6 Şubat 2023’te gerçekleşen ve 11 ilde yıkımlara neden olan depremin üzerinden 16 aydan fazla süre geçti. Bu sürede mağduriyetle baş başa bırakılmaları yetmezmiş gibi, şimdi de depremzedelerin yaşam alanları iktidar tarafından talan edilmek isteniyor.
Yirmi yılı aşkın süredir ülkeye yöneten dinci-faşist iktidar depremin ilk anından itibaren üvey evlat muamelesi yaptığı Antakyalıları kendisine oy vermedikleri için cezalandırdı. Depremin ilk günlerinde neredeyse hiçbir kurtarma ve insani yardım taşımadığı kente yapılan gönüllü yardımları da engellemeye çalışmıştı. Yıkıntılar altından gelen yardım sesleri de bu politikanın neticesinde kesilmiş ve faşist iktidar göz göre göre burada bir katliam gerçekleştirmişti.
Bizzat gerici iktidarın şefi Erdoğan pişkin bir şekilde “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?“ diyerek o tiksinti verici zihniyetlerini ortaya sermişti.
Kira yardımı bitti, talan sürüyor
Depremin üzerinden geçen bunca zamana rağmen artık neredeyse hiçbir yardım alamayan deprem mağdurlarına AFAD eliyle ödenen komik kira yardımları da ev sahibi olmayanlar için bu ay itibarıyla kesildi. Söz verilen evler ise depremzedeler için hala uzak bir hayal.
Öte yandan iktidarın boş durduğu da söylenemez. Nitekim geçtiğimiz günlerde bir kez daha gündeme getirilen “rezerv alan” uygulaması ile özellikle Antakya, Defne ve Samandağ’da talanın önü açılıyor. Bu uygulama, depremzedelerin ellerinde kalanın da faşist iktidar ve aveneleri tarafından gasp edilmek istendiğine işaret ediyor.
Samandağ’ın en merkezi noktası olan aktif bir şekilde alışverişin olduğu sağlam yapıların bulunduğu dükkan ve hanelerin sahipleri telefonlarına gelen mesajlarla bölgenin rezerv alan ilan edildiğini öğrenmişlerdi.
Aslında bu rant uygulaması 9 Kasım 2023’te Resmi Gazete’de yer almıştı. Özü rant olan bu düzenleme ile Antakya, Defne, Samandağ ve Kırıkhan ilçelerinde yüzlerce hektarlık alanın "rezerv alanı" ilan edildiği belirtilmişti.
Bu rant uygulamasına karşı tepkilerini eylemli bir şekilde ortaya koyan Antakyalılar farklı inanç ve kültürlerin bir arada yaşadığı kentte demografik yapının da değiştirilmesi tehlikesine dikkat çekiyorlar.
Evi yıkılan veya ağır hasar görenlere söz verilen evlerin yapımı daha çok uzun sürecek gibi görünürken bu evlere 7 milyon TL dolayında bir fiyat biçilmiş olması ve devletin sadece 4 milyon liraya yakın bir destek vereceği (o da olursa) düşünüldüğünde depremzedelerin büyük çoğunluğunun bu evlerde oturma şansının olmayacağı açıktır. Tıpkı Sulukule’de “kentsel dönüşüm” adı altında yıkılan evlerinin yerine yapılan konutların taksitlerini ödeyemeyen ve yerlerimden edilen insanlar gibi...
İmar affı ve denetimsizliğin yanı sıra depremin ilk anında da hiçbir şey yapmayan gerici-faşist iktidar on binlerce kişinin ölümünün doğrudan sorumlusu olmuştur. Başta Hatay olmak üzere depremin vurduğu bütün kentlerde dün insanları göçük altında bırakanlar aradan geçen zaman diliminde de aynı vurdumduymaz politikayı sürdürmüş, depremzedeler için yapılan devasa bağışların çoğunu da adreslerine ulaştırmamıştır. Bu kadar rezalet ve eziyet yetmezmiş gibi iktidar, göz diktiği alanları depremde mağdur ettiği halkın elinden almaya hazırlanıyor. Hem bu yağma ve talan düzenine hem saraylarda sefahat süren temsilcilerine karşı durmak sadece yıkımı yaşayanların değil hepimizin sorunudur.
E. Yalçın