Jina Mahsa Amini bir sene önce İran’da katledildi, çünkü başörtüsünü uygun (kurallara göre) takmamış bir “suçluydu”. Bu olayın ardından kadınlar başta olmak üzere toplumun geniş bir kesimi tepkisini, öfkesini ortaya koydu ve sokakları terk etmedi. Ardından gözaltına alınan, tutuklanan, silah kullandığı gerekçesiyle idam edilenler oldu. Çünkü bir kadının katledilmesine, baskıya, gericiliğe karşı dikilenler “suçluydular”. Aradan bir sene geçti, Jina’yı ananlara ve yaşatılanların hesabını soranlara İran’da yine saldırı gerçekleşti. Yansıyan haberlere göre İran’ın birçok bölgesinde gerçekleşen eylemlerde 700 civarında kişi gözaltına alındı (bunların arasında Jina’nın babası da var). Saldırılar sırasında yaralananlar oldu. Çünkü gerici rejime göre unutmadık diyen ve mücadeleyi sürdürenler de birer “suçluydular”.
“Suç” ve “suçlular” İran sınırında kalmadı. Geçen sene, Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde Jina’nın öldürülmesine karşı eylemler yapıldı. Başörtülerini atarak, saçlarını keserek geçen sene “suça” ortak olan kadınlar, katledilişinin birinci yılında da Jina’yı unutmadıklarını ortaya koydular.
**
Jina Mahsa Amini geçen sene 16 Eylül’de İran’ın başkenti Tahran’da ailesiyle gezmeden dönerken “Gaşt e İrşad” isimli “ahlak polisi” tarafından başörtüsünün uygunsuz olduğu gerekçesiyle durduruldu, gözaltına alındı ve yaşamını yitirdi. Bu olayın ardından İran’da (başta Kürt bölgeleri olmak üzere) diktatörlüğe karşı birikmiş öfke dışarı vurdu. Fabrikalarda eylemlerle, grevlerle tutum alan işçiler, mücadeleyi güçlendirdi. Eylem dalgası kısa sürede dünyanın sokaklarına da yayıldı. “Jin, jiyan, azadi!” sloganı İran’ın kadın eylemlerinde vücut bulduğu gibi farklı dillerde de yükseltilerek eylemlerin merkezine oturdu.
Aylara yayılan mücadele ve genelleşen eylemlerde kadınlar güçlü bir irade sergiledi. Eylemlerin içerisindeki kadınlara bile sorulduğunda beklenmedik bir şey yaşadıklarını ifade ediyorlar. Ama İran’ın tarihi kadınların mücadeleleri ile dolu. Kısa bir süre öncesinde başörtülerini yarıya indirerek başlattıkları eylemlerin yanı sıra, İran’daki önemli süreçlerin buz kırıcısı hep kadınlar olmuştur. Geçen seneki sarsıcı eylemler, tarihsel bir arka plana da dayanıyordu. Bilinç ve farkındalık o düzeyde olmasa da birikmiş öfkenin derinliklerinde saklı olan açığa çıktı.
Son yıllarda İran’da kadınlar şu eylemleri yaptılar: Motosiklete binme, başörtülerini yarım takma, saç kesme, başörtülerini tamamen çıkarma, mollaların takkelerini düşürme...
BBC’ye son bir seneyi anlatan kadınlar yaşanan değişimi şu cümlelerle ifade ediyor:
“Saçları açık genç bir kadın, yırtık kotu, çıplak belini sıcak İran güneşine gösteren kısa tişörtü ile Tahran sokaklarında yürüyor. Evli olmayan bir çift el ele. Kadının biri, bir zamanların öcü gibi korkulan ahlak polisi kendisine saçını örtmesini söylediğinde ‘defol git’ diyor...”
Görünen o ki İran’da baskı, gericilik, tutuklamalar ve tehditler kadınları korkutamadı, tam tersine kadınlar mücadeleden deneyim kazanarak ve güçlenerek yollarını yürümeye devam ediyorlar. Veriler, İran’daki kadınların beşte birinin başını örtmeden dışarı çıktığını ortaya koyuyor. Kazanımları daha ileri taşımak için farklı eylem arayışları olduğu da belirtiliyor. Açık ki Jina’nın sonrasındaki hareketlilik sadece İranlı kadınlara güç vermedi. İran toplumunun değişim isteğini yansıtan bu mücadele Türkiye’de ve dünyada kadınlara ve toplumsal muhalefete yol yürüme, adım atma, kararlı olma enerjisi de kattı.