Arktik Okyanusu’nda, uzun süre doğada kalma eğilimi nedeniyle ‘yok olmayan kimyasallar’ diye adlandırılan yaygın kimyasallar tespit edildi.
PFAS (per ve polifloroalkil maddeler) kimyasalları ev ürünlerinin birçoğunda kullanılıyor. PFAS’ın insan sağlığı üzerindeki etkileri hala tartışılırken, geçmişte yiyecek ve içme suyumuzda ve birçok su yolunda da tespit edildi.
Yirmi dokuz kimyasal Kuzey Kutbu’na ulaştı
Araştırmacılar, Arktik sularına baktıklarında, Arktik Okyanusu’na girip çıkan 29 farklı PFAS tespit ettiler ve endişe verici bir biçimde, bu sularda ilk defa -daha az kalıcı ve ‘HFPO-DA’ adı verilen- bir bileşiğin bulunduğu da tespit ettiler.
HFPO-DA (hekzafloropropilen oksit-dimer asit), başlangıçta PFOA (perflorooktanoik asit) adı verilen bir PFAS’ya daha çevre dostu bir alternatif olarak geliştirilmişti. Buna karşın, şimdi hem insan sağlığı hem de doğal çevre üzerinde potansiyel açıdan yaratabileceği zararlar nedeniyle mercek altına alınmış durumda. Bu durum, HFPO-DA’nın uzun mesafeler kat ettiğini ve kuzey kutbunda ortaya çıktığını ilk kez gösteriyor.
Araştırma için Arktik Okyanusu ile Atlantik Okyanusu arasındaki ana bağlantı olan Svalbard ve Grönland arasında bulunan Fram Boğazı’ndan su örnekleri alındı. Eski ve yeni maddelerin burada ortaya çıkması endişe verici ancak yapılan araştırma, bize bu kimyasalların nasıl dolaştığına dair yeni bir fikir verecektir.
Arktik Okyanusu’na atmosferden taşınıyor
Araştırmacıların yayınladıkları makalede, “Fram Boğazı’ndaki PFAS derinlik profilleri, okyanus sirkülasyonu, dikey ve yatay birikmenin yanı sıra, fiziksel karışma süreçlerinin büyük ölçekli dağılımını ve PFAS’ın gelecekteki durumunu anlamak açısından çok önemli olduğunu gösteriyor” ifadesi yer alıyor.
Kuzey Atlantik’te akan suyla karşılaştırıldığında, Arktik Okyanusu’ndan alınan suda daha yüksek PFAS seviyeleri bulunduğu tespit edildi; bu bulgu, bu maddelerin okyanustan ziyade atmosferdeki kaynaklardan taşındığının bir göstergesi.
Şu anda üretilen 5 binin üzerinde PFAS var ve geçmişte bunların bir kısmının kanser ve karaciğer hastalıklarıyla bağlantılı olduğu tespit edildi; bu nedenle, HFPO-DA’nın yerini alması hedeflenen kimyasallar da dahil olmak üzere, artık aşamalı biçimde birçoğunun üretimine son veriliyor.
Buna karşın, en zehirli PFAS yasaklansa dahi, bazılarının doğada parçalanması binlerce yıl alacak; işte bu nedenle Arktik Okyanusu’nda sürdürülen araştırmalar riskleri ve bu maddelerin yayılışını değerlendirmek bağlamında çok önemli.
Araştırmacılar, yayınladıkları makalede, “PFAS’ın okyanuslardaki dikey dağılımı hakkında edinilecek daha fazla bilgi, küresel PFAS kütle dengelerindeki belirsizlikleri azaltmak ve bir PFAS çukuru haline gelen okyanusların rolünü değerlendirmek için şart” diyorlar.
Yazının aslı Science Alert sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)
David Nield - Gazete Duvar / 01.08.20