Kriz pandemiyle daha derinleşti. Pandemi sürecinde de kriz emekçilere, küçük üreticiye ve esnafa fatura ediliyor.
Krizin fatura edilişi öfkeye yol açıyor. Ne var ki, krizin fatura edildiği emekçi, küçük üretici ve esnaf örgütsüz olduğu için öfkesi bireysel “eylemlerle” sınırlı kalıyor. İntiharlarda bireysel “eylem” dediğimiz bir tepki.
“Krizin faturasını ödememe” sloganını atmak bile örgütlü olmayı gerektiriyor. Derinleşen krizin fatura edildiği örgütsüz insanların tek ruh hali var, çaresizlik.
“Çaresizlik” bir hakaret değil, durum tespitidir. Örgütsüz olan kişi krizin derinleşmesiyle yoksullaşmasına karşı tek başına çözüm bulamaz, çaresiz kalır. Bu çaresizlikten kaynaklı intihar, sorunlardan kurtulmanın tek çözümü gibi görünür. Bu yanıyla bile bireysel “çözümdür”. Ama sıklıkla gerçekleşen emekçi intiharlarında, intihar edenlerin çoğu evli ve çocuk sahibidir. Yani intiharla kendisi sorunlarından “kurtulsa da” eşi ve çocuklarına, ölüm gibi bir yarayla birlikte sorunları daha fazla yüklemektir.
Esnaf intiharları
İki üç gün içinde iki kahveci ve bir kokoreççi intihar etti. İntihar eden esnafların sorunu aynı. Pandemi sürecinde iş yapamadıkları için yoksulluklarının derinleşmesi. İntihar eden kokoreççi “kaç gündür siftah yapamadım” diye yazdıktan sonra intihar etti. Kokoreçi ancak akşam satabiliyor. Akşamsa güya pandemi “tedbiri” olarak sokağa çıkma yasağı var.
Kahveciler için de keza, kavhenaleri ya kapalı ya da pandemiden kaynaklı pek kimse gitmiyor kahvehaneye. AKP-MHP iktidarı kendilerine ve başta yandaşları olmak üzere sermayeye çok açık vurgun, yağma olanakları sunarken emekçiye, esnafa, küçük üreticiye açlık sefaleti reva görüyor ya da açık küfürden farksız olan 1000 lira “destek” veriyor.
Bu durumda ya örgütlü bir şekilde mücadele edilecek, ya da çaresizlikle intihar edilecek veya bireysel tepkilerden öteye geçmeyen eylemler gerçekleştirilecek.
Bireysel eylemler çözüm üretmiyor
Manisa'da çay ocağı işlettiği öğrenilen Ufuk Üçkan, yaşadığı ekonomik sıkıntıdan kaynaklı çay kazanını dükkanının önüne attı.
Antalya'da, sebze-meyve üreticileri, kilosu 8-10 lira edecek ürünlerini 2 liradan satmaya hazır şekilde komisyonculara gitseler de, alım yapılmaması nedeniyle yetiştirdikleri sebzeleri protesto amaçlı çöpe döktü.
Bunlara benzer bireysel eylemler gerçekleşiyor. Bu eylemler sadece herkesin yaşadığı, bildiği sorunu duyurmaktan öteye geçmiyor.
Hakları için örgütlenmediğinde bunun ötesinde eylemler yapamaz da.
İşçi, emekçi örgütlenmeden bunu bile yapma imkanından yoksun. Örgütlendiğinde ise hakları için mücadele edecek. Kazanma gücünü kendinde bulacak.
En önemlisi de örgütlü işçi, emekçi, küçük üretici ve esnafa krizin faturası bu denli rahat ödettirilemez. Sadece bu bile sıkıntıların derinleşmesini engeller.
H. Ortakçı