As Plastik grevi üzerine bazı gözlemler…

As Plastik grevi işçi sınıfına, mücadelenin parçası olan güçlere bir kez daha devrimci önderliğe sahip olmanın, fiili-meşru mücadeleyi geliştirmenin önemini hatırlattı.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 05 Aralık 2024
  • 11:00

Sermayenin işçi sınıfına dönük saldırıları aralıksız sürüyor. Bugün kitlesel bir karşı koyuş olmadığı için, var olan hareketin saldırıları geri püskürtecek güçten yoksun olması, sermaye sınıfının bu kadar hoyratça davranabilmesini mümkün kılıyor. Buna rağmen, tek tek fabrikalarda direnişler ve grevlerin ardı arkası kesilmiyor. Böyle bir atmosferde bu direnişler ya da grevlerin etkisi de çok daha fazla olabiliyor. 

İşçi sınıfının geliştirdiği direnişler, bir yanıyla “kimse bir şey yapmıyor” argümanına cevap üretirken, öte yandan sınıf hareketinin üzerindeki ölü toprağının atılmasının olanaklarını yaratıyor. Ancak sınıfın eylemlilikleri birleşik bir zemine kavuşmadıkça, mücadele fiili-meşru bir hatta ilerleyip kitleselleşemedikçe zaaf ve eksiklikler hızla belirginleşerek, mevzi eylemlerin bastırılması, dağıtılması gibi sonuçları da beraberinde getiriyor.

Direnişlerin kazanımla sonuçlanması yalnızca ekonomik taleplerin karşılanmasıyla sınırlı. Hatta bazen ekonomik kazanımlar elde etmek, sınıf mücadelesi adına hiçbir kazanım yaratamamak anlamına da gelebiliyor. Esas olan, direnişçi-öncü işçilerin ve çevrelerinin siyasal sınıf bilincinin gelişmesinde ne kadar mesafe aldıklarıdır. Düzen kurumları ile sendikal bürokrasinin konumunun kavranması ve bu bilincin pratik adımlarla birleştirilmesi sınıf mücadelesi adına gerçek kazanımlardır. Kuşkusuz tüm bunların mücadelede ön açıcı kazanımlara dönüşmesi devrimci önderlikten yoksun kalırsa sınırlı ya da geçici olmanın ötesine geçemez.

Her grevde ya da mevzi direnişinde bir öncünün etkisi vardır. Son yıllarda gerçekleşen birçok grevin “öncülüğünü” yapan sendikalar ya da sendikal bürokrasi olsa da sürece hakim olan bir politik anlayış vardır. As Plastik direnişinin önünde duran işçiler de politik bir anlayışla hareket ettiler. Bunun yanı sıra bireyselliğin öne çıktığı tutumlar burada da fazlasıyla kendini gösterdi.

Direnişin öncülüğünü yapan işçilerin önemli bir kısmı sola yakın ve bazı sol çevrelerle bağı olan, sempati duyan kişilerden oluşuyor. Yanı sıra, çeşitli sol hareketler işçilerle kurdukları temaslarla direnişin seyrine yön vermeye çalıştı. Bazı sol hareketler ise daha yakından kurdukları ilişkiler sayesinde direnişe daha etkin müdahalelerde bulunma, yön verme olanaklarına sahipti. Fakat bu çabalar fiili-meşru mücadele hattından, militan mücadele ekseninden yoksundu. Yasal sınırlarda ve buna uygun yönelim ve adımlarla sınırlı bir bakışı örgütlemenin dışında güçlü adımlar atılmadı.

Sınıfın verili bilincinin bu anlayışların politik platformlarına alan açmasının yanı sıra, “yasal” zeminde durma tutumlarının da dayanağı oldu. İşçi ve emekçilerin, sermayenin çok yönlü saldırıları altında şekillenen geri bilinci ve bundan kaynaklanan sorunlar “en ideali” örgütleyip mücadeleyi geliştirme çabalarına öyle ya da böyle engeller çıkartıyor. Buna rağmen sınıf mücadelesini büyütme iddiasında samimi olanlar nesnel engelleri, sınırları aşma çabasını ortaya koymak ve ısrarlı biçimde hayata geçirmekle yükümlüdür.

Sınıf devrimcileri de elinden geldiğince bu direnişe destek olmaya, direniş sürecinde gözlemledikleri eksikliklere uygun bir biçimde müdahale etmeye çalıştı. Elbette bu konuda kendi adımıza eksik bıraktığımız, yetersiz kaldığımız yanların olduğu gerçeğinin altını kalınca çizmek gerekir. Mesela daha organize olup direnişi tüm yönleriyle incelemek, ona göre daha güçlü, sonuç alıcı politik ve pratik müdahalede bulunmak, bunun olanaklarını arttırmak vb. adımlarımızın zayıf kaldığını söyleyebiliriz.

Direniş öğretir

As Plastik, Haramidere Sanayi Sitesi’nden Hadımköy’e taşınmış ambalaj, poşet vb. üreten, petrokimya sektöründe faaliyet yürüten bir fabrika. Bir dönem çalışma koşulları işçiler için çok sorun sayılmasa da sonrasında ciddi sıkıntılar yaşanmaya başlandı. Kazanılmış hakların gasp edilmesi, yıllardır yapılan maaş artışlarının yapılmaması ya da artışın düşük tutulması gibi nedenler işçileri sendikalaşmaya yöneltti. Fabrikada kısa sürede yeterli çoğunluk sağlandı ve yetki başvurusu yapıldı. Fakat As Plastik yönetimi sendikal yetkiye itiraz etmekle kalmadı, dava açarak karşı saldırıya da geçti. Yönetim, pandeminin olduğu dönemde işten atma saldırısını devreye sokarak öncü işçilerden birinin iş akdini feshetti. Bu saldırıya karşı işçiler “arkadaşım yoksa üretim de yok” diyerek üretimi durdurdu. Yönetim geri adım atmak zorunda kaldı ve atılan işçi işe geri alındı. Bu gelişme işçilerin birliğini güçlendiren ve As Plastik sermayedarının saldırılarını kısa süreliğine durduran bir kazanım oldu.

İşçiler bu süreçten sonra yetki itiraz davasının sonuçlanmasını beklediler. Dava sonuçlandı ve Petrol-iş Sendikası TİS imzalama yetkisi kazandı. TİS masasında anlaşmazlık zaptı tutulunca grev kararı asıldı. As Plastik kapitalisti işçilerden birkaçını greve çıkmadan farklı kodlarla işten atma saldırısını devreye soktu. Böylece grev tarihinden önce direniş çadırı kuruldu. Bu adım içeride de olumlu bir etki bıraktı. Grevin ilk günü güçlü bir katılımla grev pankartı asıldı, grev halayına duruldu. Grevde birçok işçi, sınıf kavramının ne olduğunu, düzen kurumlarının, kolluk kuvvetlerinin kimler için çalıştığını yaşayarak öğrenmiş oldu. Sınıf devrimcileri ve direnişe destek veren birçok sol örgüt sosyalizm, emek-sermaye çelişkisi vb. üzerine rahatça tartışabildiler. Düzen ideolojisinin etkisinde kalan işçiler direniş çadırına gelen devrimci-ilerici kurumları gayet olumlu karşıladılar. İşçiler direnişe çıkan Polonez işçileriyle, Elba Bant işçileriyle dayanışma içerisinde oldular. İşçi Emekçi Mitingi ve bazı etkinliklere katılarak sınıf dayanışmasında bulundular.

Grevin ilk haftalarında ekonomik kaygılar ön plana çıktı. Devasa mali güce sahip Petrol-İş işçilere 5000 TL vermekle yetindi. Sendikanın işçilere sunduğu katkı birçoğunun kiracı vb. olması nedeniyle işçilerde kırılma, patronun teklifini kolayından kabul ederek grev kırıcı olarak işbaşı yapma eğilimine zemin hazırladı. Sendikaya egemen olan bürokratik tutumun buradaki olumsuz rolü tartışmasızdır. Fakat direnişin öne çıkan güçlerinin erken bir tarihte işçiler arasında başlayan mali sorun tartışmalarına güçlü yanıtlar üretememesi, buna dönük sınırlı adımlar dışında kapsamlı bir programa sahip olamaması da sorunu derinleştirdi. Birçok işçi içeri girmese de günlük işlere giderek grevin güçsüzleşmesine sebep oldu. Fabrika yönetiminin işçilere bireysel sözleşme dayatması, direniş güç kaybettikçe daha çok karşılık bulmaya başladı. Böylece bir bir dökülmeler yaşandı. 40’tan fazla işçi yönetimle anlaşarak grev kırıcısı oldu. Sonradan bir kısmı pişman olsa da fiili bir tutum ortaya koymadıkları müddetçe grevde açılan gediğin onarılması mümkün olmadı.

Greve çıkmadan önce var olan birçok eksiklik grev sürecinde aşılamadı. Başta sürecin esasını belirleyecek fiili-meşru mücadele hattını güçlendirme konusundaki eksiklikler aşılamadığı için fabrika yönetiminin saldırılarına güçlü yanıtlar üretilemedi. Fabrikada kurulan bir ana komite vardı elbet, fakat bu komite işçileri fiili-meşru mücadele bakışıyla harekete geçirme noktasında yetersiz kaldı. İşçileri kapitalist tarafından gelecek saldırılara karşı hazırlamak, her bölüme hakim olacak alt komiteler kurup o komiteleri ana komiteyi güçlendirmek için değerlendirmek gibi önemli hazırlıklardan yoksun bir grev süreci yaşandı. Bu ihtiyaca yanıt vermek için atılan adımlar ise biçimsel olmanın ötesine geçmedi. Öne çıkan işçilerin sendikal bürokrasinin yaratacağı sorun alanlarını tartışmaları, bu yönüyle direnişin diğerlerinden farklı bir yerde durduğunu gösterir. Fakat sorun alanını görüp tartışmak hiçbir zaman yeterli olmamıştır, olmayacak da. Sorunları tartışma ve bilince çıkarma, ancak pratik bir plan ve hazırlıkla bütünleştirildiğinde anlamlı ve işlevli olabilir. As Plastik direnişinin bu yanının da eksik kaldığının altını çizmek önemlidir. Birçok direnişte yaşanan bu sorun, kafası açık olan, öne çıkan işçilerin sınıf mücadelesine karşı sorumluluklarını her türlü riski göze alarak hayata geçirme, örgütleme çabasıyla birleşmediğinden, süreci güçlendiren bir işlevi olmadı. Fabrika yönetimi her türlü hukuksuz saldırıyı devreye sokarken, atılan her adımın düzenin hukuku sınırları içinde değerlendirilerek hayata geçirilmesi direnişlerin, grevlerin etki ve sonuçlarının sınırlanmasına neden oluyor. Bu ve benzeri nedenler işçilerin iç birliğini, motivasyonunu zayıflattığı gibi, fiili-meşru mücadele anlayışının da gelişimini engelledi.

Sendikal bürokrasi işçi sınıfının önünde aşılması gereken en önemli engellerden biridir. Sendikal bürokrasinin, sendikaların yönetim koltuklarında oturan bir avuç kişiden ibaret olmadığı, tabana doğru yayılmış, siyasal uzantıları olan bir yapı olduğu gerçeği açıktır. Bu anlayışın etkisi altında kalan işçiler ve bunu doğrudan örgütleyen siyasal aktörler olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. As Plastik ve başka direnişlerde farklı ton ve biçimlerde karşımıza çıkan bu gerçek devrimci sınıf mücadelesini inşa etme mücadelemizde aşılması gereken önemli bir sorun alanını oluşturuyor.

***

Petrol-İş Sendikası grevi kazanımla sonuçlandırmak için kayda değer bir çaba ortaya koymadığı gibi ilk fırsatta direnişi sonlandırdı. Buna ve tüm eksikliklerine rağmen grev süreci sınıf mücadelesine ve mücadelenin parçası olanlara, grevci işçilere önemli bir deneyim bıraktı. Direnen işçiler şahsında işçi sınıfının dostunun kim, düşmanın kim olduğunu gösterdi. As Plastik direnişi işçi sınıfına, mücadelenin parçası olan güçlere bir kez daha devrimci önderliğe sahip olmanın, fiili-meşru mücadeleyi geliştirmenin önemini hatırlattı.

A. Mert