Geleceğimiz için örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz!

Sermaye devleti üniversitelerin asıl bileşenlerine sormadan YÖK eliyle tepeden kararlar alarak, eğitimdeki kaosu “çözmek” iddiasıyla sorunları derinleştiren adımlar atmaktan öteye geçemedi. Nitekim yapılan çeşitli bilimsel araştırmalar, eğitim başta olmak üzere toplumun her alanında yaşanan kaosun yakın zamanda çözülemeyeceğini gözler önüne seriyor.

  • Mücadele postası
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 19 Ağustos 2020
  • 12:17
ikon

Koronavirüs salgınından en fazla etkilenen kesimlerden biri de gençliktir. Türkiye’de salgının etkilerinin hissedilmeye başlandığı mart ortasından itibaren başta sağlık ve eğitim alanı olmak üzere toplumsal yaşamın her alanı felce uğradı. Gençler uzaktan eğitim ile mağduriyetler yaşadılar. İşsizliğin tırmanışa geçmesiyle birlikte geçim sıkıntısı da en çok yine onları etkiledi. Sermaye devleti üniversitelerin asıl bileşenlerine sormadan YÖK eliyle tepeden kararlar alarak, eğitimdeki kaosu “çözmek” iddiasıyla sorunları derinleştiren adımlar atmaktan öteye geçemedi. Nitekim yapılan çeşitli bilimsel araştırmalar, eğitim başta olmak üzere toplumun her alanında yaşanan kaosun yakın zamanda çözülemeyeceğini gözler önüne seriyor.

Salgının kısa ve uzun süreli etkileri üzerine araştırma yapan kurumlardan biri olan ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü), “Covid-19 ve Gençlik” başlığı altında koronavirüsün gençler üzerindeki etkilerini inceledi. Araştırma, Nisan-Mayıs 2020 tarihleri arasında 112 ülkeden 12.000’in üzerinde katılımcıyla gerçekleştirilen anket çalışmasının sonuçlarını içeriyor. Yapılan anket çalışmasına katılanların büyük bölümünü 18-29 yaş arası, çoğunluğu eğitimli ve internet erişimine sahip gençler oluşturuyor.

Araştırmada eğitim, iş, ruhsal sağlık ve haklara erişim başlıkları üzerinde duruluyor. Rapora göre, devletlerin salgına karşı ciddi önlemler almaması halinde, gençliğin uzun dönem boyunca salgından olumsuz etkileneceği sonucu çıkıyor. Keza salgından etkilenmeye en açık kesimlerin ise genç kadınlar ve 18-24 yaş arası gençler olduğu görülüyor. Raporda öne çıkan diğer sonuçları ise şöyle özetlemek mümkün:

- Gençlerin %70’inden fazlası okulların kapanmasından olumsuz etkilendi.

- Gençlerin %38’i gelecekteki kariyer beklentilerinden emin değil ve krizin işgücü piyasasında daha fazla engel oluşturacağına, okuldan işe geçiş sürecini uzatacağına inanıyor.

- Okulların kapanmasıyla birlikte, gençlerin %65’i bu süreçte internet erişimi olsa dahi daha az şey öğrendiğini, %51’i eğitimlerinin erteleneceğini, %9’u ise eğitimlerinin tamamlanmayacağı korkusu yaşadıklarını belirttiler.

- Pandemiden önce çalışan, özellikle 18-24 yaş arası gençlerin %17’si tamamen işi bıraktı. Gençlerin çalışma saatleri ortalama olarak 2 saat düştü ve %42’sinin gelirlerinde de düşüş yaşandı. Gelir düşüşünü en çok yaşayan gençler dar-gelirli ülkelerde yaşayanlar olurken, üretkenlik düşüklüğü genç erkeklere kıyasla genç kadınlarda daha fazla gerçekleşti.

- Gençlerin %17’si anksiyete bozukluğu ve depresyondan muzdarip. Ruh sağlığı en kötü durumdaki kesimi, bir kez daha 18-24 yaş arası gençler ve genç kadınlar oluşturdu.

- Gençlerin %33’ü barışçıl gösterilerin de içerisinde bulunduğu kamusal olaylara katılım hakkının dikkat çekici bir oranda etkilendiğini, %27’si dini inanç özgürlüklerinin uygulanmasında zorluklar yaşadıklarını, %24’ü bilgi alma hakkının etkilendiğini ve %21’i masrafları karşılamakta zorlandıkları için barınma sorunu yaşadıklarını belirtti.

- Gençlerin sosyal haklara erişimi de azalırken, özellikle genç kadınlar sosyal haklarına ulaşmak için daha fazla zorluklarla karşılaştı.

- Pandemiye karşı alınan önlemlerin popülerliği içerisinde %78’lik onaylama ile “gelir desteği” ve %75’lik onaylama ile “iş desteği” sıralamanın ilk ikisini oluşturdu.

Gençler arasında araştırma yapan kapitalist kuruluşlardan biri olan OECD’nin (Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü) hazırladığı raporda da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Rapor, 48 ülkede 90 gençlik organizasyonu aracılığıyla araştırma yapılarak hazırlandı. Eğitim alanında yaşanan sorunlar bir yana, milyonlarca genç salgından kaynaklı işini kaybetti, genç işsizler ordusunun safına katıldı. OECD’nin salgının gençlik üzerinde yarattığı etkiyi inceleyerek hazırladığı rapora göre, şubat ve mart aylarında salgın koşullarında işsizlik en çok 15-24 yaş arası gençleri etkiledi. Bu raporda öne çıkan sonuçlar ise şöyle:

- 15-29 yaş arası gençlerin yüzde 35’i düşük maaş veren ve iş güvencesi sağlamayan pozisyonlarda çalışıyor. Bu oran 30-50 yaş arası kişilerde yüzde 15 iken, 51 yaş üstünde yüzde 16.

- Bu süreçte 1,5 milyar gencin eğitim ve üniversiteye erişimi sınırlandı. Yüzde 50’si gerekli kaynaklara yeterince erişemediği için hayat boyu elde edecekleri gelir, yüzde 7-10 arasında azaldı.

-Türkiye, OECD verilerine göre ne çalışan ne de eğitim alan genç oranında yüzde 26 ile ilk sırada geliyor.

Yapılan iki araştırmanın sonucu dahi salgın döneminde çürümüşlüğü daha fazla gün yüzüne çıkan kapitalist sistemin gençliğe bir gelecek sunmadığını gösteriyor. Gençliğe kendi geleceğine söz söyleme hakkı tanınmazken, gençlik salgın döneminde daha da yalnızlaştırılmaya çalışıldı. Yaşanan ortak sorunlara dair bir araya gelme, harekete geçme zeminleri yok edilmeye çalışıldı. Ancak sermaye devleti başarılı olamadı. Gerek sosyal medya üzerinden gerekse yer yer sokak eylemlilikleri üzerinden (İstanbul Üniversitesi Psikoloji öğrencilerinin eylemi vb.) gençlik geleceğine dair söz söylemeye devam ediyor. Şimdi de yeni eğitim-öğretim yılının açılış tarihleri okulların, üniversitelerin asıl öznelerine sorulmadan belirlendi. Gençlik olarak okulların açılmasını beklemeden, bugünden bir araya gelmenin zeminlerini yaratmalı, üniversitelerimize ve geleceğimize dair söz söylemeli, örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz!

İstanbul’dan bir DGB’li