İkizdere’de devlet-yandaş işbirliği ile talan

Gürdere ve Cevizlik köylülerinin doğayı koruma mücadelesi ise günlerdir devam ediyor. Onlar jandarma baskısı ve keyfi yasaklara rağmen geçim kaynakları ve yaşam alanları için direnişte kararlılar.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 15 Mayıs 2021
  • 16:24

Rize’nin İyidere ilçesinde yapılmak istenen lojistik limanı projesinin ihalesi, 2020 Eylül ayında, 1 milyar 370 milyon TL’ye, AKP ile yakınlığı ile bilinen Cengiz İnşaat ile Yapı İnşaat ortaklığına verildi. Limanın, deniz doldurularak inşa edileceği duyuruldu. Deniz dolgusu için kullanılacak olan 16 milyona yakın taşın İşkencere Vadisi’nden alınması planlanıyor.

Cengiz İnşaat, limana 5 ve 10 km yakınlarda ruhsatlı taş ocakları bulunduğu halde, 70 km uzaklıktaki vadideki taşları istediğini, bu kaynağın daha iyi olduğunu söylüyor. Cengiz İnşaat’ın Japonya’dan nakliye kredisi aldığı ve bu krediyi doldurmak için İkizdere’ye göz diktiği iddia ediliyor.

Hammaddenin temini için taş ocağı ile bağlantı yoluna isabet eden Cevizlik ve Gürdere köylerindeki 17 adet taşınmazın acele kamulaştırmasını öngören Cumhurbaşkanlığı Kararı, 20 Mart 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanmıştı. İkizdereliler bu kararın ardından tepkilerini göstermişlerdi.

Projenin yaratacağı tahribat

Talan projesi hayata geçerse vadide onlarca ağaç kesilecek, hayvanların yaşam alanları yok olacak, şelale kuruyacak. Köyün doğal su kaynağı ve balıkların stok sahası olan İşkencedere deresi taşla dolacak. Derede yaşayan ve endemik bir tür olan kırmızı benekli alabalıkların yaşam alanı yok olacak. Taş ocağı çalışması suların bulanık akmasına neden olacak, köyü toz altında bırakacak. Köylülerin geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık bitme noktasına gelecek. Projenin yaratacağı tahribat, Cevizlik ve Gürdere köylülerini bölgede yaşayamayacak hale getirecek. Halihazırda patlatılan dinamitler nedeniyle köydeki evlerin duvarları çatlıyor, gürültü kuşları olumsuz etkiliyor.

İkizdereliler direniyor

Proje gündeme geldiği günden bu yana yöre halkının tepkisini çekiyor. Cengiz İnşaat'a ait iş makinelerinin 21 Nisan'da vadiye girmesiyle de halkın direnişi başladı. İlk günlerde vadide nöbet tutarak, ağaçlara çıkarak, vadi girişini arı kovanları ile kapatarak makinaların çalışması engellendi. Çevredeki illerden dayanışma için İkizdere’ye gelenlerle direniş güçlendi. Jandarmanın saldırılarına rağmen direnişini sürdüren İkizdereliler biber gazı ile dağıtılmaya çalışıldı, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Sokağa çıkma yasağını ihlal ettikleri gerekçesiyle direnişçilere binlerce liralık para cezaları kesildi.

İkizdereliler arıcılık yaptıkları, çay yetiştirdikleri topraklara taş ocağı yapılmasını kabul etmiyorlar. Hem geçim kaynaklarını hem de doğayı korumak için jandarmanın saldırılarına ve tehditlerine rağmen direniyorlar.

Cengiz İnşaat’a hükümetten tam destek

Dünyada sayılı vadiler arasında yer alan İşkencedere Vadisi, 254 ekolojik bölge arasında 54. sırada yer alıyor. Dünya mirası ve koruma altında olan vadiye taş ocağı açılması için işletilen sürece yakından bakıldığında, hukuksuzluk tüm açıklığıyla görülebiliyor.

Hükümet ve ranta doymayan yandaş sermayedar Mehmet Cengiz iş birliği ile yürütülen dalaverede yok yok. İyidere Lojistik Limanı ÇED raporunda ilk önce açıkça yeni bir taş ocağı işletmesi kurulmayacağı taahhüt edildi. Bunun üzerine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Cengiz İnşaat, liman projesi ile 2 adet taş ocağı projesi için birbirinden ayrı projelermiş gibi ayrı ayrı başvurular yaptılar. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı açık bir şekilde Cengiz İnşaat adına proje başvurusunda bulundu. Tek ÇED süreci işletilmedi. İhalesi yapılmayan taş ocağının projesinde Cengiz İnşaat’ın personeli yetkili personel olarak gösterildi. Bunun yanı sıra kapasite artışı talebi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan olumsuz yanıt alınca, Cengiz İnşaat adına bizzat Ulaştırma Bakanlığı Rize Valiliği’ne evrak sundu ve kapasite artışını sağladı. 2 raporda da işin sahibi Ulaştırma Bakanlığı gözüküyor. Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı da bir gecede çıkarttığı kararname ile acele kamulaştırma yaparak talan projeye hız verdi.

Zaten Cengiz İnşaat yapmak zorunda kaldığı açıklama ile İkizdere’yi Bakanlığın peşkeş çektiğini de itiraf etti.

İkizdere köylülerinden biri hukuksuzluğunun bir diğer boyutunu şu şekilde ifade ediyor: “Bu proje liman taşı projesi değil, maden projesi. Maden ruhsatı alabilmesi için çıkarttığı rezervin bir kısmını devlete vermesi lazım. Taş ocağı ruhsatıyla madeni çıkartacaklar.”

Bakan’ın yalanları

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yöredekileri ikna etmek için yaptığı toplantıda bölgeden sadece taş alınacağını, zarar gören ağaçların yerine 10 katı dikileceğini öne sürerek, ağaçları katledeceklerini itiraf etti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın proje dosyasında dere ve dere yatağında herhangi bir şekilde müdahale edilmeyeceğine dair resmi taahhüdü olmasına rağmen şirket yetkilileri, “Biz döktüğümüz malzemeyi derenin içinden almayı taahhüt ettik. Alacağız. ‘Böyle eğimli bir arazide dereye taş gitmeyecek’ böyle bir mühendislik yok” demekle yetindiler.

Bakan’ın ikna çabalarında başvurduğu yalanlardan bir diğeri de lojistik limanının 8.000 kişiye istihdam sağlayacağıdır. Ancak ÇED raporunda 300 kişiye istihdam sağlanacağı yazıyor.

Gösterişli konvoyu ile direniş alanına gelen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, direnen köylüleri hedef alarak “marjinal” ilan etmeyi de ihmal etmedi.

Yaşam alanları için mücadeleye!

Rant ve talan üzerine kurulu kapitalizmin varlığının doğa için oluşturduğu tehdit büyüyor. Gürdere ve Cevizlik köylülerinin doğayı koruma mücadelesi ise günlerdir devam ediyor. Onlar jandarma baskısı ve keyfi yasaklara rağmen geçim kaynakları ve yaşam alanları için direnişte kararlılar. Hükümet ve şirketin el birliği ile yürüttüğü bu projenin durdurabilmesi hem sermayeyi hem de sözcülerini karşıya almakla mümkün olacaktır.