2017 yılı ve gençlik mücadelesi

2017 yılı baskı ve zorbalığın arttığı bir yıl oldu. Buna karşı yönelen tepkiler henüz örgütlü ve birleşik olmaktan uzak olsa da, gençliğin barındırdığı dinamik ve öfke bir çıkış yolu arıyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 05 Ocak 2018
  • 07:06

2017 yılı, baskı ve zorbalığın tırmandığı bir yıl oldu. Son KHK ile tutsaklara yönelik “tek tip” dayatması, asgari ücret, taşeron aldatmacası, kendi silahlı çetelerine sağladıkları “dokunulmazlık” vb., saldırıların boyutlanacağını gösteriyor.

AKP iktidarı toplumsal dayanaklarını sağlamlaştırmak, “tek adam diktasını” hayata geçirmek için toplumun her kesimine yönelik saldırı planlarını devreye sokuyor. Gençliğe yönelik salıdırılar ise geleceğini güvenceleme çabasını gösteriyor. 

2017’ye baktığımızda, gençliğe yönelik sistematik bir saldırı furyası görüyoruz. Gençliğin özgürlük ve gelecek özlemine dönük bu saldırılar çok boyutlu ilerliyor. Artan baskılar, değişen müfredatlar, pahalılaşan ve sektöre dönen eğitim, vb...

Gericilik genelde sistemi gericileştirme çabasında. AKP iktidarı ideolojik altyapısını “Araştırma üniversiteleri” üzerinden oluşturacak. Diğer üniversitelerde ise “cami” projeleri gündemde. Sermayenin ihtiyaçlarına Teknopark-Teknokentler ile savunma sanayisi bağlantısı üzerinden yanıt veriliyor iken, şimdi de “istihbarat” bölümü açıldı.

“Barış İçin Akademisyenler”in üniversitelerden atılması ile başlayan süreç yeni KHK’lar ile devam etti. Üniversiteler ve okullardaki ilerici birikimin tasfiyesi anlamına gelen birçok değişiklik yapıldı. İlerici akademisyenlerin işlerine son verilirken, öğrenciler soruşturma-uzaklaştırma-tutuklama terörüne maruz bırakıldılar. Üniversitelerde baskı ortamı “siyaset yasakları”, sivil faşist beslemeler ve özel güvenlik terörü ile arttırıldı.

Sermaye ve devleti gençliğe yönelik saldırılarını sürdürüyor. Bunun bir boyutu gerici saldırılar, diğer boyutu ise sermayenin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük girişimler. Bu çerçevede mesleki eğitim alanında adımlarını sıklaştırdıkları bir yılı geride bıraktık. Açılan Mesleki Eğitim Merkezleri, OSB’lerdeki meslek okulları, Mesleki Eğitim Yüksek Okulları ile “meslek garanti”leri sunuldu. İstanbul’da Mercedes’e, Bursa’da Renault’ya, Kocaeli’de Ford’a işçi yetiştiren okullar arttırıldı.

TÜİK verilerine göre, geniş tanımlı işsiz sayısı 5.9 milyon. Genç işsizlik oranı yüzde 20. Kadın işsizliği yüzde 14.9, genç kadın işsizlik oranı yüzde 26.7 olarak gerçekleşti. Yüksek öğrenim işsizliği ise 2 puan artarak yüzde 13.9’a yükseldi. Ne istihdam ne de eğitimde olan gençlerin oranı ise yüzde 26.1.

Adalet Bakanlığı verilerine göre, cezaevlerinde 2013 Mayıs’ı itibariyle 2 bin 776 tutuklu ve hükümlü öğrenci bulunuyordu. Bu sayı 2016 sonunda 69 bin 301’e yükseldi. 2017 yılına dair resmi bir açıklama olmasa da, son rakam yeterli bir veri.

2017 yılı baskı ve zorbalığın arttığı bir yıl oldu. Buna karşı yönelen tepkiler henüz örgütlü ve birleşik olmaktan uzak olsa da, gençliğin barındırdığı dinamik ve öfke bir çıkış yolu arıyor.

2017’de yaşananlar

8 Şubat’ta çıkarılan KHK ile birçok akademisyen ihraç edildi. Sonraki hafta Ege Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi’nde ihraçlara karşı eylemler yapıldı.

10 Şubat’ta Kadıköy’de eylem düzenleyen gençlik örgütleri, ihraç edilen akademisyenlere sahip çıktı. 13 Şubat’ta Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde İLEF Dekanlığı işgal edildi. Cübbelerin üstünden polisler postalları ile geçtiler. Ege Üniversitesi’nde 20 öğrenci okuldan uzaklaştırıldı. 23 Şubat’ta Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde öğrenciler ve akademisyenler Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden ihraç edilen üç akademisyeni uğurladılar. 1 Mart’ta Ege Üniversitesi’nde soruşturma ve ceza terörü ile okuldan uzaklaştırılan dört öğrenci, “Okulumu geri istiyorum” diyerek, Bornova Küçük Park’ta direnişe başladı. 3 Mart’ta Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi’nde yemek ve kantin zamlarına karşı yapılan forumda, yemekhane ve kantin boykotu için çağrı yapıldı ve imza kampanyası başlatıldı. Öğrenciler tarafından sahiplenilen boykota yoğun katılım sağlandı.

8 Mart’ta Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde Bilgi Kadın Kulübü üyesi öğrenciler stand açarak 8 Mart gündemiyle çalışma yürütürken, dışarıdan gelen yaklaşık 30 kişilik gerici güruh standa tekbir ve bıçaklarla saldırdı. Eylemlerini sürdüren öğrenciler, 9 Mart’ta rektörlük önünde bir araya gelerek saldırıyı protesto ettiler.

9 Mart’ta Boğaziçi Üniversitesi’nde işten atılan akademisyenler için eylem gerçekleştirildi.

16 Mart’ta İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde bir araya gelen öğrenciler, Beyazıt ve Halepçe katliamlarını protesto ettiler.

21 Mart’ta İstanbul, Ankara ve Ege Üniversitelerinde ayyuka çıkan soruşturma-ceza terörünün ardından son olarak da Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi’nde öğrencilere yönelik soruşturmalar devreye sokuldu.

21 Mart’ta Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi’nde öğrenciler, fakültenin bahçesinde Newroz ateşi yakıp türküler eşliğinde halaylar çektiler.

23 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nde iki öğrenci, kütüphanede pusu kuran faşist çetenin saldırısına uğradı.

26 Mart’ta Malatya’nın Battalgazi ilçesi KYK yurdunda öğrenciler, yemek ve temizlik sorunu üzerine eylem yaparak, yurt yönetimini protesto ettiler.

Koç Üniversitesi’nde “Akademi biat etmez!” şiarıyla, öğrenci, işçi, asistan ve öğretim üyelerinden oluşan Koç Üniversiteliler Dayanışması bir eylem gerçekleştirmişti. 26 Mart’ta on öğrenciye soruşturma açan yönetim, bir süre eylem ve etkinlikleri yasakladı.

ODTÜ’de 28 Mart günü başlayan “Hayır şenliği”, 29 Mart’ta Devrim stadyumuna yapılan yürüyüş ve stadyumda “Hayır” yazılarak sonlandırıldı.

30 Mart’ta Kızıldere’de katledilen devrimcileri anmak için İstanbul Üniversitesi ve İzmir’de gerçekleşen eylemlere polis saldırdı. Ankara’da mezar başında anma gerçekleştirildi.

9 Nisan’da “Böyle gelmiş, böyle gitmez! Meslek Liseliler Birliği’ni kuruyoruz” şiarıyla düzenlenen meslek liseliler kurultayı coşkuyla gerçekleştirildi.

Şubat ayında Kocaeli Üniversitesi Umuttepe yerleşkesinde faşistler devrimci ve ilerici öğrencilere saldırmış, 40’tan fazla öğrenci gözaltına alınmıştı. Rektörlük saldırıya uğrayan öğrenciler hakkında 13 Nisan’da soruşturma başlattı.

16 Nisan’da referandum sonuçlarının açıklanmasının ardından belli başlı kentlerde ve ilçelerde eylemler gerçekleşti. “Hayır bitmedi, daha yeni başlıyor” diyen kitlenin büyük oranını gençlik oluşturuyordu. Gözaltı, tutuklama saldırılarına en fazla maruz kalan gençlik kesimleri oldu.

27 Nisan’da Çorlu Namık Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde 1 Mayıs etkinliği yapıldı. DGB ve HDP Gençliği’nin ortak etkinliği okul idaresinin engellemesiyle karşılaştı.

1 Mayıs eylemlerine katılım birçok yerde genç güçlerden oluştu.

6 Mayıs’ta Denizler anıldı. Ankara’da mezar başı anması, İstanbul’da Dolmabahçe’ye yürüyüş gerçekleştirildi.

13 Mayıs’ta Devrimci Liseliler Birliği ile Meslek Liseliler Birliği, “Baskıya, sömürüye, gericiliğe ve geleceksizliğe karşı mücadele bitmedi... Sürüyor, sürecek!” şiarıyla, Mayıs şehitlerini ve Soma’da katledilen madencileri andı.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile Dersim’de şehit düşen gerilla oğlunun cenazesini alabilmek için açlık grevi yapan Kemal Gün’ün direnişlerine destek vermek amacıyla, Kocaeli, Ankara, İstanbul ve Çorlu’da DGB ve DLB’liler destek açlık grevi gerçekleştirdiler. Anneler gününde ise çocuklarını yitiren anneleri ziyaret ettiler.

21 Mayıs’ta, Mayıs ayında ölümsüzleşen devrim şehitleri, Çorlu’da gençlik örgütleri tarafından anıldı.

Çorlu ve Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleşen mezuniyet törenlerinde Nuriye ve Semih gündeme getirildi. Akdeniz Üniversitesi’nde ev baskınları gerçekleşti.

2 Haziran’da Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde gerici-faşistler ramazanı bahane ederek ilerici öğrencilere saldırdı. Kolluk güçleri 20 ilerici öğrenciyi gözaltına aldı.

9 Haziran’da liseli gençlik örgütleri, geleceksizliğe, sınav sistemine, rekabetçiliğe ve devletin gençleri katletmesine karşı karne gününde, İstanbul Kadıköy’de eylem gerçekleştirdi.

ODTÜ arazisindeki yol projesi için gerçekleştirilen ağaç katliamı öğrenciler tarafından protesto edildi.

2 Ekim’de ODTÜ öğrencileri ve emekçileri, yeni dönemin başlaması nedeniyle ODTÜ yönetiminin kampüs dışında gerçekleştirdiği etkinliğe karşı alternatif açılış düzenlediler.

10 Ekim’de İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nde öğrenciler, Ankara katliamında yaşamını yitirenleri anmak için bir araya geldiler. Saldırıya geçen kolluk güçleri 50 civarında öğrenciyi gözaltına aldı.

6 Kasım’da YÖK eylemleri Kocaeli, İstanbul, Ankara ve İzmir’de protesto edildi. İstanbul Beyazıt Meydanı’nda, “Üniversite Öğrencileri” imzasıyla, “Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için ayaktayız!” şiarıyla yapılan eylemde, on üniversite kendi özgün sorunlarını alana taşıdı.

13 Kasım’da Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, atanmasının birinci yılında “kayyum rektör”ü  protesto etti.

14 Kasım’da İstanbul-Sancaktepe Mahmut Celalettin Ökten KYK Yurdu’nda 30’a yakın öğrenci yemekten zehirlendi. “Yönetim istifa” sloganıyla tepki gösteren öğrenciler, 27 Kasım’da “Nitelikli barınmak, insanca yaşamak istiyoruz!” başlığıyla bildiri yayınladılar.

9 Aralık’ta, ABD’nin Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanımasını İstanbul Kadıköy’de protesto etmek isteyen gençlik örgütlerine polis saldırdı.

 13 Aralık’ta Erdal Eren, Ankara, İstanbul ve Kocaeli’de gerçekleştirilen etkinlikler ve mezar anmaları ile anıldı.

Ankara’da 19 Aralık katliamının yıldönümünü ve AKP’nin yolsuzluklarını protesto etmek isteyen gençlik örgütlerine polis saldırdı.