Arap dünyası bu hafta, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın “Asrın Barışı” adını verdiği ve medyada “Yüzyılın Anlaşması” olarak bilinen ve Filistin sorununa bir çözüm getireceği iddiasıyla açıkladığı plana odaklandı.
Trump’ın açıkladığı 80 sayfalık planda, bir Filistin devletinin kurulabilmesinin önünün açıldığı iddia ediliyor. Ancak Filistinliler plana sert tepki gösterdi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas bu plana “bin kere hayır” dediklerini açıkladı.
Trump’ın Filistinliler için “son şans” olduğunu söylediği plan Arap dünyasında sert tepkilere neden olurken, Bahreyn, BAE ve Umman Sultanlığı gibi ülkelerin planın açıklandığı toplantıya katılması ve Trump’ın bu ülkelere de teşekkür etmesi dikkat çekti.
Arap basınında Trump’ın söz konusu “Yüzyılın Anlaşması”, “iki devletli çözüm çabalarının sonu”, “ölü doğan plan”, “Kudüs’ü ve Filistin’i satma planı” gibi ifadelerle nitelendirilirken kimi yazarların Suudi Arabistan ve BAE gazetelerindeki makalelerinde Filistin tarafının bu planı düşünmesi gerektiğini açık bir şekilde yazması da dikkat çeken bir başka husus oldu.
Bazı yazarlar Trump’ın bu planla beraber Filistinlilerin önünde “direnişten başka seçenek” bırakmadığını yazarken, Trump’ın bu adımıyla ülkesinde çeşitli suçlamalarla yargının pençesindeki Netanyahu’yu kurtarmaya çalıştığını ifade ettiler.
‘İkinci gündem: İdlib’
Bu hafta Arap dünyasının bir diğer önemli gündem başlığıysa İdlib oldu.
Suriye ordusunun İdlib’e bağlı Maarat El Numan gibi önemli beldeleri ele geçirmesi ve Rusya’nın desteğiyle ilerlemesi, “İdlib’te sona mı yaklaşılıyor?” sorusunu gündeme getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ile ilgili açıklamalarına rağmen, sosyal medyada yer alan “Türkiye operasyona göz yumuyor” şeklindeki yorumlar ve operasyonun Hakan Fidan ile Suriye Ulusal Güvenlik Başkanı Ali Memlük’ün Moskova’daki görüşmesinden sonra başlaması dikkatlerden kaçmadı.
‘Yüzyılın Anlaşması neden başarılı olamayacak?’
“Hepimiz biliyorduk ki, İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu, ABD Başkanı Trump’ın açıklamasına iştirak edecek. Ancak merak edilen, Netanyahu bir ortak olarak çıkıp Trump’la beraber konuşacak mı, yoksa salonda mı oturacaktı? Fakat Netanyahu baştan sona kadar Trump’ın yanında durdu ve bir konuşma yaptı. Dolayısıyla ortada bir anlaşma var. Anlaşma ticari bir kavram olarak iki taraf arasında olur. Buradaki taraflar da İsrail ve Amerika’dır. Ancak asıl anlaşma yapılmak istenen taraf olan Filistinliler ise orada yoktu.
Peki, bu plan başarılı olabilecek mi? Hayır başarılı olamayacak. Lakin Filistinliler’in direnişi dolayısıyla değil. Ve uluslararası toplum bu planı kabul etmeyeceğinden değil. Araplar ve Müslümanlar bu plana karşı durduklarından da değil. Aksine bu plan, içerdiği ayrıntılardan dolayı başarılı olamayacak. Zira şeytan ayrıntılarda gizlidir. Çünkü İsrail’de yerleşimciler ve sağcılar da bu planı kabul etmeyecek. Zira onlar Filistin’deki her şeyi istiyor.” (Rıdvan es Seyyid/Suudi Şark’ül Evsat gazetesi)
‘Barış umutları tamamen yok oldu’
“ABD Başkanı Donald Trump’ın Yüzyılın Planı’nın detaylarını paylaştığı açıklama birçok ülkede büyük tepkilere yol açtı. Filistinlilerin de bu konuyla ilgili tutumu oldukça netti. Filistinliler bu planı kati bir şekilde reddetti. Bunu Filistin Devlet Başkanı Ebu Mazen (Mahmut Abbas) ve diğer yöneticilerin açıklamalarıyla yapmadı sadece. Aksine bütün Filistin sokaklarını doldurarak bu plana karşı protesto gösterileri düzenleyerek yaptı.
Bu planla beraber bütün barış umutları yok oldu. İki devletli çözüm fikri de yine bu planla beraber tamamen ortadan kalktı ya da yok olmaya doğru gidiyor. Filistin Devlet Başkanı Ebu Mazen, yönetimin bu bağlamda gereken bütün kararları alacağını ifade etti. Bunun yanı sıra Filistinli bir heyet Gazze’ye giderek bir toplantı yapacak ve atılması gereken adımlar atılacak. Burada istenen Filistin içinde birliğin sağlanması ve vardığımız noktaya karşı fiili ve gerçekçi bir adım atılmasıdır. Yoksa sadece kimsenin dinlemediği ve önemsemediği açıklamalar ve sözler çerçevesinde dönüp dururuz.” (Filistin El Kudüs gazetesi)
‘Filistinlilerin önünde direnişten başka seçenek kalmadı’
“Trump Filistinlilere direnişten başka çare bırakmadı. Bunun dışındaki bütün sözler ve açıklamalar boşunadır. Amerika’nın efendisi, oldukça cömert ve misafirperver bir oturumla Kudüs ve Batı Şeria’nın yarısını İsraillilere vermeyi kararlaştırdı. Ve ona göre Filistinliler, bu büyük ve tarihi anlaşma için ona teşekkür etmeliler. Trump’ın Filistinlilerin bu planı kabul edeceklerine dair inancını dile getirmesinden daha provokatif ve kışkırtıcı bir şey yok herhalde. Yine, Filistinlilerin çıkarlarını onlardan daha iyi bildiğini söylemesinden daha aşağılayıcı bir durum yoktur.
Filistinlilerin önünde direnişten ve zaferden başka seçenek kalmadı. Bu dengeyi onlara acayipliklerle dolu ve yargının peşine düştüğü Amerikan Başkanı ve ondan geri kalmayan İsrail Başbakanı dayattı. İlki, azledilme sürecinin üzerini örtemeye çalışıyor, diğeri ise rüşvet ve görevi kötüye kullanmak ithamlarıyla karşı karşıya.” (Oraib El Rintavi/Ürdün el Destur gazetesi)
‘İsrail savaşmadan zafer kazandı’
“İsrail ilk defa bir savaşa girmeden zafer kazandı ve maalesef yanında bazı Arap ülkeleri de vardı. Bunların arasında gaz ihraç ettiği ülkeler yer alıyor. Bu ülkelerden bazılarına ise İsrail kendi vatandaşlarını turist olarak gönderiyor. İsrail böylece toplumsal duyarlılığı değiştirip, dost ve düşman algısını yeniden düzenlemeye çalışıyor.
Bütün bunlar olurken, Filistin direnişini destekleyen Kasım Süleymani’nin cenazesine katıldığı için Hamas’a yönelik eleştiriler gelmeye devam ediyor. Hem de bu eleştiriyi yapanların bazıları, Trump’ın iş insanlarının katıldığı bir açık arttırmada tarihi Filistin topraklarını satmak için sıraya girmelerine rağmen.” (Lütfi el Ubeydi/Kuds El Arabi gazetesi)
‘Türkiye İdlib operasyonuna onay mı verdi?’
“İdlib’e yönelik operasyon, daha önce birkaç defa Türk tarafının Soçi anlaşmalarının uygulanması konusunda zaman istemesi dolayısıyla ertelendi. Bu anlaşma, Türk tarafının terör örgütü olarak kabul edilen örgütleri diğerlerinden ayırmasını ve İdlib kentinin Suriye devletinin egemenliğine dönmesini öngörüyordu. Ancak Türk tarafının bu konuda üstüne düşeni yerine getirmemesi, Suriye ordusu ve müttefiki Rusya’nın İdlib’e yönelik saldırıya geçmesi için bir gerekçe oldu.
Sosyal medyada yer alan ve Suriye devleti tarafından sızdırıldığı düşünülen bir görüşe göre Türk tarafı İdlib’e yönelik saldırıyı destekliyor veya en azından buna muhalefet etmiyor. Bu da Suriye ve Türkiye tarafı arasında Rusya’nın gözetiminde varılan bir uzlaşma neticesinde oldu. Bu uzlaşma, Suriye Ulusal Güvenlik Şefi Ali Memlük ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan arasında yapılan görüşmede sağlandı. Bu uzlaşmada, terör örgütlerinin bitirilmesi görevi Suriye ordusu ve müttefiki Rus ordusuna verildi.
Bu bakış açısı ne kadar doğru bilemiyoruz ancak İdlib’e yönelik operasyon bu görüşmeden birkaç gün sonra başladı.” (Rai El Youm gazetesi)
Gazete Duvar / 02.02.20