Türk sermaye devleti kuruluşundan bu yana ezilen halklara ve mezheplere, ilerici ve devrimcilere yönelik kanlı katliamlar gerçekleştirdi. Hamurunun mayası kanla yoğrulan sermaye devleti Karadeniz sularında 15 komünisti, Dersim'de, Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta ve Kürt illerinde besleyip büyüttüğü gerici-faşist çeteler eliyle yüzlerce Alevi ve Kürt emekçiyi katletti.
1921'de Karadeniz sularında Suphiler’in katliamı ile başlayan süreç, 1938 Dersim katliamıyla Alevi ve Kürt emekçilerine yönelik kanlı katliam saldırılarıyla devam etti ve yıllar geçtikçe daha da şiddetlendi. Sermaye devleti toplumsal mücadelenin boy verdiği dönemleri kanlı katliamlar ile bastırmaya çalıştı. 1960'lı yılların başlarında üniversite öğrencisi iki genç devrimci katledildi. Kaveller'den 15-16 Haziran Direnişi'ne kadar gerçekleşen işçi direnişlerinde birçok işçi katledildi. 1968 yılıyla birlikte mücadeleye atılan devrimci gençlik üniversitelerde, sokaklarda katledildi. 12 Mart 1971 darbesiyle devrimcilere yönelik sürek avları başlatıldı, devrimci önderler bu dönem tutuklandı. Devrim davasını bitirme arzusuyla devrimci önderler darağacında, Kızıldere'de ve Diyarbakır zindanında katledildi. Devrimci önderleri katleden ve binlerce devrimciyi tutsak eden sermaye devleti yükselen sosyal-siyasal mücadeleyi de dizginleyemedi. 1974 yılıyla birlikte kitlelerin mücadelesi yükselişe geçti. Yükselen mücadelenin karşısında sermaye devleti büyütüp beslediği faşist güçleri kullandı. Devrimcilerin sokak ortasında katledilmesini, Alevi emekçilerin 1978 yılında Malatya'da ve Maraş'ta katledilmeleri takip etti.
27 Mayıs 1980 günü MHP'li Gün Sazak'ın öldürülmesinin ardından faşist çeteler, devrimcilere ve Alevi emekçilere yönelik 28 Mayıs 1980 günü Çorum'da faşist saldırıları hayata geçirdi. 28 Mayıs 1980'tan 3 Temmuz 1980 gününe kadar Çorum'da Alevilerin oturduğu evler, çalıştığı işyerleri yakıldı-yıkıldı. Faşist çetelerin saldırılarına karşı Alevi emekçiler Milönü'nde kurdukları barikatlar ile kendilerini savunmaya çalışır. Faşist çetelerin saldırısının ardından Çorum Valisi Rafet Üçelli sokağa çıkma yasağı ilan ederek barikatların kaldırılmasını istedi. Valinin sokağa çıkma yasağı ilan etmesi ve barikatların kaldırılmasını talep etmesi faşist çetelerle-devlet makamlarının iç içe ve iş birliği içinde olduğunu bütün bir açıklığı ile gözler önüne sermiştir. Bir ayı aşkın süren katliam saldırısında 57 emekçi katledilirken, yüzlerce emekçi ise yaralanır.
28 Mayıs'ta başlayan ve 4 Temmuz tarihine dek süren Çorum Katliamı, 12 Eylül 1980 askeri-faşist cuntası dönemine gidişte sermaye devletinin yolunu düzleyen sayısız katliamdan sadece biridir.
Aradan yıllar geçse de sermaye devletinin katliamcı rolü ve işlevi değişim göstermiyor. Sermaye devleti gün geçtikçe Alevi ve Kürt emekçilere yönelik saldırılarına hız kazandırıyor. Kürt halkına yönelik içerde baskıyı, faşist provokasyon saldırılarını tırmandırmakta, ülke dışında ise sınır ötesi "operasyonlarını" devreye sokarak kanlı katliamlar gerçekleştirmeye devam ediyor. Alevi emekçilerin yaşadığı bölgeler ve binalar işaretlenmeye devam ettirilerek mezhepçi provokasyon saldırılarının önünü açılmak isteniyor. Devrimciler sokak ortasında gözaltına alınıp, işkenceye maruz kalıyor. Yükselen mücadele yine kan, katliam ve zulüm politikasıyla bastırılmaya çalışılıyor.
Sermaye devletinin tarihi kanlı katliamlar tarihidir. Biz işçi ve emekçilerin tarihi ise direnişlerin tarihidir. Tarihimizden aldığımız güç ile mayası kanla yoğrulan bu kapitalist barbarlık sistemine ve katliamcı sermaye devletine karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Çorum Katliamı'nın 42. yılında katledilenleri saygıyla anıyoruz. Katliamcı sermaye devletinden hesap sormak için işçi ve emekçileri örgütlü mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Çorum katliamını unutmadık, unutturmayacağız!
K. Sönmez