2019 yılında en az 1736 işçi arkadaşımız iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdi. Ölenlerin 1152 kadın, 67’si çocuk işçiydi. 17 yıllık AKP döneminde ise iş cinayetleri sonucu yaşamını yitiren işçilerin sayısı toplamda 24 bini aştı.
Kapitalizm işçi kanıyla besleniyor. Kapitalistler ise işçilere reva gördükleri sağlıksız çalışma koşulları üzerinden büyüme rekorları kırıyor ve bununla övünüyor. Ellerinde binlerce işçinin kanı olan sermaye sınıfı sadece kendi karlarını düşünüyor ve o nedenle de kazaları önleyici tedbirler almıyorlar. Yakın zamanda Dudullu OSB’de bulunan Yıldız Cam fabrikasında kazanın patlaması sonucu bir işçi ölmüş biri de ağır yaralanmıştı. Patlayan kazana aşırı yükleme yapılmasından kaynaklı son zamanlarda teklediğini söyleyen işçiler, bu durumu patrona iletilmelerine rağmen patronun sorunu hep kulak arkası ettiğini vurguluyorlar. Sonuçta kazan patladı. Emekli olmasına rağmen çalışmak zorunda kalan bir işçi arkadaş artık hayatta yok. Diğer yaralı genç işçi ise bir bacağını kaybetti. Yıldız Cam patronun kar hırsı, kapitalist sistem tarafından değersiz görülen işçilerin hayatına mal oldu. Türkiye’de bu tür örnekler maalesef çok fazla. Yaşamı yok olan hayatlar ve ardından dökülen gözyaşları ise, kapitalistlerin ve ikiyüzlü AKP iktidarının umurunda değil.
Karşımızda işçileri acımasızca sömüren kapitalistler ve onlar için çalışan zorba tek adam rejimi var. Bu yapı işçi kanıyla besleniyor. Madenlerde, inşaatlarda, fabrikalarda oluk oluk akan kan için “işçinin fıtratında var” diyen AKP şefi Erdoğan, suçüstü yakalanan birçok patrona arka çıkarak yargılamalarını önledi. Bu türden olayların ardından açılan davalarda ise birkaç beyaz yakalı göstermelik mahkemelerde yargılandıktan sonra ya salıverildi ya da kamuoyu baskısıyla cezalandırıldı. Hesap sormak isteyen işçilerin aileleri ise mahkeme koridorlarında süründürüldü.
Şimdiye kadar yasalarda olan kimi yaptırımlar uygulansa birçok iş “kazası” yaşanmayabilirdi. Fakat, taşeron çalışma sistemi, özel istihdam projeleri, esnek üretim uygulamaları ve sendikasızlaştırma saldırıları varken böylesi yasalar sermaye devletine maske olmaktan öteye gitmeyecektir. Bundan dolayı hiçbir inandırıcılığı yoktur. Biliyoruz ki, iş cinayetlerinde patronları aklayan yargısıyla, işçi sağlığına ilişkin yapılmadığı denetimlerle AKP iktidarı iş cinayetlerinin baş sorumlularındandır.
Hesabımız büyük!
İşçi sınıfı yanı başında ölen arkadaşlarına sessiz kaldıkça sistemin çarkının dönmesine hizmet etmeye devam edecek. Ağır bedeller ödeyerek yaşam mücadelesi veren işçiler, öncelikle seri bir şekilde artan işçi ölümlerine dur diyebilmeli. Yanı başında paylaşımlarda bulunduğu işçi arkadaşının ölümüne sadece “yazık oldu” demek her şey bir yana insani bir tutum değildir. Çünkü sessizce verilen işi yapmaya devam etmek patronun elini güçlendirmekle beraber önlem almamasına da neden olmaktadır.
Bu nedenle, işçi kanıyla beslenen kapitalistlerden sorulacak hesap gün geçtikçe kabarmaktadır. İşçi sağlığı gibi yaşamsal önemde bir sorun için örgütlenmenin aciliyeti ve önemi ortadadır. İşçiler ancak örgütlü güçleriyle haklarını koruyabilir, yeni haklar kazanabilirler. İşçi sağlığı önlemlerinin alınması için, akan her damla işçi kanının hesabını kapitalistlerden sormak için örgütlenmeli ve mücadele büyütülmelidir.
N. Kaya