazla baskıdır. Zaten otokratik bir rejim var. OHAL, bunun daha da ağırlaşması ve derinleşmesidir” ifadelerini kullandı.
"Emekçilerin üretimden gelen gücünü kullanması gerekir"
Müftüoğlu, “Emekçiler OHAL iddiaları ve OHAL karşısında ne yapabilir” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Buna karşı emekçilerin birlikte bir tutum almaları gerekir. Bu, geçiştirilecek bir şey değildir. Dolayısıyla işçi sınıfı tarihinde bu tür dönemlerde bu tür hamlelerin nasıl püskürtüldüğüne baktığınızda oradan çıkardığımız sonuç üretimden gelen gücün kullanılmasıdır. Bugün Türkiye’nin içine girdiği demokratik-ekonomik krizlerin çözümü büyük ölçüde buradadır.”
Dr. Yaşlı: Bütünüyle sandığa indirgenmiş muhalefetin topluma bedeli çok ağır olur
Siyaset Bilimci Dr. Fatih Yaşlı, tartışılan OHAL iddiasına ilişkin gazetemize şu değerlendirmede bulundu:
“Son Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ‘ekonomik kurtuluş savaşı’ söylemine uygun bir şekilde, ekonomi bir ‘ulusal güvenlik meselesi’ olarak nitelendirilmiş ve ‘yeni ekonomik model’e yönelik ‘tehdit ve sınamalardan’ söz edilmişti. Dün (önceki gün) ise Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ekonomiye yönelik dışarıdan bir saldırı olmadığını söyledi. Peki dışarıdan bir saldırı yoksa bu tehdit ve sınamaların kaynağı neresi olabilir? Burada kastedilen doğrudan halk tepkisi ve sosyal patlama riskidir. AKP iktidarı, izlediği yoksullaştırıcı politikaların toplumda yarattığı öfke birikiminin farkında ve bunun hem sandıkta hem sokakta ciddi sonuçlar yaratabileceğini görüyor. ‘OHAL ilanı’na dair iktidara yakın isimlerden yapılan açıklamaları da bu bağlama yerleştirmek gerekiyor bana göre."
Muhalefet stratejisi şart
"İktidarın bir yandan toplumsal muhalefetin yükselme riskine karşı daha güvenlikçi politikalar izleyeceğinin bir yandan da artık kendisi için garanti olmaktan çıkan seçimleri eşit ve adil koşullarda yapmamak adına atacağı adımların işareti veriliyor bu açıklamalarla. Tam da bu nedenle, ister fiili ister resmi bir OHAL söz konusu olsun, ‘olağanüstü’ bir siyasal konjonktür içerisinde olduğumuzu ve buna uygun bir muhalefet stratejisinin şart olduğunu görmek zorundayız. İktidar topluma daha çok sopa göstereceğini açık bir şekilde ortaya koyarken, bütünüyle sandığa indirgenmiş ve mitingle, grevle, boykotla desteklenmeyen bir siyasal stratejinin bedelinin çok ağır olacağının topluma, halka anlatılması şart."
Ne olmuştu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen Prof. Dr. İzzet Özgenç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ile geçtiğimiz ağustos ayından bugüne döviz kurundaki yükseliş nedeniyle piyasalarda oluşan kötüye gidiş sonrası hükümetin Anayasa’nın 119. maddesine göre OHAL kararı alabileceğini iddia etti. İddiayı dile getiren Özgenç, “Toplumun ağır ekonomik bunalım sebebiyle OHAL ilanına hazırlıklı olması gerektiğini” söyledi.
Özgenç, “Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki süregelen değer kaybı, “Ağır ekonomik bunalım' sonucunun ortaya çıkacağı süreci başlatmıştır. Bu nedenle kaçınılmaz görünen ağır ekonomik bunalım sebebiyle OLAĞANÜSTÜ HAL ilanına (Any., m. 119), toplum olarak hazırlıklı olmamız gerekir” ifadelerini kullandı.
Japon bankası da iddia etmişti
Japon bankası Nomura, hazırladığı raporda Erdoğan hükümetinin beş aşamalı bir planı yürüttüğünü; ilk üç adımın hayata geçirildiğini ileri sürmüş, son iki adımı ise ‘dış politika vakası’ ve ‘OHAL’ olarak sıralamıştı.
Evrensel / 15.12.21