Mesleki Eğitim Kurultayı tebliğlerinden...

Sermaye düzeninin icraatları ve hedefleri ortadadır. Tüm bu saldırılara karşı örgütlenip, “eşit, bilimsel, demokratik eğitim” mücadelesini yükselterek geleceğimize sahip çıkmalıyız.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 22 Ocak 2018
  • 07:30

Eğitim alanındaki temel sorunlar

 

Sorunların iktisadi-ideolojik arka planı ve düzenin hedefleri

Mevcut düzende eğitime yön veren sermaye sınıfının ihtiyaçlarıdır. Bugün, sermayenin eğitim alanına dönük en temel hedeflerinden biri, mesleki eğitim alanını kendi ihtiyaçları çerçevesinde bütünlüklü bir biçimde şekillendirmektir. Bu, her fırsatta Erdoğan ve AKP tarafından ifade edilmektedir. Öyle ki, 15 Temmuz darbe girişimi gibi düzen içi bir çatışmanın ardından ilk gündeme getirilen konulardan biri mesleki eğitime yönelik adımlar olmuştur.

Erdoğan ve AKP, sermayenin bu talebini dinci-milliyetçi gericilikle harmanlayarak yerine getirmeye çalışmaktadır. Böylece sermayenin iktisadi-politik iktidarını kendi “kültürel iktidar” hedefiyle birleştirmek istemektedir. Dolayısıyla, eğitimin ticarileştirilmesi-özelleştirilmesinde ifadesini bulan neo-liberal saldırılar ile koyulaşan siyasal gericilik birbirini bütünlemektedir.

Eğitimde dönüşüm

* Liselerde TEOG kaldırılarak, LKS (Liseye Kayıt Sistemi) adı altında mahalli yerleştirme getirildi.

Meslek liseleri ise tematik lise, mesleki eğitim koleji ve mesleki eğitim merkezi olarak şekillendirilerek, sermayenin daha fazla hizmetine sunulacak.

* Üniversitelerde YGS-LYS kaldırılarak yerine YKS-TYT getirildi.

Üniversiteler A, B ve C üniversiteleri olarak sınıflandırılmak isteniyor. Bu sınıflandırma eğitimin niteliğine göre yapılacak.

Üniversitelerde üstün başarı sınıfları kurulacak. Bu sınıflarla amaçlanan, sermayenin entelektüel birikim ihtiyacını karşılamak.

* Genel planda: 2012 yılında getirilen 4+4+4 eğitim sistemi uygulamasından sonra şimdi de gündemde 3+3+3+4 sistemi var. Bu sistemde ilk üç yıllık bölüm okul öncesi eğitimi kapsıyor. Bugün okul öncesi eğitim özel kurumlar tarafından yerine getiriliyor. Şimdi devlet dini kreş adı altında okul öncesinde eğitim veren kreşler açacak. Okul öncesi eğitim zorunlu hale getirildiğinde, ailelerin önünde çocuklarını parayla özel kreşlere göndermek ya da ücretsiz dini kreşlere göndermek tercihi konulacak.

Ticarileşme

* Özelleştirmeler

Yemekhane, kantin, temizlik hizmetlerinin taşeronlaştırılarak özelleştirilmesi.

Yurtların ücretli olması, yurt hizmetlerinin taşeronlaştırılarak özelleştirilmesi.  Hizmetlerin özelleştirilmesi nitelikli barınma hakkını etkiliyor.

Bankalarla yapılan protokollerle öğrenci kimlik kartları banka kartı olarak basılıyor.

Yabancı dil hazırlık kitapları ve internet uygulamaları özel şirketlere veriliyor, öğrenciler belli yayınevlerine yönlendiriliyor.

* Teknokentler

2001 yılında 4691 nolu yasa ile “teknoloji geliştirme bölgeleri” adıyla yasal çerçevesi oluşturulan teknokentler “üniversite, sanayi, devlet işbirliği modeli” olarak tanımlanıyor.

Türkiye’de 55’i aktif 66 teknokent var. Bu teknokentlerde AR-GE çalışması yürüten 4.510 firma var. Bunların 75’i yabancı firma.

Bu firmalar teknokentlerde yeni bilgi üretimi sunduğu oranda vergi muafiyetinden yararlanıyor ve ödeneklerden pay alıyorlar.

2016 yılı itibariyle, teknokentlerde istihdam edilen personel sayısı 45 bindir. Yıllık cirosu 2.6 milyar doları bulmuştur. 32 bin AR-GE projesi bulunmaktadır. 1212 patent başvurusu yapılmış, 640 tescilli patent sayısına ulaşılmıştır.

Başlıca teknokentler ve üniversiteler:

İstanbul Üniversitesi: THY, HUWAİ, ASİS Elektrik

İTÜ: KOD-A, Mynet, Erikson, Sarpetek

ODTÜ: Sadece savunma sanayisinden 336 firmayla protokolü var.

Gericilik ve saldırılar

Zorunlu din dersi

Zorunlu din dersi dinsel gericiliğin en temel dayanak noktalarından biridir. Bu ders aracılığıyla dinsel gerici ideoloji doğrudan milyonlarca öğrenciye dayatılıyor.

Her yıl değişen müfredatlar ile okullarda fen dersleri azaltılıyor.

Biyoloji dersinden evrim konusu çıkartıldı.

Mahalli yerleştirme sistemiyle beraber gençler imam-hatiplere yerleşmek zorunda bırakılacak.

İlkokul, lise ve üniversitelerde, 15 Temmuz, kutlu doğum vb. üzerinden dinci-milliyetçi gericiliğe aktivite alanı yaratılıyor.

MEB’in dinci gerici kurumlarla protokolleri

MEB’in Diyanet, TÜRGEV, ENSAR gibi gerici kurumlarla imzaladığı protokollerle, eğitimin her alanı dinci-milliyetçi gericiliğin denetimine açılıyor. Erdoğan’ın “dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik” olarak tanımladığı, hedefi “kültürel iktidar” olarak konulan adımlar atılıyor.

Yurt yapma yetkisine ilişkin protokole göre, yurtları TÜRGEV yapacak, MEB mali yükünü üstlenecek.

Diyanet’le imzalan protokol ile okullarda dinsel gericiliğin anlatacağı etkinliklerin de önü açılmış bulunuyor. Öğrenciler ve öğretmenler etkinliklere zorla getiriliyor.

MEB ile Diyanet arasında yapılan bir başka protokol ise, dört gün okul bir gün cami projesi. İlk olarak Mersin’de uygulamaya geçirildi. Tepkiler sonucu şu an geri çekildi.

“Okullar hayat olsun” projesiyle, yaz tatillerinde okul binaları gerici dernek, tarikat ve vakıfların hizmetine sunulacak.

2018 eğitim bütçesi olan 19.2 milyar TL’nin 7.7 milyar TL’si imam-hatiplere ayrıldı.

Siyaset yasağı

7 Haziran 2015 sonrasında daha da tırmanan siyasal gericilik ve baskı atmosferi üniversitelere “siyaset yasağı” olarak yansıdı. Öğrenci ve öğretim görevlilerine dönük soruşturma, uzaklaştırma, ihraç ve tutuklama saldırıları olarak sürdü. Yüzlerce ilerici ve devrimci öğrenci uzaklaştırma, ihraç ve tutuklama ile yüz yüze kalırken, özellikle 15 Temmuz sonrasında OHAL ve KHK düzeniyle beraber kamuda ihraç saldırısı gündeme geldi. Birçok üniversitede rektörlük-polis-çeteler işbirliği ile baskı ortamı yaratılmaya çalışıldı.

***

Sermaye düzeninin icraatları ve hedefleri ortadadır. Tüm bu saldırılara karşı örgütlenip, “eşit, bilimsel, demokratik eğitim” mücadelesini yükselterek geleceğimize sahip çıkmalıyız.