Tekstilde bu yılın Ocak ayında %11,5 ile son yılların en yüksek üretim artışı kaydedilirken 10 binden fazla işçiyi kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde de sona gelindi. Tekstil patronları karlarına kar katarken işçilere sefaleti ve kölece çalışma koşullarını dayatmaktan geri durmadılar. Sendikal bürokrasi yine ihanet sözleşmesine kapalı kapılar ardında imza atarak safını belli ederken, tekstil işçileri de mevcut örgütlülük düzeyinin zayıflığı ile daha ileri yürümeyi başaramadı. Öz İplik İş ve Teksif’in bir elmanın iki yarısı olduğu bu süreçte bir kez daha görüldü. Patronlar ne verirse kabul eden sendikal bürokrasi tarihsel rolünü oynamış oldu. 3 Haziran günü Teksif TİS’i imzalarken Öz İplik İş’in de benzer bir sözleşmeye imza atacağı kesindir. Bu süreçten dersler çıkartmak ve sınıf mücadelesine bu dersler ışığında bakmak, önümüzdeki TİS sürecine hazırlık yapmak, bugünden örgütlülüklerin oluşturulmasının adımlarını atmak gerekmektedir.
TEKSİF ihanet sözleşmesini imzaladı
Teksif 3 yıllık TİS kapsamında ilk yıl için %5, diğer iki yıl her altı ay için %4’lük zamma imza atmış oldu. Sene başında asgari ücrete göstermelik dahi olsa yapılan %30’luk zammın ardından ücretlerinde hiçbir iyileştirme yapılmayan işçilere dayatılan bu sözleşme ile tüm işçilerin maaşları asgari ücret seviyesine çekilmeye devam etmiş oldu. Ayrıca 4 ikramiye, yılda 4 defa 40kg’lık erzak, %100 hafta sonu veya bayram mesaisi sözleşmede yer alırken, bunların hepsi daha önceki sözleşmelerde de yer almaktaydı. Yani sözleşme mevcut olanın ötesine geçmemiş oldu.
TİS, bu haliyle tekstil işçileri bu cendereyi kıramadıkları koşulda 3 yıllık kölelik olarak karşımıza çıkmaktadır. Fazla mesaiye kalmak işçiler için bir zorunluluk haline gelmektedir. Sanko’da da sözleşme imzalayan Teksif ilk yıl için %4 diğer iki yılın ilk altı ayı için TÜFE+1, ikinci Altı ayları için TÜFE oranında zamma imza attı.
İhanete geçit vermemek için…
Peki, sendika bürokratları nasıl bu kadar rahatından ihanet sözleşmesine imza atabiliyorlar? Neden atamasınlar ki? TİS sürecinden fabrikadaki işçilerin haberi bile olmuyor. TİS taslağını işçiler görmüyor. İmzalandığını bile ya patrondan ya da internetten öğreniyor. Yani baştan sona işçilerin iradesinin dışında bir süreç işletiliyor. Geçtiğimiz TİS sürecinde imzalanan sözleşmenin fabrikalarda panolara asılmasıyla birlikte işçilerin tepkisiyle karşılaşan Teksif, bu yıl bunu bile tercih etmeyerek işçilerin tepkisinden ne kadar korktuğunu göstermiş oldu.
Geçtiğimiz TİS sürecinde bir dizi fabrikadaki işçilerin basıncıyla göstermelik dahi olsa grev kararı alınmış, ancak bir çok fabrikada üretim devam etmişti. 2008’de kriz bahanesiyle yılda 2,5 maaşa düşürülen ikramiyelerin yeniden 4 maaş seviyesine çekildiği, bunun da kazanım olarak sunulduğu bir süreç işletilmişti. Ancak bu yıl böylesi bir basıncı da hissetmeyen Teksif ihaneti çok daha rahat gerçekleştirdi.
TİS sürecinde işyeri komitelerinin kurulması, sürecin başından sonuna kadar TİS taslağının işçilerinin katılımıyla oluşturulması, bu süreçte eylem hazırlığının yapılması, masa başında çözümün değil üretimden gelen güçle hak alma mücadelesinin örülmesi önemliydi. Birkaç fabrika dışında bu yönlü adımlar ya atılamadı ya da bastırıldı. Örneğin İnci Plastik’te bu cendere kırılmaya çalışıldı.
İnci Plastik işçileri önemli bir adım atmıştı!
Gebze’de Öz İplik-İş’e üye olan İnci Plastik işçileri yıllardır TİS sürecinde yaşanan ihanet sözleşmelerine tepki göstererek inisiyatifi eline almaya çalıştı. Kendi taslaklarını hazırlayarak arkasında duran işçiler işten atılmalara, sendika bürokratlarıyla patronun işbirliğine karşı eylemler düzenleyerek hem taslaklarına hem de işçi arkadaşlarına sahip çıktılar. Hazırladıkları taslakları diğer fabrikalara da yaymak için diğer fabrika temsilcileriyle görüşmeler yapan, sendikaya baskı oluşturan işçiler anlamlı adımlar atmıştı. Ancak sendika bürokratlarının ilk yanıtı işyeri temsilcisini görevden almak olurken, işçiler sendikanın kapısına dayanınca çözümü öncü işçileri işten çıkarttırmakta bulmuşlardı. Tek bir fabrikaya sıkışsa da İnci Plastik direnişi önemli bir adım oldu. İnci Plastik işçilerinin bu adımını daha ileriye taşımak üretimden gelen gücün kullanılmasıyla, sonuç alıcı eylem biçimleriyle ve bu tutumu diğer işçi bölüklerine taşımakla olanaklıydı. İnci Plastik işçilerinde bu güç vardı. Ancak devrimci önderlikte yaşanan boşluk bu adımların atılamamasına neden oldu. Ancak, Öz İplik İş’in halen ihanet sözleşmesini imzalayamamasının gerisinde bu direnişin ve üye işçilerdeki tepkinin olduğu açıktır.
Greif Direnişi yol gösteriyor!
İki yıl önce tabandan örgütlenerek, komitelerini kurarak DİSK-Tekstil’e üye olan Greif işçileri TİS sürecinde inisiyatifi ellerine almıştı. Gerçekleştirilen toplantılarla taslaklarını hazırlayan, ilk işten atma saldırısına karşı üretimi durdurarak gücünü gösteren, TİS’te uzlaşmazlık olunca fabrikalarını işgal eden işçiler %30 zamdan taşeronun kalkmasına, 4 ikramiye hakkından diğer bütün sosyal haklara kadar kölelik koşullarını parçalamak iddiasını somutlayacak bir gücü yaratmışlardı.
Bugün TİS süreçlerindeki eksiklikleri gidermenin yolu Greif deneyiminden faydalanmak, sendikal bürokrasiyi aşmak ve taban örgütlülüklerini yaratmaktan, fabrika komitelerini kurmaktan geçmektedir. TİS süreci geride kalmış olabilir. Ancak bugünden önümüzdeki dönemi örmeye başlamalıyız.