Uğurladığımız yılın sonunda, 30 Aralık’ta, ülke kara teslim olurken, teslim olmayan, savaşa, zora, zorbalığa boyun eğmeyen 100’ü aşkın kadın ve erkek batı illerinden bir doğu iline, Diyarbakır’a gitti.
Orada onları 100’ü aşkın kadın ve erkek karşıladı. Buluştular. Savaşanlara, silaha tapanlara dönüp “Yeter artık! Barış, hemen şimdi” diye seslenmek için buluşmuşlardı. Bir salonda toplaştılar.
İlk sözü sevdiğini kalleş bir pusuda yitirmiş, acılı bir kadın, Türkan Elçi aldı. Onu sevdiğini kalleş bir pusuda yitirmiş acılı bir kadın Rakel Dink cevapladı.
***
Türkan Elçi, Rakel Dink’in kişiliğinde batıdan gelen kardeşlerine sesleniyor:
“Hoş geldin kardeşim!
Bugün acılı yalnızlığıma hoş geldin!
Ben, kardeşimi sevmişim bir kere kime ne! Mahzun bir kırgınlıktır benimkisi çok görme bana. Beni anlamayan toprak avuçlayıp koklasın. Yağmur kokan toprak beni anlatır. Taze mezarlar yağmur kokar. Kederimi belki o an anlarsın.
Öfke bileyenler sussun bir kere öfkeden bize ne! Kırgınlığım, yalnızlık korkusudur bunu çok görme bana. Yalnızlığı anlamayan gelip burada yaşasın. Silah sesi beni anlatır. Gece barut kokar. Dinle, belki beni o an anlarsın.
Her sabah sana güneşler doğuracağım. Sen her akşam tut. Akşamın kızıllığında vakitsiz ölümlere ben hep ağlarım. Öpüp güneşi bana geri gönder. Ben yeniden doğarım.
Her karanlıkta sana bir yıldız gibi göz kırpacağım. Karanlıklarda yıldızları daha iyi görebilirsin. Yıldızlar ki boy boy renk renk Kürt kardeşlerinin suretleridir. Beni, kardeşlerini karanlıkta gör, halden anlarsın. Buna sen inandıkça, seninle yeniden doğarım.
Bak yine simsiyah geceler çöktü üstümüze. Karanlıklar, gündüzlere indi, ölümler çoğaldı. Yokuş aşağı kayıyor zaman.
Gel bugün, zamanı yakalayalım. Geride kalsın ölümler. Yalnızlık içinde bir mezar bizi bekler. Sessiz mezar taşına hep beraber barış yazalım. Dilsizlik ve sağırlıktan mustarip zamanlarda gel sen beni bul. Sözün bittiği yer demeden, sihirli kalemlerle ‘kelam bizim, kelam bizim’ diye yazalım.
Gel kalbimi koru. Kaybolmaya yüz tutan, sevgimi bul getir bana. Devlerde sevgi olmaz. Biz devlere inanmadan, çocuklara masal diye anlatalım. Karanlıklardaki devlerden bize ne!
Bu kış her kıştan daha kış. Ölümler kışlardan daha kış. Haydi, gel öfkemize ip bağlayalım. İpleri dipsiz kuyulara salalım. Baharlardan güller toplayıp kurşunun keskin sesine biz gül atalım.
Hoş geldin kardeşim! Bugün acılı yalnızlığıma hoş geldin!”
Türkan Elçi’yi Rakel Dink cevapladı.
“Hoş bulduk güzel kardeşim. Biz de geldik yalnızlığına ortak olmaya, biz de geldik elimizi uzatmaya, batıdaki kardeşlerle, doğudaki kardeşlerin bir arada bulunmasına katkıda bulunmaya, yalnız değilsiniz demeye. Biz geldik, artık kan akmasın demeye. Bu kanın sonu yok, biz hepimiz toprağın altına girsek, toprak doydum demez. Onun için biz yeter demeye geldik.”
***
Bu şiirin de ötesine geçmiş sözlerden mahrum kalmanıza gönlüm razı değil.
Söze dönüşmüş acı, şiire dönüşmüş söz benden size yeni yıl armağanıdır.
Cumhuriyet / 03.01.15