Tofaş’taki kıyımla açığa çıkan gerçekler!

Görünen o ki önümüzdeki günlerde bu OHAL çarkı işçi sınıfının üzerinden daha sert biçimde dönecek ve darbecileri bastırıyoruz adı altında işçi sınıfının eli kolu bağlanacak.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 12 Ağustos 2016
  • 13:16

Tofaş’ta geçtiğimiz günlerde işçi kıyımı yaşandığında ilk yaptığımız açıklamada durumu anlatıp işçi kardeşlerimizi işleri ve ekmekleri için Tofaş önüne nöbete çağırmıştık. Bu aynı açıklamanın en sonunda da hükümete bir soru sormuştuk. Demiştik ki: “İşten atılanların da içinde olduğu pek çok işçi darbeye karşı günlerce nöbet tuttu ya darbeye karşı olduğu için ya da doğrudan sizin için, peki siz bu işçiye sahip çıkacak mısınız? Örneğin OHAL tezkeresi size işten atmaları bir hükümet kararıyla engelleme hakkı veriyor, bu hakkınızı kullanacak mısınız?”

Elbette MİB, hükümetin işçi haklarıyla ve hele hele MESS söz konusu olduğundaki tutumunu iyi bilir, işçi mücadelesi söz konusu olduğunda ve metal fırtına sırasında MESS’in yanında tereddütsüz taraf olduğunu bilir. Renault’da geçtiğimiz yıl yaşanan kıyımda bizzat Tayyip Erdoğan’ın rolünü de bilir.

Ama maalesef pek çok işçi arkadaşımızın kafası zaman zaman karışıyor. Yaşananlar unutuluyor ve “demokrasi” adına olmadık efsaneler üretiliyor. Temel sınıf ve sömürü gerçeklerinin üstü örtülüyor.

İşte bu soru tam da bunun için soruldu! Hadi bakalım dedik, buyurun böyle bir durumda dahi işçi lehine bir karar alacak mısınız?

Peki ne oldu? Bu sorumuza nasıl bir yanıt bulduk?

Birincisi hükümet ve diğer iktidar organları bu kıyıma karşı kıllarını kıpırdatmadılar, görmezden, duymazdan geldiler. Sanki hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi...

İkincisi ise tam da bu kıyım sırasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları yayınlandı. Erdoğan kamu çalışanlarıyla ilgili konuşurken lafı özel sektöre getiriyor ve diyordu ki, “Evet bu aynı şey özel sektörde de oluyor. Pek çok işverenden şikayet alıyorum. Biz işçiyi işten atıyoruz, tazminatını veriyoruz ama mahkemeye gidiyor ve bir de oradan tazminat alıyor. Peki işyerine ihanet içinde olan, çalışmayan işçiyi siz tazminatını ödeyip işten attığınızda tazminat davası açmak neden? Tüm bu sorunları çözeceğiz.”

Tayyip Erdoğan kısaca şunu söylüyordu, siz istediğiniz zaman evet işçiyi tazminatını verip işten atabilirsiniz, ama o gidip mahkemede hakkını aramamalı, yeni bir tazminat almamalı?

Bu açıklamaları okuyan işten atılmış pek çok Tofaş işçisi, davalarının zora girdiğini düşünmeye başladı. Bu aynı düşünce nedeniyle eylem yapıldığında OHAL bahanesiyle eylemin durdurulacağı konuşulmaya başlandı.

İşte bu açıklamalar da bir kez daha kanıtladı ki, “demokrasi nöbeti” adı altında yapılan gösterilerde alanlarda büyük çoğunlukla yoksullar ve işçiler vardı ama ülkede hiçbir değişiklik olmadığı gibi, darbe girişimi sonrasında ortaya çıkan siyasal ortam da işçilere karşı, patronlar lehine kullanılıyordu! “Demokrasi” adına övgüler dizilen işçilerin iş, sermaye ile emek arasındaki meseleye geldiğinde susmaları ve sermayeye teslim olmaları bekleniyordu.

Darbeden önce darbeden sonra fark etmez, Koç hep kazanmalı, kazanmalıydı!

İşçinin, hayatının, ailesinin ne önemi var ki?

Öyle ki daha dün Bireysel Emeklilik Sigortası yasası geçti. Bu yasayla işçi ücretlerinden otomatik kesinti yapılıp özel şirketlerin kasasına aktarılacak. Oldukça önemli olan bu yasa geçirilirken kimseye sorulmadı, yasa aleyhinde tutum ortaya koyan sendikaların görüşleri alınmadı vs.

Darbe girişiminden sonra öyle bir ortam oluşturuldu ki, her ne kadar bugün OHAL nedeniyle işçilere yönelik yaygın bir baskı ortamı henüz yoksa da, OHAL sistemi giderek işçiye karşı işleyen bir mekanizmaya dönüyor. Belli ki darbe girişimi sırasında hükümete tam destek sunan sermaye de bunun semeresini istiyor. Ama öte yandan bu süreçte işçileri “demokrasi nöbetleri”ne çağıran sendikalar işçinin talepleriyle hükümetin kapısına dayanamıyor. Bunu bırakın geçen yasalara karşı tek bir söz dahi etmiyor.

Görünen o ki önümüzdeki günlerde bu OHAL çarkı işçi sınıfının üzerinden daha sert biçimde dönecek ve darbecileri bastırıyoruz adı altında işçi sınıfının eli kolu bağlanacak.

MİB olarak belirtelim ki, dün olduğu gibi bugün de işçi sınıfının mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Konuşulmayanı konuşacak, yazılmayanı yazacağız, hiçbir tehdit ve baskı gücü bizi bu yoldan alıkoyamayacak.

Hep sermayeden yana çalışan bu sistemin değişmesini istiyoruz.

Hep sermayeyi daha zengin işçiyi daha yoksul yapan bu sistemin değişmesini istiyoruz.

Metal İşçileri Birliği