Sarayda hazırlanan 2022 yılı devlet bütçesi, düzenlenen bir parodi ile Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçti. Bütçenin asıl muhatabı olan milyonlarca işçi ve emekçi, sendikalar ve meslek örgütleri sürecin dışında bırakılarak görüşülen 2022 bütçesinden eğitime, sağlığa, kadınlara, çocuklara, işçilere pay düşmezken, devasa rakamlar yine savaş ve saldırganlığa ayrıldı.
Görüşmelerde CHP ve HDP tarafından çeşitli önergeler sunuldu. Bunlar arasında her haneye ihtiyaç sınırına kadar doğalgaz, elektrik, su ve internetin ücretsiz verilmesi; çiftçiye gübre desteği sağlanması; asgari ücretin vergi dışı bırakılması; gençlere ve geliri olmayanlara aylık 2 bin TL karşılıksız destek verilmesi; şehir hastaneleri ve diğer kamu özel işbirliği projelerine verilen Hazine garantilerinin 5 yıl boyunca getireceği yükün gösterilmesi; çiftçiye destek için mazottaki ÖTV’nin kaldırılması; doğalgaz ve mutfak tüpünde ÖTV ve KDV’nin kaldırılması; elektrikteki KDV’nin en azından kış ayları boyuncu alınmaması; 3600 ek gösterge; öğrencilere yeni yurt yapılması ve KYK borçlarının silinmesi gibi düzenlemeler yer alıyordu. Fakat tümü de sermaye sınıfının çıkarlarından milim şaşmayan AKP-MHP koalisyonu tarafından reddedildi.
Yirmi iki gün süren görüşmeler sonucunda bütçede faiz harcamaları eğitim ve sağlığın önüne geçti. Pandemi koşullarında esnafa da işçiye de sosyal destek sağlanmadığı gibi, gösterge faizi indirimine gidilerek, milyonlarca insan daha fazla borçlanmaya mecbur bırakıldı. 2022’de Hazine’nin ödeneklerinin tamamına yakınını oluşturan faiz giderlerinin, tek başına bütçenin yüzde 13’ünü oluşturduğu görülüyor. Buna karşılık, temel, orta eğitim ve yüksekokul olmak üzere üç ayrı programdan oluşan eğitim harcamaları 2022 bütçesinden ancak yüzde 12 pay alabilecek. Böylelikle eğitim harcamalarının önüne geçen faiz harcamaları devletin önceliklerini de gösteriyor.
Çöken sağlık ve eğitim sistemi için bütçede kesintiler yapılırken “kamu düzeni ve güvenliği” öne sürülerek, savaş ve saldırı politikalarına ayrılan harcamalarda hiçbir kısıtlamaya gidilmedi. Aksine Millî Savunma Bakanlığı’nın bütçesinde yüzde 30 artış yapıldı. Buna göre, savunma harcamalarına ayrılan bütçenin toplam ödeneklerine oranı yüzde 20’yi aştı. Savaşa ve saldırganlığa ayrılan bu bütçe emperyalistlerin çıkarları için ezilen halkların üzerlerine silah ve bomba olarak yağıyor.
OHAL uygulamaları ile birlikte düzenli olarak artan İçişleri Bakanlığı bütçesi 2022’de de büyüdü. Mafyatik rejimin bakanı Süleyman Soylu, terör ve uyuşturucu ile mücadele ettiklerini iddia ederek, Bakanlık bütçe ödeneklerinde yüzde 38 artış yaşandığını ve bunun doğal karşılanması gerektiğini iddia etti. Yani sermaye devleti; bütçesiyle, milyonlarca insana hayatta kalabilmek için asgari yaşam koşulları bile sunmazken, bunu talep edenlerin karşısına çıkardığı TOMA, bekçi, polis, cop vb.nin parasını da yine işçi-emekçilerden topluyor. Bunun da “doğal” karşılanması bekleniyor!
Kapitalist devlet ekonomisinin temel taşlarından olan vergi, devlet giderlerinin çoğunu karşılayan bir kaynaktır. Devlet bütçesinin çok büyük bir bölümü işçi ve emekçilerden toplanan dolaylı ve doğrudan vergilerden sağlanıyor. Sermayeye “sosyal güvenlik primi affı”, “vergi barışı”, “yeniden yapılandırma” gibi çeşitli kolaylıklar sağlanırken, milyonlar vergi yükü altında ezilmeye devam ediyor. Bakanlıkların yükselen harcamaları, halkın sırtına ek vergiler ve temel tüketim ihtiyaçlarına zamlar olarak yükleniyor. Kısacası sermayeye, yandaşlara, paraları “vergi cennetlerine” kaçıranlara her türlü teşvik kolaylığı sağlanırken işçi ve emekçilerin ödediği vergiler günden güne artıyor. İşçiler daha maaşına dokunmadan gelir vergisi kesiliyor. Keza iğneden ipliğe her şeye yapılan sürekli zamlar nedeniyle her adımda vergi ödeyen emekçi kesimlerin gelirleri yarı yarıya azalıyor.
Kriz dönemlerinin en büyük mağduru işçi ve emekçiler, vergi affından yararlananlar kapitalistler oluyor. Sermayedarlar kriz dönemini kârlarını katlamanın fırsatına çevirirken, işçilerden fedakâr olmaları, kemer sıkmaları, öğünlerini azaltmaları, soğan ekmek yemeleri, az ısınmaları, taneyle sebze almaları bekleniyor.
Sermaye sınıfı adına ülkeyi yönetenlerin sınıfsal ve siyasi tercihlerini yansıttığı tüm bütçeler gibi 2022 bütçesinin de yüzü sermayeye-ranta, sırtı işçi ve emekçilere dönük. Bu hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek 2022 bütçesi bir kez daha emeğin sömürüsü, yoksulluğun derinleşmesi ve doğanın yok edilmesi pahasına bir avuç sermayedarı ihya edecek türden.
Devlet bütçesinden ayrılan harcamalar, önümüzdeki dönemde dışarıda savaş ve saldırganlığın, içeride baskı ve yoksulluğun derinleşerek süreceğinin göstergesidir. Bu tabloyu tersine çevirecek güçler, bütçenin doğrudan yükünü taşıyan, ancak hiç muhatap alınmayan işçi ve emekçilerdir. Tabloyu değiştirmenin yolu ise “Sınıfa karşı sınıf” tutumuyla bir mücadele hattının geliştirilmesinden geçmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki haftalarda belirlenecek olan 2022 asgari ücretine ilişkin “Vergiden muaf asgari ücret” talebini güçlü bir şekilde yükseltmek, bir kez daha büyük bir önem kazanmış bulunuyor.