Yemek Sepeti’nde hak gaspı

Kod-29'la tehdit edip, işsizlikle ve açlıkla terbiye etme yöntemi patronların ve iktidarın ortak tutumudur.

  • Mücadele postası
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 16 Ağustos 2021
  • 11:27
ikon

11 Mart 2020 tarihinden beri Yemek Sepeti Banabi deposunda çalışmaktaydım. 3 Ağustos'ta mesai arkadaşımla tamamen depo müdürünün doğru düzgün iş paylaşımı yapmamasından ve vardiyada eksik personel çalıştırılmasından dolayı işi yetiştirememekle ilgili bir tartışma çıktı. 3-11 vardiyası en yoğun saat olmasına rağmen 2 kişi yazılmıştı.

Yemek Sepeti Banabi online bir market olup, korona günlerinde 6 depo olarak başlayıp, bu günlerde 200'ün üzerinde deposu olan, çok hızlı büyümüş bir şirket. Online market, normal bir market gibi işlemez. Burada satın almanın da reyona ürün yerleştirmenin de kasanın da bankaya para yatırma işleminin de sürekli bitmeyen iş yüküne rağmen her gün yapılan sayım işlerinin de nerdeyse hiç kesilmeyen sipariş işinin de ayrıca 40'a yakın kuryenin sorumluluğu da depo sorumlusuna aittir. Belirli bir iş bölümü yoktur.

İşe girdiğim ilk günden, işten ayrılana kadar geçen süreçte hiçbir zaman 8 saat içerisinde 30 dakika yemek paydosu kullandığımı hatırlamıyorum. 15 dakika dinlenmek için çay molası yaptığımı da. Ne ben ne de eski depo sorumlusu arkadaşlar bu vakti hiçbir zaman bulamadık. Mesai saati bittiğinde depo müdürü tarafından (İsmail Tip) fazladan çalışmaya zorlandık, “bu iş için fedakârlık yapın” diye iki saat fazladan ikna edilmeye çalışıldık, ama hiçbir zaman mesai ücretleri verilmedi. Yorgun olduğumuzu ve çalışamayacak durumda olduğumuzu söylediğimizde "nankörlükle" suçlandık. Bir çalışan arkadaşımız Ramazan ayında oruçlu olmasına rağmen, gece vardiyasından çıkıp gündüz çalışmaya devam ettirildi. Arkadaşımızın 17 saat ayakta kaldığı için tuvalette uyuya kaldığı bütün depo çalışanları tarafından bilinmektedir.

Vardiya bittiğinde eve gidip, “Bölge Müdürü gelecek, yöneticiler gelecek” denildiği için evden çıkıp, depoya sayım yapmak ve temizlik yapmak için sayısız kez gittiğim olmuştur. Bunların hiçbir zaman nakdi olarak bir karşılığı olmamıştır. 

Bu şikayetler aslında bu sektör de çok kez dile getirilimiş, çözülmesi mümkün sorunlarken her zaman kendi kaderine bırakılmıştır. Depo da sipariş hazırlama süresi 75 saniyedir. 75 saniyenin üstünde kalırsanız, kuryelerle tartışmak zorunda kalırsınız. Çünkü onlar prim usulü çalışmaktadır. Ve o siparişi, ölümüne yetiştirmek için 15 dakika süreleri vardır. Çoğu bu sebepten hayatını kaybeden kuryeler oldu. Bu vahim tablo Nevzat Aydın ve sermeye devletinin kolladığı tüccarlar için bir başarı örneğidir. Çünkü bu sistemde para insanlıktan çıkmanın aracı haline getirilmiştir. Kapitalist piyasa emeğin sömürülmesi ve birilerinin servetine servet katmasıyla, işçilerin, emekçilerin, kula kulluk etmesiyle işlemektedir. 

Bu depolar genelde erkeklerin çoğunlukta olduğu yerlerdir. Ben tek başıma bir yıldan fazla bir süre boyunca, erkek egemen ilişkilerin çok sert yaşandığı, işsiz kalmamak adına her türlü zorbalığa rağmen şikâyet hakkımı gizli tutarak çalışmaya devam etmek zorunda kaldım. Kadınlar bu sistemde kendilerini, sorunlarını anlatabilecekleri ortamlardan yoksun olduğu için benim gibi sesini çıkarmadan işe devam etmek zorunda kalabiliyor çoğu zaman.

2 Ağustos’ta vardiya çalışma arkadaşım olan başka bir kadın arkadaşla tartışma yaşadım. Depo müdürüne vardiyaların değiştirilmesini rica ettiğimde “burada herkesin istediğine göre vardiya yapamam” denilerek reddedildi talebim. Halbuki, birkaç gün öncesinde yine iki arkadaş işten kaynaklı birbirleriyle tartıştıklarında vardiyalarının revize edildiğini ve karşılaşmamaları için vardiya değişikliğine gidildiğini herkes biliyor. Bu şirkette kavga eden insanların haklı ya da haksız olmasına bakılmaksızın ikisinin birden işine son verildiği görülmüş ve duyulmuştur.

Ben bu depoda bir buçuk yıl boyunca hiçbir bayram ya da resmi tatilde izin yaptığımı hatırlamıyorum. Durmuyoruz, daha çok çalışıyoruz. Çünkü birilerinin daha zengin olması gerekiyor.

Ben vardiya arkadaşımla işin stresinden ve yoğunluğundan dolayı, kavga ettiğimi kabul ediyorum. Olay kameralar önünde ve iki kişinin gözü önünde oldu. Savunmamı da bu doğrultuda olayı saptırmadan yaptım. Bu 4857 Sayılı İş Kanunu ve Çalışma Yasasına göre karşı tarafın haklı fesih yapabilmesi için yeterli bir sebep olmasına rağmen, depo müdürünün iş yerindeki arkadaşlardan baskı ve tehditle bana karşı savunma almaya çalıştığını öğrendim. Buna sık sık başvururdu zaten. Hiç kimsenin vicdanına ve merhametine kalmaya niyetim yok benim. Bizi birbirimizle kavga ettiren sebepleri görmezden gelen disiplin sürecinin sonunda işsiz kaldım. Nerdeyse bir robotlar silsilesi ile karşı karşıya kaldığımı düşünüyorum. Tazminat hakkını gasp etmek için kavga etmenin yeterli bir sebep olarak görüldüğü bir ülkede iş kanunu ve yasaların kimler tarafından ve ne amaçla yapıldığı açık.  Yasalar sermayenin ve patronların çıkarları için hazırlanıyor. Kod-29'la tehdit edip, işsizlikle ve açlıkla terbiye etme yöntemi; patronların ve iktidarın ortak tutumudur.

Nesrin Özaydın