İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Amerika’yı ziyaret etti. Bu, Netanyahu’nun yaklaşık dört yıldan beri Washington’a yaptığı ilk ziyaret ve Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırıdan bu yana yaptığı ilk yurtdışı gezisi. Beyaz Saray’da yaptığı toplantıda ABD ve liderlerine İsrail’e verdikleri destekten dolayı minnettarlığını “50 yıllık kamu hizmetiniz ve İsrail Devletine verdiğiniz 50 yıllık destek için size teşekkür etmek istiyorum” ifadeleriyle dile getirdi. Biden’la “büyük sorunlar” hakkında konuşmayı sabırsızlıkla beklediğini sözlerine ekledi. Biden ise, “Tartışacak çok şeyimiz var” dedi. Ulusal Güvenlik Konseyi iletişim direktörü John Kirby’de, Biden ile Netanyahu arasındaki görüşmede gündemin yoğun olduğunu söyledi.
Netanyahu’nun Washington ziyareti, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in Filistin topraklarını yarım yüzyıldır işgal etmesinin yasa dışı olduğu yönündeki kararının ardından geldi. Uluslararası Ceza Mahkemesi(UCM) başsavcısı, İsrail devlet başkanını ve savunma bakanını “cinayet” ve “imha” dahil olmak üzere “savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar” işlemekten suçlu buldu. Mahkeme, soykırımcı Netanyahu hakkında da tutuklama kararı çıkarmıştı. Netanyahu’yu tutuklaması gereken Biden yönetimi mahkeme kararını ihlal etmekle kalmadı, soykırımcı ile suç ortağı olduğunu birkez daha dünyaya ilan etti.
Netanyahu, Washington’da yaşanan siyasal bir krizin ortasında ABD kongresine hitap etti. Yaklaşık bir saat süren konuşmasında Gazze Şeridi’ndeki savaşı iyi ile kötü, özgürlük ile tiranlık, yaşam ile ölüm arasındaki bir savaş olarak tasvir etti. Soykırımcı Netanyahu, bunun medeniyetler arasında değil, barbarlıkla medeniyet arasında bir çatışma olduğunu söyledi. İsrail’in soykırımcı Başbakanı, ABD’deki Filistin yanlısı protestoların İran tarafından finanse edildiğini iddia etti. Çarşamba günü Washington’da kendisine karşı gösteri yapan binlerce kişiyi “İran’ın yararlı aptalları” olarak tanımladı.
Tahran’daki rejimi, İslam devrimini tüm dünyaya ihraç etmekle suçladı. “Amerika asıl hedeftir. Önce İsrail gelir, sonra Amerika gelir” dedikten sonra “Düşmanlarımız sizin düşmanlarınızdır. Bizim kavgamız sizin kavganızdır. Bizim zaferimiz sizin zaferiniz olacaktır” dedi. CNN’in haberine göre, her ne kadar rehineleri eve getirme çabalarına bir miktar değinse de konuşmasının daha çok devam eden savaşa odaklandığını ve düşmanlarını (İran, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve protestocular) hedef aldığını söyledi.
Netanyahu, ABD Kongresi'ndeki konuşmasının ardından ABD Başkanı Joe Biden ile bir araya geldi. Ardından Biden’ın yardımcısı ve Demokratların başkan adayı Kamala Harris’le görüştü. Cuma günü ise Florida’da Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump ile görüşmek istiyor.
ABD Başkanı Biden ile Netanyahu arasındaki ilişki uzun süredir “gergin.” Katliamın baş destekçisi ABD, bölgesel bir savaşı şimdilik çıkarlarına uygun görmediği ve işlenen soykırımın sorumlusu olduğu için uluslararası alanda teşhir olmuş durumda. Dolaysıyla sözüm ona İsrail’e Gazze’deki “insani yardımları artırması” ve “sivil halkın korunmasını iyileştirmesi” yönünde çağrıda bulunuyor. Netanyahu ise, Gazze Şeridi’ndeki katliamlara yönelik her türlü eleştiriyi reddediyor.
Biden’ın ardından soykırımcı Netanyahu ile güreşen Harris de İsrail’e desteğini açık sözlerle dile getirdi. “İsrail’in kendini savunma hakkı var ve bunu nasıl yaptığı önemli. İsrail devletini yok etmeye ve Yahudileri öldürmeye yemin eden acımasız terör örgütü Hamas ile dayanışma gösteren herkesi kınıyorum” diyen Harris, “Hamas yanlısı duvar yazıları ve söylemlerin” alçakça olduğunu belirtti ancak ırkçı-siyonist rejimin ABD desteği ile yaptığı soykırıma dair bir şey söylemdi. Hal böyleyken Tel Aviv’deki siyonist savaş çetesine “Gazze Şeridi’nde acı çeken nüfusu korumak için daha fazlasını yapmaya çağırmak” gibi tiksinti verici bir “demokratlık” gösterisi yaptı. Utanmadan Gazze Şeridi’nde insanların çektiği acıların boyutuyla ilgili ciddi “endişeleri” olduğunu söyleyen Harris, “Buna çok fazla masum sivilin ölümü ve felaket niteliğindeki insani durum da dahildir. Bu trajedilere göz yumamayız. Acı karşısında duyarsızlaşmamıza izin veremeyiz, ben de sessiz kalmayacağım” dedi.
Harris’in bu riyakarlığı, onun da Netanyahu gibi bir savaş suçlusu olduğu gerçeğini değiştirmez. Zira UCM kararlarına göre soykırım suçu işleyene destek verenler de aynı suçu işlemiş kabul edilir. Yani Biden gibi Harris’te UCM yasalarına göre savaş suçlusudur.
İsrail, yaklaşık on aydan beri Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkının üzerine ölüm ve yıkım yağdırıyor. Bunun sonucu olarak 40 binden fazla insan katledildi, yaklaşık 90 bin kişi yaralandı. İsrail, soykırım savaşında evleri, okulları, hastaneleri ve Gazze Şeridi’nin tüm sosyal altyapısını sistematik olarak yok etti. Filistinlileri yiyecek, içecek ve tıbbi bakımdan mahrum bırakarak, açlık ve hastalık yoluyla bir soykırım politikası izlemeye devam ediyor. Son on ayın kanıtladığı gerçek ise, Netanyahu’nun Gazze konusunda ABD’nin ve iki partinin de sessiz kalma taleplerine kulak vermeye hazır olduğudur. Yaşanan iç çatışma ve bölünmelere rağmen tüm klikleriyle emperyalist Amerikan rejimi İsrail’in yaptığı soykırıma destek veriyor, suç ortaklığı yapmaya devam ediyor. Savaşın bu kadar uzaması ise, emperyalist/siyonist barbarların Filistin halkının direniş iradesini kırma heveslerinin kursaklarında kaldığını kanıtlıyor.