Battaniye içinde hiç yıllarca üşüdü mü kemikleriniz? - Umur Talu

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 05 Ocak 2014
  • 16:59

“Siz hiç kayboldunuz mu?

Yabancı bir kentte, bilinmedik bir mahallede, ıssız bir sokakta, bir AVM’de kaybolmaktan söz etmiyorum.

Hafıza kaybından, bitkisel hayattan veya ölümden de.

Ölmeden, daha doğrusu resmen ölmeden, ölünüz bulunmadan, bir yerde görünüp sonra kaybolmak.

Serdar Tanış ile Ebubekir Deniz, kayıp.

Kim ki onlar? Tanımazsınız.

Şöyle bir duysanız ilgilenir miydiniz, orası da “faili meçhul”.

Yine de haksız sayılmazsınız.

Bu haberi veren gazeteler kaybolanların kaybolduğu bölgeye sokulmuyor.

Bölgeye girebilen gazete ve televizyonlar ise kaybolanların haberini vermiyor.

25 Ocak'ta Jandarma'ya gittikleri biliniyor.

Sonrası meçhul.

Jandarma, OHAL Valiliği, Şırnak Valiliği önce reddettiler ve bir hafta sonra şu versiyonu açıkladılar:

“'Geldiler ama gittiler”

Aileler tehdit edildiklerini, Jandarma komutanının HADEP’ten istifa etmeleri için baskı yaptığını  ileri sürüyor.

Öyle işte.

Ne mutlu ki siz hiç kaybolmadınız.

Kaybolsaydınız, hiç olmazsa bir haberiniz verilsin istemez miydiniz?”

***

Yukarıdaki yazıyı 4 Şubat 2001’de Milliyet’te yazmışım. Üç hafta sonra bizi de “bir nevi kayıplara karıştıracak” Milliyet’te.

Çok sayıda cezaevi katliamı yazısından sonra.

***

"Silopi'de 15 gündür kayıp olan HADEP ilçe yöneticileri Serdar Tanış ile Ebubekir Deniz'e ne olmuştur?"

Sayın Cumhurbaşkanı;

Kaybolan iki kişi, zanlıysalar elbette açık, adil ve bağımsız yargının muhatabı olabilir; ancak, ölü ya da diri, bulunamayan, sesleri gelmeyen, gözle görülmeyen, hayatları anayasal güvence altında olduğunu zannettiğimiz bu iki "cumhur üyesi" sizin vatandaşlarınızdır.

Benim gibi, herkes gibi.

Merak ve ilgi buyurunuz.

Sayın Başbakan;

Üstünden 10 gün geçtikten sonra ancak duyduğunuzu söylediğiniz bu olay ve "Maalesef o bölgede böyle şeyler oluyor" dediğiniz "o bölge", eğer meçhulümüz bir tadilat vuku bulmamışsa, Misak - ı Milli sınırları içindedir.

O insanlar mesuliyetiniz altında.

Size, "devlet rutin dışına çıkabilir" deyişiyle tarihe bir çentik daha atmış olan çok sevdiğiniz 9'uncu Cumhurbaşkanı'nın palavrası gibi, "Fırat'ta kaybolan koyunun hesabını verin" demiyoruz.

Varsın koyun kaybolsun; lakin şu sıra yine kaybolanlar insandır.

Sayın Genelkurmay Başkanı;

Jandarma, misal enerji operasyonundaki gibi sizlere değil, usulen olduğunca İçişleri Bakanı'na bağlıysa, vaktinizi almış olmayayım.

Sayın İçişleri Bakanı;

Hemşeriniz, meslektaşınız, sevdiğiniz Okkan'ı yeni toprağa verdiniz. Layıkıyla kuşkucu, her ihtimali hesaba katıcı, fakat kuşku giderici değilsiniz.

Şırnak'ın Silopi'sidir. Valisi, kaymakamı, polisi, kayıpların en son görüldüğü jandarması size bağlıdır.

Artık nüfuz casusları mıdır, tapınak şövalyeleri mi, her kimse, müsebbiplerini, kayıpların akıbetini kurcalar mısınız?

Sayın Jandarma Genel Komutanı;

Beyaz Enerji Operasyonu üstlenip yürütecek kadar titiz, hükümeti karşısına alabilecek kadar tavizsiz, hukuk ve temizlik adına hassas birimleriniz; son parmak izleri size bağlı karakolda kalmış iki insan için de mutlaka dikkat buyuracaktır.

***

Hemen üstteki bu yazıyı da 10 Şubat 2001’de yazmışım.

O günlerin büyük gazeteleri olayı uzun süre ısrarla görmezden gelmişti.

Cumhurbaşkanı, Demirel. Başbakan, Ecevit. Genelkurmay Başkanı, Kıvrıkoğlu. İçişleri Bakanı, Tantan. Jandarma Genel Komutanı, Yalman.

Bölgenin olaydan sorumlu tutulan komutanı şimdi Ergenekon’dan yatıyor: Levent Ersöz.

Bir de savcı var, yazmayacağım çünkü kişisel bir davamız olmuştu sanırım!

Olayın zanlı komutanı ifadeye bile gelmemiş; AİHM Türkiye’yi mahkum etmiş ama yargımız yine de zanlıları kollamıştı.

Fakat hakikatin de bir inadı var.

Öldü diyorsun, öldü biliyorsun, yok öyle olmuyor.

***

Müsaadenizle…

Bu yazıları şundan getirdim pazar gününüze.

Siz yeni yıla nasıl girdiniz bilmiyorum ama, bir yanlış yoksa, Serdar Tanış yeni yılda eski yılların içinden çıktı.

Jandarma karakoluna canlı girmişti.

13 yıl sonra, 2 Ocak 2014’te…

“Hava müsait olunca” yapılan kazıyla, Dargeçit’te bir “kimsesiz mezarı”ndan, battaniyeye sarılı kemikler, giysi parçaları çıktı.

Galatasaray Meydanı’nda, Cumartesi Anneleri onun için de karanfiller açtı!

Ülkenizle, tarihinizle Tanışmayı asla bırakmayın diye.

Bastığınız yeri zaten toprak diye geçmiyorsunuz da, bir de bu yanından tanıyın diye.

Haber Türk / 05.01.14