30 Ocak'ta İsrail uçakları Şam'ın yakınında askeri bir araştırma merkezini bombaladığında, bu merkezin daha öncesinde çok kez Özgür Suriye Ordusu militanlarınca saldırıya uğradığını yazmıştım.
Bir anlamda silahlı militanların başaramadığını İsrail başardı.
İsrail'in muhalif Suriyelilere verdiği destekte önceki gün farklı bir boyut gelişti. İsrail Başbakanı Netanyahu, Suriye ordusuyla çatışan yaralı muhaliflerin İsrail'de tedavi görebileceklerini açıkladı. Bu açıklama, iki gün önce 7 yaralı muhalifin İsrail'e götürülerek hastanelere yatırıldığı haberinden sonra geldi. Ama daha ilginç olan, Netanyahu bu açıklamayı yaparken, Türkiye'de Zaman gazetesi çok ilginç bir haber yayınladı. Habere göre, İsrail iki yıldır askıya aldığı bir anlaşmayı yeniden uygulamaya koydu ve Türkiye'ye sözünü verdiği AWACS casus uçaklarının teknik malzemelerini Ankara'ya gönderdi. Bu haber doğruysa, Türkiye - İsrail ilişkilerinde sürpriz bekleyebiliriz. Böyle bir gelişme doğal olarak Türkiye'nin başta Suriye ve İran olmak üzere tüm bölgesel politikalarını etkileyecektir. Çünkü son zamanlarda sık sık Ankara'ya gelen Amerikan Yahudi lobilerinin temsilcileri Ankara'yı İsrail ile barıştırmaya çalışıyor ve bu yolda onlara göre bazı olumlu gelişmeler sağlandığı söyleniyor. Bu da gayet doğal. Çünkü Türkiye; İsrail'i koruyacak NATO ve Amerikan radarlarını Malatya'ya, peşinden de Patriotları Adana, K.Maraş ve G.Antep'e yerleştirmişti. Şimdi sıra AWACS'larda. Çünkü bu uçaklar olmadan Malatya'daki radarlar ve Patriotlar çok fazla işe yaramaz. Sırada, başından beri söylediğim balistik füzeler var. Onlar da yakında gelir ve İran'a doğru bir yerlere konuşlandırılır. Durum böyle olunca İsrail doğal olarak Ankara ile barışmanın yollarını arayacaktır. Tel Aviv'de yeni hükümetin kurulmasından sonra İsrail'den bir özrün gelmesi hiç kimseyi şaşırtmasın.
SURİYE FARKLIDIR
Mart başında Ankara'ya gelecek olan John Kerry, Tel Aviv'e uçmadan önce meslektaşı Ahmet Davutoğlu ile İsrail konusunu en detaylı şekilde konuşacaktır. Ama öncelik Suriye ve Irak olacaktır. Çünkü Amerikalılar ve müttefikleri, El Kaide ve benzeri silahlı grupların başta Suriye ve Irak olmak üzere bölgede yeniden güçlenmesinden oldukça tedirgin. Fakat Suriye birçok nedenden dolayı Afganistan, Pakistan, Yemen, Somali ve Mali'ye benzemez. Suriye'de iç savaşın daha ileri bir konuma gelmesi ve radikal İslamcı El-Nusra ve benzeri grupların bundan yararlanarak güçlenmesi Türkiye olmak üzere tüm bölgeyi etkileyecektir. Irak'ta El Kaide'ciler hemen her gün bomba yüklü araçlarla (Cilvegözü benzeri) Şii semtlerine saldırıyor, onlarca insanı öldürüyor. Aynı şeyi El-Nusra ve benzerleri Suriye'de yapıyor. Bu eylemler Esad ve Maliki'den kurtulma hesabı yapan bazılarını mutlu edebilir ama bu asla uzun sürmez. Çünkü Bin Ladin ve sonrasında Zevahiri'nin Türkiye ve bölgedeki ABD yanlısı Arap yönetimlerine karşı tavır ve tutumunu herkes bilir.
PEKİ NE OLACAK?
Başından beri hep söylediğim gibi bölgedeki tüm kilitlerin anahtarı İran ve Rusya destekli Suriye. Geç de olsa bunun farkına varan ABD ve müttefikleri yavaş yavaş Moskova çizgisine geldi. Bu çizgi dış müdahaleden uzak muhaliflerle Esad yönetiminin masaya oturması çizgisidir. Bu çizgide öncelik savaşın durması ve ortak yönetimle ülkenin normalleşmesi olmalıdır. Bu sağlanırsa, en kısa zamanda uluslararası denetimle özgür seçimler yapılabilir. Esad bunu başından beri söylüyordu. Bunun dışında Suriye için çözüm görünmüyor. 23 ay geçmesine ve sınırsız dış desteğe rağmen Esad sarsılmadı. Ülkede sistem çalışıyor ve halk muhaliflerden nefret etmeye başladı. Çünkü onlara göre Esad yönetimi çok kötü olabilir ama muhalifler Esad'dan da kötü. Halka göre ülkenin bu hale gelmesinin nedeni de muhalifler ve arkasındaki dış güçler.
İnanmayanlar gitsin, Suriye sokaklarına sorsun!
Akşam / 19.02.13