Depoyu tarikatlar için fullemek - Çiğdem Toker

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 04 Ağustos 2017
  • 05:16

Meclis’e geçen kasım ayında bir torba kanun geldi. 
Birçok yasayla birlikte “Yüksek Öğrenim Kredi Yurtlar Kurumu Kanunu’nu” da değiştiriliyordu. Kredi Yurtlar Kurumu’nun amacını düzenleyen maddeye, 
- Beslenme yardımı 
- Milli ve manevi gelişmelerine katkı sağlamak 
ifadeleri eklendi.
Aslında yapılan; herkesin alkışlayacağı bir düzenlemeyi, Cumhuriyet rejimini -eğitimde de- yıkma yolundaki stratejik bir adımı, aynı pakete koymaktı. 
Tıpkı 2010 referandumunda rıza üretmede çok işe yarayan 12 Eylül darbecilerinin yargılanabilirliğini, HSYK’deki kompozisyon değişiminin ardına saklamak gibi bir girişimdi özetle. 
Üniversiteyi, dar gelirli ailesinden uzaktaki bir kentte okuyacak öğrencilerin dengeli beslenmesini sağlayacak, kimsenin itiraz edemeyeceği bu ifade, dinsel gericiliğin kapısını biraz daha açacak “milli ve manevi gelişmelerine katkı sağlamak” ifadesiyle art arda ekleniverdi maddeye.

‘Maneviyat istasyonu’

CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Plan Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında bunun ne anlama geldiğini sordu. O gün Maliye Bakanı Naci Ağbal’dan net olarak alamadığı yanıtı, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bütçe sunumu sırasında öğrendi Karabıyık. 

Bakanlık, bütün gençlik kamplarında, -Osmanlıca ve Arapça derslerin de verildiği “Maneviyat İstasyonu” adı altında etkinlikler yapıyordu. 
Henüz 14 yaşında önünde kocaman bir hayat, rengârenk bir dünya uzanması gereken çocuklara, hayatın değil ölümün övüldüğü programlardı bunlar. (Bu yazı yazılırken, sosyal paylaşım sitesinde gördüğüm bir örnekte, çocuklara şahadet övgüsü sergileniyordu. 14-15 yaşındaki çocuklara “Siz de şehit olmak isterseniz, İslami hassasiyeti yüksek tutup, Kuran’a, İslama, Allah’a, vatana bağlı olmanız gerekiyor” deniliyordu.) 
Çocuk eğitiminin gericiliğe teslim edilmemesi konusunda Parlamento’da etkin bir mesai sergileyen Karabıyık, Maneviyat İstasyonları’nı, yasanın Genel Kurul görüşmesi sırasında şöyle sorguladı: 
“Diyelim ki bu eğitim vermek iş edinildi. Peki milli ve manevi değereğitimi ya da etkinliği dediğinizde, yapılan veya yapılması hedeflenen eğitim ve etkinliklerin bir tanesinde bari Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin adı geçmez mi, böyle bir etkinlik içerikte yer almaz mı?” 
Cevap alamadı tabii. 
Bir haftadır işlediğimiz Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ensar Vakfı’yla imzaladığı “anahtar teslim” protokolün farklı versiyonları, diğer bakanlıklarca da farklı vakıflarla imzalanıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, Nakşibendi Tarikatı’nın Ankara kolu olarak bilinen Muradiye Kültür Vakfı’yla imzaladığı protokol, dün gazetemizde Ozan Çepni imzasıyla yer aldı. 
Protokole göre Ankara’da 31 çocuk evi açılmış, apartman dairesi biçimindeki her bir dairede 5-6 çocuk kalıyordu. Çocuk evi adı altında kurulan tarikat evlerinin masrafları da bakanlık bütçesinde karşılanıyordu. 
Bakanlık, vergilerimizden oluşan bütçeye el atma işini o kadar abartmıştı ki, Nakşibendilerin açtığı çocuk evlerinin hangi masraflarını nasıl ödeyeceğini, uzun bir listeyle belirlemişti: 
- Kira, elektrik, su, doğalgaz faturalarını. 
- Tarikat evinde çalışacak personelin maaşı, özlük hakları. 
Tarikatçı vakıf bir zahmet evin tefriş, donanım ve boya badanasını karşılayacak. 
Bir daha ve açık olarak yazayım: 
Nakşibendi tarikatının vakfı olan Muradiye’nin Ankara’da devlet onayıyla açtığı evlerin sabit giderleri bizlerin vergisiyle oluşturulan bakanlık bütçesinden karşılanacak. 
Tıpkı, diğer bakanlıkların protokol yaptığı tarikatların diğer etkinlikleri gibi. 
Bu yazı, arabanıza benzin, çocuğunuza bilgisayar oyunu alırken gerici dinsel tarikatları da finanse ettiğinizi unutmayın diye yazıldı.

Cumhuriyet / 04.08.17