Saray rejiminin klasiklerinden birisi haline gelen bir olayı daha yaşadık. Allanıp pullanarak ABD’den getirilen Hafize Gaye Erkan’ın görevine 8 ayını bile doldurmadan son verildi. Yine bir gece yarısı kararnamesi ile Merkez Bankası’na yeni bir başkan atandı. Yeni başkan Fatih Karahan da ABD piyasalarında yetişmiş bir kişi. O da Temmuz ayında yapılan bir Merkez Bankası yönetimi operasyonuyla Merkez Bankası Başkan Yardımcısı yapılmıştı.
Hafize Gaye Erkan’ın anne ve babasının çocuk bakma bahanesiyle Merkez Bankası başkanlık katına yerleşmekle kalmayıp, idari işlere de müdahalelerde bulunduklarının ortaya saçılması ve Erdoğan’ın etrafındaki birbirine rakip çevrelerin sızdırdığı bilgilerle konunun iyice alevlenmesi, finans çevrelerini kaygılandırmaya başlamıştı. Yerli ve yabancı finans çevreleri, bu skandalın Hafize Gaye Erkan ve Mehmet Şimşek’in göreve getirilmesiyle başlatılan ekonomik programı zaafa uğratacağından kaygılanıyordu.
Daha birkaç gün önce Erdoğan “Merkez Bankası rezervleri artıyor, harekete geçiyorlar. Akla ziyan dedikodularla ekonomide bin bir güçlükle temin ettiğimiz güven ve istikrar iklimini bozacak kampanyalar yürütüyorlar. Dedikodular üzerinden bir bardak suda fırtına koparmaya çalışan fitne tüccarlarını kesinlikle umursamıyoruz” diyerek Erkan’a açıkça sahip çıkmıştı. Hızla çark edip Erkan’ı görevden almasının gerisinde sıcak para fonlarından yansıyan bu kaygılar var.
Gaye Erkan bu yüzden gönderildi ve başta küresel sıcak para fonları olmak üzere sermaye çevrelerine, başlatılan emekçi düşmanı ekonomi programından sapılmayacağı mesajı altı çizilerek verildi. Operasyonun her adımı bunun örnekleriyle dolu.
Operasyonun başlatılması için Cuma akşamı borsa ve diğer finans piyasalarının kapanması beklendi. Böylece piyasalarda korktukları bir dalgalanmanın önünü kesmiş olacaklar ve hafta sonu da araya girdiği için iki günlük bir zaman kazanacaklardı.
Önce Hafize Gaye Erkan bir sosyal medya mesajı ile istifa ettiğini duyurdu. Mesajında ne kadar başarılı işler yaptığını ama bir “itibar suikastı”na maruz kaldığını dile getirerek “görevden affını” istediğini açıkladı.
Hemen ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in mesajı devreye girdi. Başta küresel sıcak para fonları olmak üzere finans çevrelerine, sakın kafanız karışmasın, politikalarımızda bir değişiklik olmayacak mesajını verdi. Erkan’ın “kişisel nedenlerle” kendisinin istifa ettiğini vurguladı. Bu sözlerle, Merkez Bankası’ndaki bu başkan değişikliğinin öncekiler gibi bir politika değişikliğinin sonucu olmadığını anlatmak istiyordu.
Şimşek, yeni atanacak Merkez Bankası Başkanı’nın kendisinin önerisi doğrultusunda seçildiğini de özellikle belirtti. Bu da yine politikalarda bir değişiklik olmayacağının bir kez daha vurgulanmasıydı. Hatta bunu daha da pekiştirmek için, İngilizce olarak yayınladığı mesajında, yeni başkanın saygın bir makro ekonomist olduğunun da altını çizdi.
Bir süre sonra Erdoğan’ın atama kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararda, Erkan’ın istifa etmediği, görevden alındığı belirtiliyordu. Erkan’ın istifa yerine görevden alma şeklinde gönderilmesi, onun iki yıl daha Merkez Bankası Başkanı maaşı almasına imkan sağlayacak.
Politikada değişiklik olmayacağı mesajları ve daha katı bir sıkı para politikasından yana olduğu söylenen Fatih Karahan’ın Merkez Bankası Başkanı olarak atanması, sermaye çevrelerinde memnuniyetle karşılandı. Asıl dikkat çekici olan ise, küresel sıcak para fonlarının değerlendirmeleri ve verdikleri mesajlardı.
Milyarlarca dolarlık sıcak para fonlarını yöneten ABD merkezli uluslararası yatırım bankaları Morgan Stanley ile J. P. Morgan’ın yayınladıkları değerlendirme notları özellikle dikkat çekti. Yaptıkları değerlendirmelerle, Merkez Bankası Başkanı değişikliğinin ardından nasıl gelişmeler olabileceğine dair tahmin ve tespitlerde bulundular:
Birinci tespitleri, yeni Başkan Fatih Karahan’ın “daha şahin” bir politika izleyeceği yönünde. Yüksek faiz ve sıkı para politikasının daha uzun süre devam edeceği, hatta Merkez Bankası’nın artık sonuna gelindiğini söylediği faiz artışının da sürebileceği tahmini yapılıyor. Faiz indirimlerinin şu a konuşulanlardan çok daha geç başlatılacağı değerlendiriliyor.
İkinci tespitleri, yeni başkan Şimşek’in önerisiyle belirlendiğine göre, para ve maliye politikaları arasında daha iyi bir uyumun sağlanacağı ve maliye politikasının da Merkez Bankası’na destek olacağı şeklinde. Bu tespitin devamında, maliye cephesinde akaryakıt zamları yerine ücret artışlarının sınırlandırılmasının kritik önemde olacağını vurgulanıyor.
Küresel sıcak para fonu sözcüleri bu değerlendirmeler ile sadece geleceğe ilişkin öngörülerini dile getirmediler. Bundan daha çok, nasıl bir ekonomi politikası izlenmesini istediklerini ortaya koydular.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sıcak para fonlarının mesajını alıp kabul ettiğini ilan etmekte gecikmedi. Yeni Merkez Bankası Başkanı’nın göreve başlamasını kutlama bahanesiyle yayınladığı mesaj, doğrudan bu amaca yönelikti. Şimşek adeta sıcak para fonu sözcülerinin taleplerini aynen tekrarlayarak, Merkez Bankası ile eşgüdüm içinde olacaklarını, Merkez Bankası’nın sıkı para politikasına destek olmak için mali disiplini yeniden tesis edeceklerini vurguladı.
Sıcak para fonlarının istediği ve Maliye Bakanı Şimşek’in en katı şekliyle uygulamak için yerel seçimlerin geçmesini beklediği “mali disiplin”, emek düşmanı bir saldırı planından başka bir şey değil. Bu planın içinde ücret ve maaş artışlarının enflasyonun çok altında tutulması, kamuda işe alımların sınırlandırılması ve işten çıkarmalar, sosyal desteklerin kısılması, kıdem tazminatının fona devredilerek ortadan kaldırılması, işsizlik ödemelerinin kısılması, sağlık harcamalarında katkı paylarının artırılması, kamu hizmetlerinin paralı ve daha pahalı hale getirilmesi, vergi artışları ve zamlar yer alıyor.
Merkez Bankası Başkanı değişti ama politikalarda emekçilere karşı yeni saldırı dalgası hazırlığında bir değişiklik yok. Tam tersine, sermaye sınıfının ve küresel sıcak para fonlarının talepleri doğrultusunda emek düşmanı politikaların dozajını artırma planları var.