8. Yargı Paketi, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda çok temel değişiklikler içeriyor.
“8. Yargı Paketi" olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.
Mevcut yasada yer alan, “Kişisel veriler, ilgili kişinin açık rızası olmaksızın yurt dışına aktarılamaz” maddesinin değiştirilmesiyle kişisel veriler dini dernek ve vakıfların yanı sıra şirketlerin kullanımına da açılıyor. Yasadaki ilgili madde şöyle:
“İstihdam, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler ve sosyal yardım alan hukuki yükümlülüklerin yerine getirilmesi için zorunlu olması, Siyasi, felsefi, dini veya sendikal amaçlarla kurulan vakıf, dernek ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluş ya da oluşumların, tabi oldukları mevzuata ve amaçlarına uygun olmak, faaliyet alanlarıyla sınırlı olmak ve üçüncü kişilere açıklanmamak kaydıyla; mevcut veya eski üyelerine ve mensuplarına veyahut bu kuruluş ve oluşumlarla düzenli olarak temasta olan kişilere yönelik olması, halinde mümkündür.”
AKP-MHP iktidarının propaganda söylemlerden biri “veriler yurt içinde kalacak” safsatasına dayandırılıyordu. 2016 yılında çıkarılan ‘Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK)’ bunun kanıtı diye gösteriliyordu. 8. Yargı Paketi ile bu sahte propagandadan geri dönüldü ve verilerin yurtdışına da satılabilmesinin ‘yasal güvencesi’ oluşturuldu. Bunu zaten fiilen yapıyorlardı. Şimdi buna ‘yasal kılıf’ uydurdular.
Paket hazırlanırken “kişisel verilerin güvenliği” değil “veri paylaşımının” zorunlu olduğu Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) baz alınıyor. Uluslararası veri pazarında yerini almak isteyen AKP-MHP iktidarı yasal engelleri ortadan kaldırırken bir yanda da sermayeye çağrı yapıyor.
Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin anketlerinden yararlanılarak bu yasayla birlikte yurtdışından gelecek “yatırımların” 18.6 milyar doları bulacağı iddia ediliyor. Bununla birlikte dijital reklam sektörünün büyüklüğü 2023’te 679 milyar dolara ulaştı.
Ticaret malzemesi olarak hedefli reklam, politik propaganda, pazar analizi vb. alanlarda kişisel veriler kullanılıyor. En ufak şirketten uluslararası tekellere kadar kapitalistler verilerle iş yapıyor. Bunun yanı sıra kişisel veriler devletin fişleme mekanizmasının bir aracı olarak da kullanılıyor. Zaman zaman ortaya çıkan veri sızıntıları, “Kişilerin güvenliği” söyleminin bir karşılığı olmadığının da göstergesidir. Reklam alanında kullanılan verilerin en küçük alanı dolandırıcıları en büyük alanı ise devleti ilgilendiriyor. Kişisel veriler korunmaktan ziyade bu sistem içerisinde meta muamelesi görmektedir. Yeni yasayla yapılan şey ise fiili olanı “hukuka uydurma” çabasıdır.
Bu konuda da "farkını" gösteren dinci-faşist rejim, kişisel verileri dini dernek ve vakıfların da kullanımına açmıştır. Böylece kişileri hedef alan reklamlara dini propagandanın eklenmesinin önü de açılıyor.