Aziz Nesin: 1915-2015 - Zeynep Oral

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 12 Temmuz 2015
  • 05:46

“Annemin anısına” diyor duvardaki başlık. Üstüne el yazısıyla “15 Eylül 927’de annem öldü” diye yazmış… Altındaki dizeleri okuyorum…
Bütün anneler, annelerin en güzeli, / Sen en güzellerin en güzeli. / Onüçünde evlendin, / Onbeşinde beni doğurdun. / Yirmialtı yaşındaydın, / Yaşamadan öldün. / Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum. / Bir resmin bile yok bende, / Fotoğraf çektirmek günahtı. / Ne sinema seyrettin ne tiyatro. / Elektrik, havagazı, su, soba / Ve karyola bile yoktu evinde. / Denize giremedin, / Okuma yazma bilmedin. / Güzel gözlerin, / Kara peçenin ardından baktı dünyaya. / Yirmialtı yaşındayken / Yaşamadan öldün. / Anneler artık yaşamadan ölmeyecek…/ Böyle gelmiş, / Ama böyle gitmeyecek!”
Aziz Nesin annesi için bu satırları 1965’te yazmıştı. Ah ondan ne çok, ne çok duymuştum bu “Annem, annem, benim güzel annem” özlemini, hasretini…
Ömrüne sığmayan Adam- Aziz Nesin 1915-2015” başlıklı muhteşem sergide o yakıcı anne hasreti yeniden karşıma çıkınca, sergiyi gezmeye başladığımdan beri tuttuğum gözyaşlarımı artık tutamaz oluyorum…

 

Son hafta, kaçırmayın!

İstanbul Tophane’deki Depo’da Işın Önol kuratörlüğündeki bu eşsiz sergi 16 Temmuz’da kapanıyor. Belki de bir daha görme şansınız olmayacak. Şu son haftayı değerlendirin, gidin görün.
Aziz Nesin’in bir ömre sığdırdığı ve sığdıramadıklarını; tüm birikimlerini, biriktirdiklerini, ürettiklerini ve isyanlarını, düşüncesini ve düşündürdüklerini, yakından izleyin. O müthiş ayrıntılı arşivi görün. Aziz Nesin ve Nesin Vakfı üzerine gerçekleştirilmiş belgesellerle sarsılın.
Sergiyi hakkıyla görmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin son 60 yılının siyasi ve toplumsal panoramasına tanıklık etmek demek.
Yüz yaşındaki genç mi genç Aziz Nesin’in sesine, eleştirilerine, önerilerine, girişimlerine kulak verin. En güçlü silah olarak geliştirdiği mizahçılığı, gözlemleri ve eylemleri size bugün de yol göstersin! Onun o akılcı ve kışkırtıcı mizahına öyle çok gereksinimimiz var ki!
Sergiye eşlik eden Esin Pervane ve Salih Bora editörlüğünde, sadece Aziz Nesin’in kendi yazdıklarından oluşan, Vehbi Koç Vakfı desteğiyle hazırlanan “Yazılmamış Özyaşam Öyküsü” kitabını mutlak edinin…

 

Saldırın! Aziz Nesin tükenmez!

Bu yazıyı yazarken Mehmet Keskin’in haberinden öğrendim, sergiye yönelik saldırıyı! Bir gece yarısı yapılan boyalı saldırıya ilişkin polis oralı olmamıştı (Dünkü gazetemizde ayrıntılar var.)
Saldırın ulan! Bugüne dek sizden korkmayan Aziz Nesin şimdi mi sizden korkacak!
Sivas’ta yakıp yok edemediğiniz Aziz Nesin’i şimdi mi yok edeceğinizi sanıyorsunuz!
Aziz Nesin tükenmez! Zaten bu nedenle “Aman dinsiz sanılan partiye destek olmayalım” diyenlere; “Çekik gözlüyse ha Uygur ha Çinli” sananlara; “Afedersin Ermeni” rezilliğine, “Asmayalım de besleyelim mi” kâbusçularına kalmayacak bu ülke!

 

12 Eylül sürüyor hâlâ

Tahsin Şahinkaya’nın ölümüyle “12 Eylül kapandı” başlığını atmıştı önceki gün kimi gazeteler. Hayır kapanmadı. Yasalarıyla, kurumlarıyla, zihniyetiyle sürüyor hâlâ.
12 Eylül davasının, “son sanığın ölmesiyle düşecek olması” da kabul edilemez.
Aziz Nesin daha 80’lerin sonunda Kenan Evren ve arkadaşlarına dava açmak için kolları sıvamış çok uğraşmıştı.
Bir anı: Onunla ne zaman bir televizyon programı çeksem, sansürleniyor, yasaklanıyordu. Sonunda TRT’ye öyle bir program çektik ki adı ve başlığı şöyle oldu: “Annem, Rüyalarım, Aşklarım.” Yani siyasetin “s”si yok, yasaklanacak ya da sakıncalı tek kelime yok!
Yine de yasaklandı, gösterilmedi. Neden mi? Gerekçesi şuydu:
Evren’e dava açmak isteyen birini bu kadar sevimli, cana yakın gösteremeyiz!”
Nice yüz yıllara Sevgili Aziz Nesin!

Cumhuriyet / 12.07.15