Yağma ve talanın resmi: Ankapark

Dünyanın en büyük tema parkı diye tasarlanan, 10 milyon turisti çekecek diye pazarlanan Ankapark enkazı, AKP'nin bir bütün olarak ülkeyi nasıl bir enkaza çevirdiğinin resmidir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 06 Ağustos 2022
  • 15:30

Gerici-faşist rejim iktidarını ayakta tutmak için toplumun tüm kesimlerine dönük baskı ve zorbalığı pervasızca kullanıyor. İşçi ve emekçilere açlık sınırının altında bir yaşam dayatarak yakın çevresini lüks içinde yaşatıyor. Kurduğu hanedanlıkta saraylarına saraylar eklerken, taktıkları çantadan yedikleri ejder meyvelerinden içtikleri suya her yanlarından görgüsüzlük, lüks ve şatafat çamur gibi akıyor. Yağmadan, talandan, hırsızlıktan elde ettikleri ile bulandıkları çamur her geçen gün çoğalıyor.

854 milyon dolar harcanan Ankapark rezaletinden ortalığa saçılanlar gerici-faşist rejimin yağma, talan, gösteriş ve şatafat düşkünlüğünü bir kez daha gösterdi. AKP’li Melih Gökçek döneminde Atatürk Orman Çiftliği alanında yapılan 120 futbol sahası büyüklüğündeki Ankapark’a dökülen milyonlar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş tarafından duyuruldu. Parkın uzun bir mahkeme sürecinin sonunda Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi ile ortaya çıkan harcama bilgileri AKP’nin yağmacı, rantçı ve talancı kimliğini ortaya çıkardı. Belediyenin internet sitesinde paylaşılan rapora göre, dinozor ve kamuflaj malzemeleri alımına 4 milyon 762 bin 909 dolar harcanmış. Dinozor fosilleri için ise 694 bin 783 dolar harcanmış. Tam maliyet 801 milyon 288 bin 824 dolar olurken, Ankapark ihalelerinde yapılıp harcamalardan çıkarılan işlerle birlikte maliyet 854 milyon 119 bin doları bulmuş.

Öte yandan oyuncakların alım fiyatı ile belediyeye satış arasındaki farklar da yolsuzluğun bir başka boyutunu ortaya seriyor. İtalya’dan 21 milyon liraya alınan oyuncaklar belediyeye ihaleyle 29 milyona satılıyor. Yolsuzluktan yolsuzluk doğuran Ankapark’ın yuttuğu milyonlar, Ankara gibi altyapı sorunları nedeniyle doğal olaylarını felaketler olarak yaşayan kentin altyapı sorunlarını çözmeye yetebilirdi. Ancak AKP’nin yağma ve şatafat düşkünlüğü milyonları dinazorlara harcamayı yeğledi.

Gökçek’in milyonluk dinazor sevdası

Dünyanın en büyük tema parkı diye tasarlanan, 10 milyon turisti çekecek diye pazarlanan Ankapark enkazı, AKP’nin bir bütün olarak ülkeyi nasıl bir enkaza çevirdiğinin resmidir. AKP camiasının ardında eser bırakma hevesinin bir sonucu olan Ankapark için usulsüzlükler dizisi Atatürk Orman Çiftliği’nin tahrip edilmesi için çıkarılan izinlerle başlıyor. 2013 yılında Atatürk Orman Çiftliği için bakanlıktan özel imar izinleri çıkarılıyor. Mahkemenin kararı iptal etmesine rağmen Danıştay’ın verdiği kararla yapılaşmanın önü açılıyor. İnşaat sürerken yapılan suç duyuruları ve itirazlar usulsüzce boşa düşürülerek belediyeye tahsis ediliyor. 2 yıl içinde milyonlar dökülen Ankapark’ın işletmesi için 6 kez ihale açılıyor. En son 2018 yılında Ankapark’ın ihalesini 26 milyon 400 bin lira üzerinden 29 yıllığına GBM Ticaret A.Ş. ile Çelik Ortak Girişim Grubu alıyor. 2019 yılında açılan Ankapark bu kez de elektrik borcundan dolayı elektriği kesilerek ve kapısına kilit vuruluyor. Borcu ödenip yeniden açıldığında ise zarar ettiği için 2021’de bir kez daha kapatılıyor.

AKP’nin çılgın projelerinin rezaleti sadece Ankapark’a harcanan milyonlar üzerinden açığa çıkmıyor, mantıksız ve plansızlıkta da kendini gösteriyor. Örneğin Ankapark’a alınan bazı ağır ve hacimli oyuncaklar aynı zamanda bir sel taşkın sahası olan araziye uymadığı için doğru kurulamamış ve dolayısıyla da işletilememiş. Dev çelik strüktürler kurulurken iki fore kazık zeminin içinde kaybolmuş. Bir başka örnek de Ankara merkeze ulaşımı sağlaması planlanan teleferikle ilgili. Baştan topoğrafyaya uygun bir fizibilite raporu oluşturulmadığı için Ankaralı’nın ulaşımı için elzem olan bir caddenin daralacağı sonradan ortaya çıkmış ve teleferik projesi yarım kalmış. Yani Ankaralılar’dan ulaşım, su gibi temel ihtiyaçları üzerinden toplanan milyonlar 1,3 metrekarelik hurda alanına çöp edilmiş.

On milyonlarca insanın sağlıklı beslenme imkanından bile yoksun olduğu Türkiye’de lüks ve şatafata harcanan paralar, bu rejimin kokuşmuşluğunu gösteriyor. Bütün değerleri üreten işçi ve emekçiler hakları olan insanca yaşam koşulları için mücadele etmeli, bu kokuşmuş rejimi yerle yeksan etmelidir.

K. Düşgör