Kadınlar için işçi sağlığı ve iş güvenliği

İşçi sağlığının kadın sağlığıyla, iş güvenliğinin ise kadının toplam yaşamındaki sorun alanlarıyla bağı kurularak işçi sağlığı ve iş güvenliği politikaları üretilmelidir. Elbette gerici/kadın düşmanı rejim emekçi kadınlar için gerekli önlemleri almayacaktır. Bu haklar, ancak emekçi kadınların sınıf kardeşleriyle birlikte örgütlü mücadeleyi yükseltmeleriyle kazanılabilir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Kadın
  • |
  • 22 Aralık 2023
  • 08:00

Son yıllarda katlanarak artan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, toplumun en çok farkındalık yaşadığı sorun alanlarından biri haline geldi. Benzer şekilde AKP-MHP rejiminin işçi düşmanı politikalarının da etkisiyle iş cinayetlerinde de büyük bir artış oldu. Türkiye, dünyada en çok iş cinayeti işlenen ülkelerden biri haline getirildi. Vahim bir hal alan bu sorun da dikkatlerden kaçmıyor artık. Ancak çalışma yaşamında kadın işçi ve emekçilere yönelik cinsel taciz ve şiddetin her türlü biçimi yaygın olmasına rağmen bu soruna karşı bir duyarlılık oluşmuş değil. 

Bir tür işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunu olan çalışma yaşamındaki cinsel taciz ve şiddet biçimleri, neredeyse yok sayılan bir sorundur. Oysa bu sorunu gündeme taşımak, görünür kılmak ve kadın işçilerin-emekçilerin buna karşı tepkilerini mücadele konusu yapmak yakıcı bir sorumluluk alanı olarak duruyor. 

Kadınların ekonomik, fiziki, sözlü, psikolojik, cinsel şiddet biçimlerine yaygın şekilde maruz bırakıldığı alanlardan biri de işletme ve fabrikalardır. Çalışma alanında yaşanan bu sorunlar hem fiziksel hem de psikolojik açıdan işçi sağlığının bozulmasının başlıca nedenlerinden biri olmaktadır. 

İşyerlerinde yaşanan kadına yönelik şiddetin, kadın emekçinin yaşam hakkını elinden alan haliyse iş cinayetleridir. İş cinayetleri, “iş kazaları”, meslek hastalıkları açısından çalışma yaşamında kadın işçi ve emekçiler özgün sorunlar da yaşıyorlar. Ancak bunlar, sorunun genelliği içerisinde görünmez kalabiliyor. 

İSİG Meclisi’nin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü vesilesiyle hazırladığı kadın işçi cinayetleri raporunda şu veriler yer alıyor:

-2013 ila 2023 yılları arasında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren kadın sayısı en az 1349. Kayıtlı verilere göre en çok 2021 yılında kadın işçinin yaşamını kaybettiği iş kazası yaşandı. 

-1349 kadın iş cinayetinin oranlarına baktığımızda yüzde 42 ile tarım-orman işkolu birinci, yüzde 15 ile sağlık işkolu ikinci sırada. 

-10 yıl içerisinde iş cinayetlerinde yitirilen kadın işçilerin yüzde 97’si örgütsüz, sadece yüzde 3’ü sendikalı çalışmaktaydı.

-Yaşamını yitirenlerin içerisinde 79 kadın işçinin göçmen/mülteci olduğu tespit edildi. Çoğu kayıt dışı çalışan göçmen/mülteci kadınlar içerisinde yaşanan ölümlü iş kazalarının büyük kısmının kayda geçmemiş olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.

***

Raporda, yaşanan sorunlar dile getirildikten sonra sıralanan bazı talepler ise şöyle: 

“-İş Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası olmak üzere bütün yasa ve yönetmelikler toplumsal cinsiyeti gözetecek bir biçimde yenilenmelidir.

-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, işyerlerinde ve evlerde kadınların ağırlıklı olarak çalıştığı işlerin ve bu işlerde çalışan kadınlarda rastlanan ortak sağlık sorunları ve riskleri rapor edilmeli ve kamuoyuyla düzenli olarak paylaşılmalıdır.

-Gerek devlet tarafından gerekse emek ve meslek örgütleri tarafından oluşturulan işçi sağlığı ve güvenliği politikaları toplumsal cinsiyet açısından tekrar düzenlenmelidir.

-İşyeri toplu sözleşmelerinde, işkolu ve ülke bazındaki çerçeve sözleşmelerde kadın meslek hastalıklarına dair maddeler konulmalıdır.

-Kadınların çalışma alanlarındaki kimyasal, biyolojik, fiziksel, ergonomik vb. riskler saptanmalıdır.

-İşyerinde kadına yönelik cinsel şiddet, taciz, cinsel sataşma tehlikesine karşı önlem alınmalı, bu konu sendikaların toplu sözleşmelerinin önemli bir gündemi olmalıdır.”

***

Taleplerde öne çıkanlar gösteriyor ki, İş ve İSG Kanunu’nda, toplu sözleşmelerde sorunlar kadın işçilerin özgünlüğünü gözetecek şekilde ele alınmıyor. Önlemler veya işin tanımı ele alınırken kadın sağlığı açısından özel bir inceleme yapılmıyor. Raporda vurgulanan önemli bir diğer nokta ise kadınların çalışma saatlerinin dışında da ev işleri, çocuk-yaşlı bakımı gibi işlerle emek-gücü harcama hallerinin göz ardı ediliyor olmasıdır.

Kadın işçi ve emekçiler için işçi sağlığı ve iş güvenliği kapsamında, işin kadınlar üzerindeki etkilerini hesaba katan çözümler üretilmesi gerekiyor. Bu kapsamda: 

“-Çalışma yaşamında alınması gereken önlemlerden yasaların, yönetmeliklerin yeniden düzenlenmesine, 

-Örgütlü-sendikalı çalışmanın yaygınlaştırılmasından toplu sözleşmelerde ve sendikal yaşamda kadınların talep ve ihtiyaçlarının gözetilmesine, 

-Çalışma saatleri dışında evdeki yükümlülüklerin kadın işi olarak algılanmasının parçalanmasından tüm bu işlerin toplumsal kurumsallaşmalar yoluyla düzenlenmesine,

-Aynı işi yaptığı erkek işçi ile aynı ücreti alabilmesinden insanca yaşamaya yetecek ücret hakkına ve kazandığı paraya hane içerisindeki erkek tarafından el konulmasının engellenmesine kadar alınması gereken büyük bir mesafe var.”

İşçi sağlığının kadın sağlığıyla, iş güvenliğinin ise kadının toplam yaşamındaki sorun alanlarıyla bağı kurularak işçi sağlığı ve iş güvenliği politikaları üretilmelidir. Elbette gerici/kadın düşmanı rejim emekçi kadınlar için gerekli önlemleri almayacaktır. Bu haklar, ancak emekçi kadınların sınıf kardeşleriyle birlikte örgütlü mücadeleyi yükseltmeleriyle kazanılabilir. 

Z. İnanç