Toplumsal yaşamın her alanında dinsel gericiliği ve şovenizmi tırmandıran dinci gerici AKP iktidarı üniversitelerde de aynı politikayı hayata geçiriyor. Eğitim yılı başladığından beri birçok üniversiteden faşist saldırı ve provokasyon haberleri gelmeye devam ediyor. Kuşkusuz bu faşist saldırı ve provokasyonlar ne ilk ne de son olacak. Dinci gerici iktidar yaşadığı ekonomik, siyasal ve sosyal krizinin faturasını ancak bu şekilde aşabileceğini düşünüyor. İçeride işçi ve emekçilerin haklarına saldırıyor, toplumsal muhalefete dizginsiz bir terör uyguluyor. Dışarıda ise başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan emperyalist savaş pastasından pay kapmak istiyor. Tüm bunların faturasını ise işçi ve emekçilere, gençliğe ödetmek istiyor.
Artan baskı, gözaltı ve tutuklama terörüne rağmen toplumsal muhalefeti hala tamamıyla susturabilmiş, ortadan kaldırabilmiş değil. Elbette buna üniversiteler de dahil. OHAL ile binlerce ilerici muhalif akademisyeni üniversiteden ihraç etmelerine, binlerce devrimci ve ilerici öğrenciye yönelik soruşturma, uzaklaştırma ve okuldan atma saldırısında bulunmalarına rağmen özellikle de belli üniversitelerde varlığını koruyan ilerici muhalif duruş iktidarı korkutuyor. Her toplantıda kültürel iktidar olamadıklarını vurgulayan, dindar ve kindar bir nesil istediklerini belirten Erdoğan bu yüzden sıklıkla bu üniversiteleri hedef alıyor. Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ, İstanbul üniversitesi, Ankara Üniversitesi gibi üniversiteler ilerici muhalif birikimlerini kısmen de olsa hala koruyor. Bunda kuşkusuz tarihsel mücadeleci geleneklerinin etkisi var.
Son dönemde bu kapsamda Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde de saldırılar arttı. Yılın başından beri Dil Tarih Coğrafya, İletişim Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi gibi fakültelerde polis ve ÖGB iş birliğiyle faşist ülkücü çeteler, birçok provokasyon ile ilerici ve devrimci öğrencilere saldırdılar. Faşist çetelerin ilk provokasyonu Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yaşandı. İklim kriziyle ilgili forumu engellemek için ÖGB-polis iş birliğinde öğrencilere saldırıldı. İlerici ve devrimci öğrenciler saldırıyı teşhir ettiler. Sermaye devletinin Suriye’ye yönelik işgal hareketi başladığında, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde gerçekleştirilen 10 Ekim anmasını bahane eden faşist çeteciler bir kez daha saldırı gerçekleştirdiler. Üstelik bu sefer yapılan bir çağrı üzerine okulun önünde faşist bir güruh toplandı. Sözde üniversitenin güvenliğini sağlayan polisler ve ÖGB’ler faşist çetecilerin sırtını sıvazlayarak, devrimci-ilerici öğrencileri tehdit ettiler. Bu faşist saldırı karşısında ise Ankara’nın birçok üniversitesinden bir araya gelen ilerici devrimci öğrenciler Cebeci Kampüsü’ne gitti. Burada gerçekleştirilen eylem ve basın açıklaması ile faşist saldırı püskürtüldü.
Elbette yaşanan saldırılar ve provokasyonlar bunlarla da sınırlı kalmadı. Son olarak Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde gerçekleştirilecek “Türkiye’nin Modernleşme Süreci ve Mekteb-i Mülkiye” başlıklı sempozyumun onur kuruluna Rektör Erkan İbiş’in seçilmesine tepki gösteren ve sempozyuma girmek isteyen öğrencilere önce ÖGB, ardından ise faşist çeteler azgınca saldırdılar.
Ankara Üniversitesi’nde yaşanan akademisyen ihraçlarının baş mimarı olan, yandaşlıkta sınır tanımayan Rektör Erkan İbiş, üniversite öğrencilerinin karşısına çıkmaktan büyük korku duyuyor. Bundandır ki sempozyumun basına yansıyan fotoğraflarında sempozyumun 15-20 kişi ile gerçekleştiği (hepsi yandaş akademisyen ve bürokrat) ironik bir şekilde görülüyor. Saldırıların ardından açıklama yapan ilerici ve devrimci öğrenciler mücadele edeceklerini ve Mülkiye’nin asıl sahibinin Erkan İbiş gibi yandaşlar ve faşist çeteciler olmadığını vurguladılar.
Dinci gerici iktidarın bu üniversitelerden ve fakültelerden korkması elbette ki boşuna değil. Bu üniversiteler Denizlerin, Mahirlerin, Sinanların üniversiteleridir. Bu üniversiteler Komerlerin arabalarını yakanların, 6. Filo’yu denize dökenlerin, üniversitelerini birer sipere dönüştürenlerin üniversiteleridir.