Sahtekarlar Galata Köprüsü’ndeydi!

Ez cümle Galata Köprüsü’nde gösteri yapanların icraat ve söylemlerinin tümü tutarsızlık, riyakarlık, sahtekarlık ve gaddarlıktan başka bir anlam taşımıyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 04 Ocak 2025
  • 19:00

1 Ocak Çarşamba günü İstanbul Galata Köprüsü’nde sözde “Gazze gündemli” bir yürüyüş düzenlendi. Ayasofya, Sultanahmet, Eminönü, Fatih, Süleymaniye ve diğer camilerin önünde toplanan gruplar, kortejler oluşturarak Galata Köprüsü’ne yürüdü. Hak arayan işçilere, protesto eylemi yapan gençlere, basın açıklaması yapmak için toplanan demokratik kurumlara saldıran kolluk kuvvetleri bu defa kortejlere müdahale etmedi. “Miting alanı olmayan” Galata Köprüsü’nde toplanan kitleye de polis saldırmadı. 

Bu ayrıcalık boşuna değil elbette. Dinci-gerici sahtekarların organize ettiği eyleme AKP’li milletvekili ve bakanlar da katıldı. Eylem çağrısını ise, AKP şefinin oğlu Bilal Erdoğan’ın başında bulunduğu Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) yaptı. 

Mevzu Filistin mi “fetihçilik” mi?

Saray rejimi tarafından organize edilen eyleme “Gazze Mitingi” adı verildi. Oysa rejim son dönemde Gazze’de devam eden soykırım savaşına dair demagojik söylemleri bile askıya almıştı. Suriye’deki Baas yönetiminin yıkılmasında birlikte çalışan Netanyahu-Erdoğan ikilisi, sözle de olsa birbirilerini rahatsız etmeme konusunda bir mutabakata varmış görünüyorlardı. “Şam’ın fethi” ile başları dönen Erdoğan ve müritleri Gazze’de devam eden soykırıma dair söz edebilecek durumda değillerdi. Hayal bile edemeyeceği bir kazanım elde eden Tel Aviv’deki soykırımcı çetenin başı Netanyahu ise, işgal ettiği Golan tepelerine çıkıp zaferini ilan etti. 

İsrail’e sunduğu hizmetlerle övünen AKP şefleri, İran’ı Suriye’den nasıl attıklarını, İran’dan direniş hareketlerine Suriye üzerinden silah taşınmasını nasıl kestiklerini, Filistin ve Lübnan direniş hareketlerinin kuşatılmasına nasıl katkı sunduklarını iftiharla anlattılar. Şam’da yönetime taşınan HTŞ ise, İsrail’in Suriye’nin tüm askeri varlığını ortadan kaldıran bombardımanlarına dair açıklama bile yapamadı. İsrail için tehdit oluşturabilecek Suriye’nin askeri donanımı yok edilirken cihatçı çetelerin gıkı çıkmadı. Sonunda HTŞ’nin Şam valiliğine atadığı cihatçı, konuya dair bir açıklama yaparak, İsrail’in kaygılanıp Suriye’nin askeri varlığını ortadan kaldırmasını “anlayışla” karşıladıklarını ve Siyonistlerle barış içinde yaşamak istediklerini söyledi. 

Tüm bunlar olurken İsrail Gazze’deki soykırım savaşına bir an bile ara vermedi. Tam bir pervasızlıkla katliamlara devam etti. Zira, Galata’da toplanan dinci sahtekarların da katkılarıyla Suriye’de yaşananlar dünyanın gündemini meşgul ederken, Gazze’nin gölgede kalması sağlandı. 

Bu gelişmelerin ardından Galata’da gösteri yapmayı planlayan AKP ile dinci-gerici aparatları bir taşla birkaç kuş vurabileceklerini varsaymış olmalılar. Bu gösteri ile Gazze’yi bir kenara atmadıklarını güya göstermiş oldular. Aynı zamanda, AKP destekçileri arasında Gazze’de devam eden soykırımdan şu veya bu şekilde rahatsız olan kesimin “şüphelerini” de gidermiş oldular. Daha da önemlisi, “fetihçilik zamanı yeniden başlamıştır” mesajını Gazze’yi kullanarak verdiler. Sloganları ise “Yeni bir güneş doğuyor” şeklinde oldu.  

Hem taşınan dövizlerde hem Bilal Erdoğan’ın konuşmasında meselenin Gazze olmadığı görüldü. Eylem güya Filistin için düzenlenmişti. Ama seçilen sloganın çağrışımı bambaşkaydı: "Dün Ayasofya, Bugün Emevi, Yarın Aksa!"

Verilen “güçlü” mesaj ise “fetih kervanı ilerliyor” oldu. Ayasofya’yı, minberde kılıç sallayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş “fethetmişti”. Şam’ı ise Türk devletinin himaye ettiği, eğittiği ve güçlendirdiği cihatçı çeteler fethetti; elbette ABD-İngiliz emperyalistleri ile Siyonist İsrail’in de destekleriyle. Nitekim yeni yönetimin kurulmasında emperyalist/Siyonist güçler doğrudan taraf durumundalar. Aksa’nın ise nasıl ve kimler tarafından fethedileceği henüz belli değil. Buna karşın Filistin adını istismar eden Bilal Erdoğan, “fetih çağı açılmıştır” mesajını verdi. 

Filistin için mi İsrail için mi?

Mitingde coşmuş görünen oğul Erdoğan, yaptığı konuşmada şunları söyledi: 

“Kimse sanmasın ki Türkiye uyuyor. Gazze yalnız değil, Filistin kimsesiz değil, Suriye tek başına değil. Biz varız, Türkiye var!” 

“Suriye’yi kurtardık Gazze’yi de Filistin’i de kurtaracağız” demeye getiren Bilal Erdoğan’ın, “Türkiye uyumuyor” ifadelerini kullanması, nasıl da sefil bir durumda olduklarının da itirafıdır. Zira Gazze soykırımı 15 aydır devam ederken, Filistin için arada bir yapılan sahte vaazlar dışında somut tek bir şey yapmış değiller. İsrail ile devam eden ticareti protesto eden, silah taşıyan gemilerin durdurulmasını isteyenleri ise AKP’nin polisi gözaltına alıyor. Galata eylemine İsrail’e silah taşıyan şirketleri protesto eden bir pankartla katılmak isteyenlere de polis saldırıp gözaltına aldı. Bilal Erdoğan “Filistin, Gazze kurtarılacak” diye bağırırken, Soykırımcı İsrail’i rahatsız edecek bir pankartın taşınmasına bile izin verilmedi. 

AKP-MHP rejiminin İsrail’e hizmetleri ise lafta kalmadı. Arada bir atılan nutuklara, “ticareti yasakladık” türünden sahte açıklamalara rağmen Filistin halkını katleden İsrail savaş aygıtına malzeme taşımaya devam ettiler. İsrail petrolünün %40’ı halen Ceyhan üzerinden, aralarında Bilal Erdoğan’ın gemiciklerinin bulunduğu filolar tarafından İsrail’e taşınıyor. Yani Aksa’yı kurtaracağız diye bağıran kişi, bizzat İsrail’e petrol taşıyan şirketlerin ortağıdır. Latin Amerika ülkeleri Siyonist diplomatları kovarken, İsrail bayrağı Ankara’da halen dalgalanıyor. Ez cümle Galata Köprüsü’nde gösteri yapanların icraat ve söylemlerinin tümü tutarsızlık, riyakarlık, sahtekarlık ve gaddarlıktan başka bir anlam taşımıyor.