Rusya ile Türkiye arasında Suriye, Ukrayna ve Kırım bağlantılı sıkıntılar sürerken son düelloyu Çeçen lider Ramzan Kadirov başlattı. Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’e sadakatini sadece eski Çeçen direnişçiler ve ailelerini hedef alarak değil Rus devletinin yurtdışı operasyonlarına azami katkı sunarak da kanıtlayan Kadirov, Ankara’yı çok hassas bir noktadan vurdu.
Kadirov, Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti’nin bağımsızlık yanlısı lideri Cohar Dudayev’in isminin Kocaeli-Körfez’de bir parka verilmesine misilleme olarak PKK lideri Abdullah Öcalan’ın adını Çeçenya Cumhuriyeti’nde bir parka vermekten bahsetti.
Çeçen lider "Erdoğan'a sesleniyorum: Kararını ver! Ya açıkça teröristleri destekleyen bir devlet olursun ya da Rusya ile dürüst ilişkileri desteklersin. Karşılık verme hakkımız var. Mesela Grozni'deki bir parka Öcalan'ın ismini vermemiz gayet uygun olurdu" ifadelerini kullandı.
Kremlin ve Rus Dışişleri, bu tepkiye destek çıkmasaydı belki mesele Kadirov’un “dengesiz kişiliğine” verilerek geçiştirilebilirdi. Fakat Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Dudayev’i “terörist” olarak niteleyip Kadirov’un tepkisinin duygusal ama anlaşılır olduğunu savunarak “Türk şehirlerinde bu tür isimlerin verilmesini, en hafif tabiriyle tasvip etmediğimizi diplomatik kanallardan Türk meslektaşlarımıza ilettik” dedi.
Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova da “Bu tür adımlar kabul edilemez ve bütün uluslararası toplum tarafından kınanmalıdır. Türkiye’nin Rusya’nın itirazlarını ciddiye almasını umuyoruz” açıklamasını yaptı.
Moskova’nın desteğini arkasında gören Kadirov bu sefer Erdoğan’a seslenerek Dudayev isminin silinmesini isterken Rus Dışişleri’ne de şu çağrıyı yaptı: “Türk yetkililerinin mevcut eylemleri Rus-Türk ilişkilerine doğrudan tehdittir. Buna dikkat etmeli ve önleyici diplomatik önlemleri almalıyız.”
Kadirov Çeçen diasporasının favori ismi değil. Dudayev ise sadece Çeçenler değil Türkiye’de toplumun farklı kesimlerinde “kahraman” ve “şehit” olarak anılan bir lider. Özellikle 1994-1996’daki ilk savaşta Çeçen direnişi Türkiye’de geniş yankı uyandırmış, Çeçenler hem halk hem kamu otoritesinden yardım görmüş, hatta 2006’da Dudayev’e yerinin tespit edilip füzeyle öldürülmesine imkan veren uydu telefonu Türkiye’den gitmişti. Yıllar içinde Dudayev’in ismi çok sayıda park, cadde ya da meydana verildi. Dudayev adını taşıyan yerlere Gürcistan, Polonya, Litvanya, Letonya, Estonya, Ukrayna ve Bosna-Hersek’te de rastlanabilir.
Türkiye’de genelde belediyelerin aldığı bu kararlar şimdiye kadar diplomatik krize yol açmadığı gibi Kadirov’un kendisi de Dudayev’i saygıyla ananlar arasındaydı. O halde ne değişti de birdenbire simgesel bir isme “itibar suikastı” yapılıyor ve Türk-Rus ilişkilerinde protesto konusu oluyor?
Türkiye’deki Çeçen sığınmacıların Al-Monitor’a verdiği bilgilere göre, Kadirov’un bilenmesinin arkasında iki temel motivasyon var: Birincisi, Çeçen diasporasında bazı isimler son zamanlarda Kadirov ve adamlarının eski direnişçiler ve aile fertlerine yönelik kaçırma, işkence, öldürme, şantaj ve istismar gibi suçlarını ifşa etmeye başladı. Bunun için “1ADAT” ve “Security Turkey” gibi online ağlar oluşturuldu.
Buna karşı Kadirov da intikam ve cezalandırma arayışlarını artırdı. Türkiye’ye sığınmış önde gelen birkaç eski Çeçen komutanın takip edildiğine dair bilgilere ulaşıldı. Bunlarla ilgili basına yansımayan bir gelişme oldu. Geçen martta Antalya’da Kadirov’la bağlantılı oldukları öne sürülen Hamzat Dokuyev ve Badruddin Kımayev adlı kişiler istihbaratın takibi sonucu yakalandı. Daha sonra 8 Ekim’de “Rus casusluk şebekesi çökertildi” diye kamuoyuna yansıyan ikinci bir gelişme oldu. Bunlar da Kadirov’la bağlantılı kişilerdi.
İkinci motivasyon, Kadirov’un adamları için Türkiye’nin artık güvenli operasyon alanı olmaktan çıkmasıydı. Daha önce Türkiye’de dokuz Çeçen cinayeti kayıtlara geçerken Türk güvenlik birimleri Rus istihbaratı ve Kadirov’un adamlarına göz yummak ya da soruşturmaları derinleştirmek yerine yakalanan kişileri hızlıca Rusya’ya iade etmekle eleştiriliyordu.
Sözgelimi “de facto” Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti’nin fahri konsolosu ve Türkiye vatandaşı Medet Önlü'yü öldüren zanlılar teşhis edilmesine rağmen soruşturma dosyası örtbas edilmişti. Cinayetin azmettiricisi olmakla suçlanan kişi yakalandığı halde bırakılmıştı. Sonradan davada biraz yol alınabildiyse bu da Önlü’nün ailesi ve avukatlarının ısrarlı çabaları sonucuydu.
Çeçen kaynaklardan biri Al-Monitor’a yeni durumla ilgili “MİT ve emniyet birimlerinin tutumunda bir değişiklik gözlüyoruz. Son zamanlarda buradaki Çeçen mültecilerle de işbirliği yaparak Kadirov’un adamlarını daha sıkı takip ettiklerini söyleyebilirim” dedi. Bu değişiklik Türk-Rus ilişkilerindeki gerilimli süreçle doğrudan bağlantılı.
Çeçen cinayetlerinde parmağı olmakla suçlanan Kadirov, Türkiye’de istenmeyen bir isim. Suudi Arabistan, Arap Emirlikleri, Ürdün ve Bahreyn gibi İslam ülkelerini rahatça ziyaret ederken en büyük Kafkas diasporasının olduğu Türkiye’ye gelemiyor.
Türkiye’deki Çeçen kaynaklar, 8 Ekim’de Antalya ve İstanbul’da yürütülen operasyonlarda altı kişinin “siyasi ve askeri casusluk” suçlamasıyla yakalanıp tutuklanmasını “Kadirov’un canını yakan son gelişme” olarak niteliyor.
Basına sızan bilgilere göre tutuklanan Rusya uyruklu Abdula Abdulayev, Ravşan Ahmedov, Bislan Rasayev ve Aslanbek Abdulmuslimov, Ukrayna uyruklu Ihor Yefrim ile Özbekistan uyruklu Amir Yusupov Türkiye’deki muhalif Çeçenlere yönelik eylem hazırlığı içindeydi.
Tutuklanan şahıslar Maltepe Cezaevi’ne gönderildi. Ravşan Ahmedov’un savcılıktaki ifadesine göre, şebekenin başı Bislan Rasayev suikast talimatını Kadirov'un kuzeni Adam Delimhanov ile Kazbek Dukuzov’dan aldı. Şebeke muhalif Çeçenlerin ağustosta kurduğu “Security Turkey” isimli Telegram grubu sayesinde deşifre oldu. Kadirov’un adamları bu gruba girip mesajlar paylaşınca şüphe uyandırdı.
Bu grup MİT’in de radarındaydı. Bislan Rasayev, Antalya'da Hamzat Dokuyev ve Badruddin Kımayev'le de birlikte çalışmış olan Said Magamed Abdulayev’in bilgilerinden yararlandı. Rasayev'e Antalya-İstanbul arasındaki seyahatlerinde koruma olarak Amir Yusupov ve Ravşan Ahmedov eşlik ediyordu. Polis Abdula Abdulayev'in evindeki aramada lazer ve susturucu takılı ruhsatsız tabanca ele geçirdi.
2004'te Moskova’da öldürülen Amerikalı gazeteci Paul Klebnikov, 2020’de Tiflis’te suikast girişimine uğrayan Gürcü gazeteci Giorgi Gabunia ve 2020’de Viyana’da öldürülen Çeçen muhalif Mamekhan Umarov’un hedef alınmasıyla bağlantılı olarak Kazbek Dukuzov'un adı geçmişti.
Delimhanov da 2009’da Rus Vostok Taburu’nun eski komutanı Sulim Yamadayev’in Dubai’de, muhalif Çeçen Umar İsrailov’un Viyana’da öldürülmesinden sorumlu tutulmuştu. Kadirov’un çok yakınında olan bu ikiliyle ilgili suçlamalar listesi epeyce uzun.
Çeçenler arası husumetlerin Türkiye’ye yansımaları bir kenara Kadirov’un son çıkışlarını Kremlin’in gündemiyle bağımsız ele almak zor. Kadirov’un tutumu, Ukrayna’yla askeri işbirliğini ilerleten ve Kırım’ın Rusya’ya katılmasına karşı Kiev’le gündemini örtüştüren Türkiye’ye verilmiş bir yanıt olarak da görülebilir.
Rus Dışişleri Sözcüsü Zaharova geçen mayısta Ankara’nın Kırım meselesini kaşımaya devam etmesi halinde kendilerinin de Türkiye'nin etnik, dilsel ve dinsel çözülmemiş sorunlarına el atabileceklerini söylemişti.
Bu, şimdiye dek görülmemiş netlikte bir restti. Bu restin ardından Suriyeli Kürt temsilcilerin iki kez Moskova’da ağırlanması Rusya’nın Ankara’nın sinir uçlarıyla nasıl oynayabileceğine dair fikir veriyordu. PKK’nin Rusya tarafından terör örgütü olarak görülmediğini de hatırlatmak gerekiyor.
Kadirov, muhaliflerin susturulmasının dışında Ukrayna’nın “ayrılıkçı” Donbas bölgesinde gizli askeri güç, Suriye’de askeri polis gücü olarak Kremlin’in belirlediği stratejilere üstün hizmetler sunabileceğini kanıtlamış bir lider. 26 Aralıktaki basın toplantısında Ukrayna konusunda da diplomasinin kaldıramayacağı lafların Kadirov’dan gelmesi de şaşırtıcı değildi: “Ukrayna başkan düzeyinde ele alınacak bir konu değil. Bu benim seviyem. Bana talimat verilmiş olsaydı, çok önceden çözerdim. Ya Ukrayna'yı Çeçen Cumhuriyeti'ne ilhak ederdim ya da çok önceden alırdım. Kırım'dan sonra dedim ki Kiev'i almalıyız.”
Kremlin şamata çıkarma ya da muhataplarını dürtme ihtiyacını karşılayacaksa Kadirov’un diplomasinin sınırlarını hayli zorlayan çıkışlarına alan açabiliyor. Türkiye ve Ukrayna ile ilgili bunun somut örnekleri. Fakat MİT’in eskiye oranla Kadirov’un adamlarını daha sıkı takip etmesi de Türkiye’nin gardını aldığını gösteriyor.
Al-Monitor / 30.12.21