Gümüşhane’de 12 bin yıllık Dipsiz Göl’ü kurutanların, Hasankeyf’i sular altında bırakanların doğaya karşı açtıkları savaş devam ediyor. Son olarak geçtiğimiz hafta, TBMM’de, AKP ve MHP’nin ortaklığıyla termik santrallerin baca filtresi ve arıtma tesisi kurmadan 2,5 yıl daha çevreyi kirletmesine izin veren tasarı yasalaştı.
Sermayenin çıkarları uğruna tabiatın nasıl mahvedildiğine bir kez tanık olan işçi ve emekçilerin aklına sözde “çevre duyarlılığı” adına 25 kuruşa satılmaya başlanan plastik poşetler gelmiştir. Yahut da ne kadar ve nasıl fidan dikildiğini ancak AKP merkezinin bildiği zamansız “ağaç dikme kampanyası…”
Filtresiz ve arıtmasız termik santrallere 2,5 yıl daha göz yuman, doğaya karşı işlenen suça hem izin veren hem de yandaşlarının bu suçu işlemesine yardımcı olan AKP’nin cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı günlerde İstanbul’da bir önceki İSKİ yönetiminin Silahtarağa’da yapmayı planladığı, İmamoğlu tarafından temeli atılmayan su arıtma tesislerinin öneminden bahsediyordu. Bu, sermaye sınıfını çıkarlarını savunmakla yükümlü olanlar için basit bir tutarsızlık değil. Tıpkı MHP’li milletvekili “Prof. Dr.” Sefer Aycan’ın termik santrallerin filtresiz çalışmasına önce karşı çıkıp, ardından Meclis’te termik santrallerin iki buçuk yıl daha filtresiz çalışması için hazırlanan yasaya kabul oyu vermesi gibi…
Kirletme hakkı
Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu tarafından yapılan açıklamada bu düzenleme ile sermayeye havayı, suları ve toprağı kirletme hakkı tanındığı dile getiriliyor. Dr. Bozoğlu’nun konunun önemi açısından dikkat edilmesi gereken açıklamaları şöyle:
“2013-2015 yılları arasında geçmişte devlet eliyle çevresel yatırımları yapılmayan filtreleri takılmayan termik santraller özelleştirildi. Bunlar zaten yıllardır çevreyi kirletiyordu. Özelleştirme yapılırken özelleştirmeden termik santraller alanlara yeniden kirletme hakkı tanındı. Anayasa Mahkemesi, yapılan başvurularda sağlıklı çevrede yaşama hakkının ihlal edildiğine hükmetti buna rağmen bir kez daha bu şirketlere çevreyi kirletme hakkı tanındı. Bakanlığın dört ayda bir denetim yapması da düzenlemeye kondu. Ancak idari para cezası muğlak. Neyin 20 katı olduğu açık değil. Eğer belge eksikliği gibi bir konudan ceza kesilirse bu şirketlerin lehine olur. Her ne kadar termik santrallerin havayı kirletmesi tartışılıyor olsa da yalnız hava değil, yeraltı ve yerüstü suları da toprak da kirleniyor. Tehlikeli ve toksik atıklar bizim besinlerimizin de kirlenmesi sonucunu doğuruyor.”
Çevreyi kirlettikleri için ödüllendiriliyorlar
AKP’nin bu santrallerin sahiplerine yaptığı hizmetin sadece doğayı talan etmeleri için süre tanımak olmadığını belirtmek gerekiyor. En az bunun kadar önemlisi bu açgözlü kapitalistlere verilen milyonlarca liralık teşviklerdir. 2018 yılında 10 termik santralin 559 milyon lira teşvikten yararlandığı bilinmektedir. 2019 yılının ilk dokuz ayında ise 665 milyon lira teşvik verildi. Kısaca çevreyi kirlettikleri için ödüllendirilmektedirler. Öyle bir aymazlık ki ortaya çıkan zararın raporunu kendileri de tutmaktadırlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı ölçümlere göre, bu santrallerin bulunduğu bölgelerde günlük, aylık, yıllık limit aşımları meydana gelmektedir. Yani her şey tamı tamına kontrol altındadır.
Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) de bileşeni olduğu Temiz Hava Hakkı Platformu’nun yayımladığı Kara Rapor’a göre Türkiye’de 2018 yılında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait hava ölçüm istasyonlarından, hesaplamalar için yeterli sayıda ölçüm yapılan 73 ilin 72’sinde hava kirliliği var. Bazı illerde ise olması gereken sınırın birkaç kat üzerinde!
Doğayı kirletme izni uzatılan termik santraller
Erdoğan’ın AKP-MHP koalisyonu tarafından doğayı kirletme izni uzatılan 12 ilde bulunan 15 termik santral şunlar: Çanakkale Çan 18 Mart Termik Santrali, Şırnak Silopi Termik Santrali, Kahramanmaraş Afşin Elbistan A Termik Santrali, Karabük Kardemir Termik Santrali, Kütahya Tunçbilek ve Seyitömer Termik Santralleri, Manisa Soma A ve B Termik Santralleri, Sivas Kangal Termik Santrali (1. ve 2. üniteler), Zonguldak Çatalağzı Termik Santrali, Ankara Çayırhan Termik Santrali, Muğla Yeniköy Termik Santrali, Muğla Kemerköy Termik Santrali, Bursa Orhaneli Termik Santrali ve Kahramanmaraş Afşin Elbistan B Termik Santral.
Bir damla temiz su için bile sosyalizm!
Tüm bunlar göstermektedir ki şu kapitalist sistemde sermaye sahipleri için para uğruna yapılmayacak şey yoktur. Aktif olacakları süreler sınırlı olan HES’ler, nükleer santraller, termik santraller ile tarih yok edilmekte, doğa geri dönülemez biçimde mahvedilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynakları yerine tabiatın yıkımına devam edilmektedir. Kapitalist sistemin yol açtığı bu yıkıma son vermek için sosyalizm tek güncel ve gerçek alternatiftir. Sermaye sınıfının tarihin çöplüğüne gideceği vakit, doğanın dengesinin de yeniden sağlanmaya başlanacağı zaman olacaktır.